Dolar

32,5861

Euro

34,8602

Altın

2.495,11

Bist

9.688,82

Yıldırım, medya temsilcileriyle bir araya geldi

Yıldırım, medya temsilcileriyle bir araya geldi

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-13 16:49:39

Yıldırım, medya temsilcileriyle bir araya geldi
Başbakan Binali Yıldırım, "17-25 Aralık. Onun öncesine gidersek bu işin içinden çıkamayız. Siyasette de ölçü bu. Burada siyaset bu işten muaf değil, kimin neyi varsa hepsinin ortaya çıkması lazım ama kuşkuyla bakmak doğru bir yöntem değil." dedi.

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde medya temsilcileriyle bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Memuriyetten açığa almalarla ilgili incelemelerin devam ettiğini ifade eden Yıldırım, şu anda yapılan en önemli çalışmanın bu olduğunu, gelecek hafta memuriyetten çıkarma işlemlerinin devam edeceğini düşündüğünü söyledi.

Parti parti bu isimlerin belli olduğunu ve bunların kanun hükmünde kararnamelerle yayınlandığını ifade eden Yıldırım, "Bu bylock ile ilgili bu 50 bin kişinin tamamı devlette çalışmıyor. Bir kısmı devlette, devlette çalışmayan da var. Şimdi başka bir ağa geçtiler, bylock deşifre olduğu için yeni bir sisteme geçtiler. Bilişim konusunda bunlar oldukça mahirler. Yeni yeni öyle bilgiler geliyor istihbarattan." diye konuştu.

Yıldırım, "15 Temmuz gecesi bir televizyon kanalına yaptığınız açıklama son derece belirleyici oldu. Böyle bir açıklamayı yapmadan önce Cumhurbaşkanı ile bir temasınız oldu mu?" sorusu üzerine, açıklamadan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile temasının olduğunu belirtti.

Erdoğan ile daha önce temas kurmak için uğraştıklarını ancak muvaffak olamadıklarını vurgulayan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Vakit de çok ilerliyordu ve bu açıklamanın yapılması gerektiği kanaatine vardım ve yaptım. Bunu da yaparken yarım saat bir durum tespiti yaptım. Çünkü o açıklamanın ondan sonraki gidişatı belirleyecek bir şey olduğunun farkındaydım, onun için saha araştırması yaptım. Ankara'da, İstanbul'da, diğer illerde temas kurabildiğim insanlarla konuştum. Fotoğrafı görmeye çalıştım ve sonunda öyle bir açıklamanın yapılmasının uygun olacağı düşüncesi bende hakim oldu. Çünkü Genelkurmay Başkanı ile irtibat kuramıyoruz, İçişleri Bakanı da tesadüf uçakta, onunla da temas kuramadık. Ankara Valisi, İstanbul Valisi ve bir, iki komutanla konuştum, önemli noktalardaki birkaç komutanla konuştum ve işin sonunda o açıklama geldi. Daha sonra Cumhurbaşkanı'mızla hemen sonra konuşma fırsatımız oldu. Onunla da değerlendirdik ve ondan sonra vatandaşların sokağa, meydana davet edilmesi gerektiği görüşünü beraber kararlaştırdık ve o daveti de Cumhurbaşkanı'mız yaptı."

- "Herkes bizden bekliyor"

Yıldırım, "Darbe girişiminin sivil ayağı var deniliyor. Bu konuda kendi partinizdeki bazı kişilere ya da eski çalışma arkadaşlarınıza uzanacak diye bazı şeylerin üzerine gitmiyor musunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Kılıçdaroğlu'na, 'Sizde paralelci var mı yok mu?' diye sormuşlar. 'Biz bilmiyoruz, Hükümet söylesin, biz de gereğini yapalım' demiş. Herkes bizden bekliyor yani. Şimdi orada da ölçü aynı. 17-25 Aralık. Onun öncesine gidersek bu işin içinden çıkamayız. Siyasette de ölçü bu. Burada siyaset bu işten muaf değil, kimin neyi varsa hepsinin ortaya çıkması lazım ama kuşkuyla bakmak doğru bir yöntem değil. Biz yan yana çalıştığımız arkadaşlarımızla ilgili endişe duyarak, kuşku duyarak bir arada olamayız. Bir genel başkan yardımcımızın kardeşi asker de tutuklandı. Şimdi onun hesabını bundan sormamız doğru bir şey değil. Bu tip ilişkiler olabilir, yakınındakilerin birtakım ilişkileri olabilir ama o ilişkilere bizim arkadaşlarımız bilfiil destek veriyor, onu savunuyorsa ayrı bir şey, değilse ayrı bir şey. Bunları birbirinden ayırmamız lazım. Hiçbir kişi, siyasetçi, memur, asker, iş adamı ve medya mensubu fark etmez. Aklınıza gelen kim varsa muafiyeti yok. Bu örgütle içli dışlı olmuş, bu örgüte bilerek, taammüden destek vermiş herkes aynı muameleyi görecek, gereken hesabı verecek."

