Dolar

32,4983

Euro

34,7743

Altın

2.490,78

Bist

9.524,59

Yaniçkina: 'Her yeni nükleer santral, iklim değişikliğiyle mücadelemize büyük katkı sağlıyor'

Nükleer enerji bilgilendirme merkezlerini geliştirmeyi amaçlayan özerk, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Energy of the Future'ın Genel Müdürü Tatiana Yaniçkina, nükleer sektörün, ekonomik büyümeyi, girişimciliği, eğitimi, bilimi ve yeni endüstrileri geliştirdiğini söyledi. Dünyada faaliyet gösteren nükleer reaktörlerin her yıl 2,1 milyar ton karbondioksit emisyonunu engellediğini belirten Yaniçkina, 'Her yeni nükleer santral, iklim değişikliğiyle mücadelemize büyük katkı sağlıyor' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-06-25 11:27:15

Yaniçkina: 'Her yeni nükleer santral, iklim değişikliğiyle mücadelemize büyük katkı sağlıyor'
Nükleer enerji bilgilendirme merkezlerini geliştirmeyi amaçlayan özerk, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Energy of the Future'ın Genel Müdürü Tatiana Yaniçkina, nükleer sektörün, ekonomik büyümeyi, girişimciliği, eğitimi, bilimi ve yeni endüstrileri geliştirdiğini söyledi. Dünyada faaliyet gösteren nükleer reaktörlerin her yıl 2,1 milyar ton karbondioksit emisyonunu engellediğini belirten Yaniçkina, "Her yeni nükleer santral, iklim değişikliğiyle mücadelemize büyük katkı sağlıyor" dedi.

Nükleer santraller, pandemi sürecinde elektrik üretimine devam ederek enerji arzının sürekliliğini sağladı. Nükleer teknolojilerin, tıbbi testlerden ekipman ve malzemelerin sterilizasyonuna kadar farklı alanlarda kullanılması ise dünya genelinde nükleere duyulan güvenin artmasına neden oldu. Uzmanlara göre, nükleer santrallerin bulunduğu bölgeye ekonomik ve sosyal faydalarının yanı sıra dünya ekosistemine de katkısı büyük. Nükleer; güneş, rüzgar, su gibi düşük karbonlu enerji çeşitleri arasında, 365 gün, 24 saat, hava koşullarına bağlı olmadan elektrik üretebiliyor. Covid-19 krizi, enerji arzı güvenliğinin sağlanmasında 'güvenilir güç' kaynağının ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyuyor. Salgından sonra ülkelerin önünde ekonomik iyileşme, istihdam oluşturma, enerji güvenliği ve iklim değişikliği gibi dört öncelikli sorun olduğuna dikkat çekiliyor ve nükleer enerjinin bu dördünün çözümüne destek sunacağı belirtiliyor.

"Korona virüs gibi sera gazları da sınır tanımaz"

Korona virüs sonrası dünya ekonomisini canlandırma çabalarının iklim değişikliği ile mücadeleyi de güçlendirmesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, nükleer enerji olmadan bunun mümkün olamayacağına dikkat çekiyorlar. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, 27-28 Nisan'da yapılan Petersberg İklim Diyaloğu video toplantısında, "Küresel finansal sistem, politika ve altyapıyı şekillendirirken iklim ile ilgili riskleri ve fırsatları göz önünde bulundurmalıdır. Yatırımcılar gezegenimizin sürdürülemez büyüme için ödediği bedeli görmezden gelemezler. Her iki acil durumu da çözmek için uluslararası bir topluluk olarak birlikte çalışmalıyız. Korona virüs gibi sera gazları da sınır tanımaz. Dünyamızı daha iyi hale getirmek için bir fırsatımız var" ifadelerini kullanmıştı.

"Yılda 2,1 milyar ton karbon emisyonunu engelliyor"

Uluslararası Atom Enerji Ajansına (IAEA) göre, şu anda dünyada 30 ülkede 441 nükleer güç reaktörü elektrik üretiyor. Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom tarafından Mersin'de kurulacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) ile nükleer kulübünde yer almak için ilk adımı atan Türkiye'nin yanı sıra aralarında Japonya, Hindistan, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Finlandiya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya'nın da yer aldığı 19 ülkede 54 reaktörün inşaat çalışmaları devam ediyor.

"Her yeni nükleer santral projesi, her yeni nükleer santral, iklim değişikliğiyle mücadelemize büyük katkı sağlıyor" sözleri, nükleer enerji bilgilendirme merkezlerini geliştirmeyi amaçlayan özerk, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Energy of the Future'ın Genel Müdürü Tatiana Yaniçkina'ya ait.

Yaniçkina'ya göre; nükleer sektör, ekonomik büyümeyi, girişimciliği, eğitimi, bilimi ve yeni endüstrileri geliştiriyor. Atomun parçalanmasından oluşan, temiz, güvenilir, on yıllarca öngörülebilir ve uygun fiyatlarla elektrik erişimi sağlayan nükleer enerjinin ülkelere somut katkılarının listesi de bir hayli uzun. "Neredeyse sıfır emisyona sahip nükleer enerji olmadan, dünyanın büyük sorun yaşayacağına dair kanıtlar var" diyen Yaniçkina, şöyle konuşuyor:

"İklim değişikliği ve hava kirliliği gezegenimizi yok ediyor, canlı türlerinin soyunun tükenmesine ve ekonomik büyümenin faydalarının boşa gitmesine sebep oluyor. Bugün dünyada faaliyet gösteren nükleer reaktörler, her yıl 2,1 milyar ton karbondioksit (CO2) emisyonunu engelliyor. Kıyaslamak gerekirse, gezegenimizdeki tüm ağaçlar ve ormanlar 2,5 milyar ton CO2 emiyor. Bilim adamları, önümüzdeki 10 yılda her yıl yaklaşık 10 ila 20 yeni reaktör inşa edilip şebekeye bağlanmadıkça, küresel ısınma tehlikesinin geri döndürülemez hale geleceğini ifade ediyorlar. NGS'de elektrik üretildiğinde oksijen tüketilmez ve sera gazlarının yanı sıra kirletici, toksik ve kanserojen maddelerin salınması söz konusu değildir. Ve bu da nükleer enerji santrali işletimi sırasında atmosfere, çevreye zararlı yayılımlar olmaksızın elektrik elde etmenin mümkün olduğu anlamına gelir."

