Dolar

32,5826

Euro

34,6676

Altın

2.526,49

Bist

9.524,59

Yararı yok

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-06-17 07:13:28

Yararı yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bayramda birçok İslam ülkesi liderinin yanında Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz'i de arayarak bayramını kutladı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da geçenlerde Anadolu Ajansı Editör Masası'na konuk olarak iki ülke arasındaki ilişkiler konusunda açıklamalarda bulundu.Türkiye, Husilerin Abha Havaalanı'na düzenledikleri saldırıyı kınamıştı.

Çavuşoğlu terör eylemlerini ve bu tür saldırıları kimden gelirse gelsin ve hedef kim olursa olsun her zaman kınadıklarını söyledi.

Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerde bir problem olmadığını ifade etti.

Geçmişte Mısır dolayısıyla yaşanan anlaşmazlığın aşıldığından bahsetti.

“Biz, Kaşıkçı olayını ikili ilişkilerimizden tamamen bağımsız tuttuk” dedi ve cinayetten sonra Suudi Arabistan'ın Türkiye'ye karşı tavrının değişmeye başladığını belirtti.

Türkiye'nin cinayeti ikili ilişkilerden ayrı tutmasına rağmen Suudi Arabistan'ın ilişkileri Kaşıkçı olayına bağlamaya çalıştığını dile getirdi.

İkili düzeydeki ilişkilerde hiçbir sorun olmadığını tekrar vurguladı.

Dışişleri Bakanı'nın bu açıklamaları belki bir iyi niyet ifadesi ve Türkiye'nin ilişkilere yaklaşımı olarak okunabilir.

Fakat gerçeği tam olarak yansıtmadığını da belirtmek gerekiyor.

Çünkü Suudi Arabistan Türkiye'yi, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı en büyük düşmanları arasında görüyor.

Suudi Arabistan medyasının birkaç günlük yayınlarına göz atmak bile bunu anlamaya yeter.

Türkiye, devlet geleneği olan bir ülke ve Kaşıkçı olayını ikili ilişkilerin dışında tutabilir.

Suudi Arabistan içinse böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değil.

Kral Selman Bin Abdülaziz'i oğlu Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'dan, Suudi Arabistan medyasının yayın çizgisini hükümetinin politikalarından ayrı tutamazsınız.

Suudi Arabistanlı prenslerden birinin cinayetten sonra Twitter'da itiraf ettiği gibi, Kaşıkçı olayı dört dörtlük bir devlet operasyonuydu.

Ülkeyi fiilen yöneten Veliaht Prens'in emriyle ve devlet görevlileri eliyle Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu binasında gerçekleştirilen cinayete sıradan bir adli vaka gözüyle bakılamaz.

Ayrıca, Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki tek sorun Kaşıkçı cinayeti de değil.

Diyelim Kaşıkçı olayını bir kenara bıraktık.

Riyad'ın PKK'ya desteğini nereye koyacağız?

Daha geçenlerde Suudi Arabistan Körfez İlişkileri Bakanı Samir Es-Sebhan, Suriye'de YPG/PKK işgalindeki bölgeleri ziyaret ederek Arap aşiretlerden terör örgütüne destek vermelerini istiyordu.

Suudi Arabistan'a yönelik iyi niyet içeren mesajlar göndermenin ikili ilişkilerin düzelmesine katkıda bulunacağını düşünmek aşırı iyimserlik olur.

Çünkü muhatabı onu anlayacak ve takdir edecek zihniyette değil.

Her şeyden öte, Suudi Arabistan ile bölge halkları ve İslam ümmeti arasında büyük sorunlar var.

Riyad, Arap halklarının özgürlük ve demokrasi mücadelesine karşı savaşan cephenin en önemli aktörü.

Trump ve Netanyahu ikilisinin Filistin davasını tasfiye planının taşeronu.

Türkiye Kaşıkçı cinayeti dosyasını kapatsa bile Libya'da Halife Hafter'e, Mısır'da Abdülfettah Es-Sisi'ye destek vermeden, Katar'ın yanında durmaktan vazgeçmeden ve Yüzyılın Anlaşması projesini kabul etmeden, Riyad'ın bölgeye yönelik tüm politikalarını koşulsuz onaylamadan Suudi Arabistan ile ikili ilişkileri problemsiz olamaz.

Haber Ara