- "Millet çağrımıza tereddüt etmeden karşılık verdi"

Yıldırım, 15 Temmuz akşamı açıklama yaparken iki şey belirlediğini, birinci olarak yapılan işin emir komuta zinciri ile olmadığını, ikinci olarak ise bunun bir grubun kalkışması olduğunu vurguladığını dile getirdi.

Kalkışmayı yapan grubun kim olduğunu o anda bildiğini ama ilkten söylememeyi tercih ettiğine dikkati çeken Yıldırım, "Emindim ama adını söylemedim. Onun başka türlü istismar edilebileceğini düşünerek adını söylemedim ama daha sonra o da söylendi. Yani o işin bizim açımızdan nasıl görüldüğünü ve Hükümetin bu şey konusundaki tutumunun ne olduğunu ifade etmek için kamuoyuna yapılan beyandı ama o beyanı yapmak zorundaydık. Cumhurbaşkanı'mız ile bu konuda aynı kanaatteydik. 'Asla pes etmeyeceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz, ucunda ölüm dahi olsa vazgeçmeyeceğiz' dedik. Bu kararlılık önemliydi vatandaş için. Çünkü bunun milletin emanetine karşı bir sorumluluk olduğunu düşünüyorduk ve böyle davrandık. Millet çağrımıza tereddüt etmeden karşılık verdi. Darbecileri ters köşeye yatıran ve bitiren de bu oldu. Darbecilerin bütün gücünün kırılmasında bu beyanatın ciddi bir payının olduğu ifade edildi. Genekurmay Başkanı anlattı bunu. Bu şeyden sonra onların kimyasının bozulduğunu söyledi." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yıldırım, "Yapılan değişikliklerin ardından nasıl bir Türk Silahlı Kuvvetleri tahayyül ediyorsunuz?" sorusu üzerine kanun hükümünde kararnamelerle olağanüstü hal kapsamı içinde düzenlemeler yaptıklarını dile getirdi.

"Kanunlarda değişiklik yapıyorsunuz, köklü reformlar yapıyorsunuz, bunlar olağanüstü hal ile ilgili değil." şeklinde eleştiriler aldıklarını aktaran Yıldırım, 1982'den bu yana 662 tane kanun hükmünde kararnamenin çıktığına, bunların da benzer düzenlemeler olduğunu söyledi.

- "Örgütün asker içindeki yapılanmasının başlangıcı askeri liseler"

"Darbe oldu bitti, bundan sonra darbe olmaması için ne gibi tedbir alacağız? Darbenin oluşumundaki sebepler ortada." şeklinde konuşan Yıldırım, şunları söyledi:

"Kamunun her tarafına çöreklenmişler. Burada Hükümete kafa tutacak, devleti ele geçirecek güce eriştiklerinden emin olan bir örgüt var. Bu örgütü nasıl ortadan kaldıracağız. Bu tasarruflarla, devletle ilişkilerini keserek. Bu yapının tekrar yeşermemesi için burada yapısal değişikliklere ihtiyaç var. Bunlardan biri Türk Silahlı Kuvvetleri. Bu yaptığımız düzenleme 1859'dan beri TSK'da yapılan en büyük reformdur. Burada ne var, Milli Savunma Bakanlığı, Yüksek Askeri Şura, Jandarma ve Sahil Güvenlik'in İçişleri Bakanlığına tam olarak bağlanması, askeri okullar ve GATA ile ilgili düzenlemeler var. Genelkurmay'ın, askerin elindeki fabrikalar, hastaneler, pastaneler, tersaneler var. Askeri yargı ile ilgili düzenleme var ama sınırlı. Anayasa değişikliğine konu olduğu için bir kısmını daha sonraya bıraktık. Onun görüşmeleri de partilerle başladı, devam ediyor. Buradaki niye böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu derseniz, bu terör örgütünün asker içindeki yapılanmasının başlangıcı askeri liseler."

(Sürecek)

Haber Ara