"Nükleer tıp her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtarıyor"

Salgın süresince nükleer enerjinin tıp alanındaki önemli rolünün daha net ortaya çıktığına değinen Tatiana Yaniçkina, atomların hayat kurtarıcı özelliğine dikkat çekerek, şunları kaydediyor:

"Nükleer tıp birçok hastalığı ve hayatı tehdit eden durumları önlemeye, teşhis etmeye ve tedavi etmeye yardımcı oluyor. CT'ler, MRI'lar ve X-ışınları, vücutta yanlış giden şeyleri geç olmadan tespit etmek için kullanılıyor. Erken aşamalarda birçok ölümcül hastalığı tespit etmeye yarıyorlar. Daha önceden ölümcül kabul edilen, ancak aslında tedavi edilebilir olan hastalıklar tespit edilebiliyor. Tüm dünyada nükleer tıp her yıl milyonlarca insanın hayatını kurtarıyor. En ünlü ve popüler nükleer görüntüleme teknolojisine ise PET - Pozitron Emisyon Tomografisi deniyor. Bu tür cihazların yardımıyla doktorlar, vücuttaki kimyasal süreçleri ve organların moleküler düzeyde işleyişini gözlemlemelerine yardımcı olan görüntülere erişebiliyorlar. Böylece hastanın sağlığında gerçekleşen küçük değişiklikleri diğer tanı tekniklerinden daha önce tespit edebiliyorlar."

"Mersin temiz enerji merkezi olacak"

Nükleer enerji ile ilgili tartışmaların ülkelerde genelde politik ve duygusal ilerlediği, hükümetlerin santral yatırımlarını fobilere göre değil, bilimsel bilgilere dayanarak yapması gerektiği çok sayıda uzmanın dile getirdiği önemli noktalardan biri. Nükleer santrallerle ilgili ciddi bir bilgi kirliliği olduğuna değinen Tatiana Yaniçkina, Akkuyu NGS'nin devreye alınmasıyla Mersin'in temiz enerji potansiyelinin artacağını kaydederek, "Rüzgardan sonra dünyanın en büyük ikinci düşük karbonlu güç kaynağı olan nükleer, güneş, rüzgar, hidroelektrikle birlikte temiz enerji sepetinde yer alıyor. Bu enerji türleri, birbirlerinin rakibi değil, tamamlayıcısı durumunda. Kapladığı alan, enerji üretim kapasite faktörü, neredeyse hiç sera gazı emisyonu üretmemesi ve 7/24 hava koşullarından etkilenmeden çalışmasıyla nükleer santrallerin alternatifi yok. Akkuyu NGS'nin kurulacağı Mersin, yenilenebilir enerji potansiyeli açısından oldukça verimli bir bölgede bulunuyor. Şu anda güneş, rüzgar, hidroelektrik santrali dahil toplam 49 adet elektrik enerji santrali bulunan Mersin'in elektrik santrali kurulu gücü 1.065 MW. Akkuyu NGS sahip olduğu 4800 MW'lık kurulu gücün de hayata geçmesiyle birlikte bölge temiz enerji merkezi olacak. Bölge sanayisinin, tarımının, turizminin gelişimine katkı sağlanırken, ekolojisi de korunacak" dedi.

"Etkileyici bir üretim kapasitesi var"

Bilimsel bilgilerin halka daha anlaşılır aktarılmasında bilgilendirme merkezlerinin önemine de dikkat çeken Yaniçkina, şöyle devam etti: "Bizler bilgilendirme merkezlerinde enerjinin ne olduğunu, nasıl üretildiğini, nükleer santrallerde üretilen kesintisiz enerjinin evlerde kullanılan elektrik sistemine nasıl dönüştüğünü maketler, araç ve gereçlerle anlatıyoruz. Mersin Akkuyu NGS Bilgilendirme Merkezinde bir bisiklet var. Pedal çevirerek enerji üretimini anlatıyoruz. Bir dakika pedal çevirerek bir cep telefonunu bir dakika çalıştıracak miktarda enerji üretiyoruz. Bu yaklaşık 0.001 kilowatt saat demek. Işıkları açık tutmak için, bir su ısıtıcısının çalışması ya da en sevdiğiniz dizileri seyretmek için ne kadar pedal çevirmek gerekeceğini düşünün. 24 saat boyunca pedal çevirsek bile, ortalama bir evin günlük olarak kullandığının yüzde 8'inden azını üreteceğiz. Bu bir egzersiz için tabii ki çok fazla. Aynı süre içinde yani sadece bir dakika içinde, bir gigawattlık yani 1000 megawattlık bir nükleer reaktör, 20 bin kilowatt saat elektrik üretiyor. Bu, 250 milyon cep telefonunu şarj etmek ya da su ısıtıcılarına, TV'lere, çamaşır makinelerine ve klimalara sahip bir milyon eve yetecek kadar enerji üretmek için yeterli. Üstelik doğaya saygılı, temiz bir enerji kaynağı. Sizce de etkileyici değil mi?"

Haber Ara