Dolar

32,5676

Euro

34,7173

Altın

2.487,06

Bist

9.524,59

Varşova, AB'ye güvenmiyor

Polonya, bazı AB üyesi ülkelerin Rusya ile uzlaşma arayışına girmesinden kaygı duyuyor.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-01-04 13:25:28

Varşova, AB'ye güvenmiyor

AA'nın haberine göre: Polonya'da iktidara gelen popülist muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PiS) son üç ayda attığı adımlar, ülkenin Avrupa Birliği üyeliğinin geleceği ve dış politikası hakkında soru işaretlerine yol açtı.

Düşünce kuruluşu Stratfor'un dış politika uzmanlarından Adriano Bosoni, Polonya hükümetinin bölgede artan Rusya tehdidi karşısında AB'nin yetersiz kaldığını düşündüğünü, bu çerçevede yeni politika arayışlarına girdiğini söyledi.

AB'nin avro krizinden bu yana zayıfladığını, AB içinde bölünmeler yaşandığını, Ukrayna kriziyle ilgili Rusya'ya uygulanacak yaptırımlar konusunda da AB üyelerinin bölündüğünü hatırlatan Bosoni, "Polonya'daki yeni hükümet, AB içinde siyasi bölünmelerin arttığını, Rusya'nın ise giderek daha aktif bir dış politika izlediğini görüyor. Sanırım Varşova, bazı AB üyesi ülkelerin Rusya ile uzlaşma arayışına girmesinden kaygı duyuyor" diye konuştu.

- AB'ye yönelik yeni politika

Ekim ayında iktidara gelen Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PiS), seçim kampanyası boyunca, bir önceki hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdiğini, AB'nin talepleri doğrultusunda yapılan ekonomik reformların, ülkede tüm kesimlerin refahını getirmediğini belirten Bosoni, hükümetin AB'ye yönelik yeni politikasında, dış politika kadar iç siyasi faktörlerin de etkili olduğunu kaydetti.

Bosoni şöyle devam etti:

"PiS hükümeti, bir önceki hükümet döneminde uygulanan bazı politikalara son verilmesi gerektiğini düşünüyor, Polonya ekonomisi üzerinde kontrolünü artırmayı, devlete daha fazla rol biçmeyi planlıyor. PiS hükümeti, AB üyesi ülkelerin egemenlik haklarını, olması gerekenden çok daha fazla Brüksel'e devrettiklerine inanıyor. Bu sürece son verilmesi gerektiğini savunuyor. Sanırım PiS, giderek daha da güçlenen Rusya karşısında, Polonya'nın olabildiğince fazla egemenlik haklarını elinde tutması gerektiğine inanıyor. PiS'in AB'ye karşı olduğunu düşünmüyorum, ama AB'yi daha çok egemen ülkeler arasında anlaşmaya dayalı bir işbirliği örgütü olarak görüyor."

Polonya'da iktidara gelmesinin hemen ardından, AB'nin eleştirilerine aldırmadan, yargı ve medya üzerinde kendi etkisini güçlendiren yasalar çıkaran PiS, gelecek günlerde bankacılık sektörü başta olmak üzere, ekonomide millileşmeyi teşvik edecek adımlar atmayı planlıyor. PiS, Polonya'nın ortak para birimi avroya geçmesine de karşı çıkıyor.

Dış politika uzmanı Bosoni, Polonya hükümeti için AB üyeliğinin önemli olmaya devam edeceğini ancak Polonya'nın kendi egemenlik haklarını korumaya öncelik vereceğini belirterek yeni hükümetin, NATO ve ABD ile güçlü bağları devam ettirmesini ayrıca bölgede daha aktif bir dış politika arayışına girmesini beklediğini kaydetti.

- Almanya ile anlaşmazlıklar

Bosoni, "Polonya hükümeti büyük olasılıkla Baltık ülkeleri ve Doğu Avrupa ülkeleriyle zaten yakın olan ilişkilerini daha da güçlendirmeye çaba gösterecektir. Bu çerçevede özellikle Romanya ile işbirliği güçlendirilebilir. Gelecekte Polonya'nın Almanya ve AB Komisyonu ile arasında daha fazla görüş ayrılıkları yaşanabilir" değerlendirmesini yaptı.

Polonya ile Almanya arasındaki anlaşmazlıkların başında Rusya ile ilişkiler konusu geliyor. Polonya, Rusya'nın bölge politikalarına karşı AB'nin daha sert yaptırımlar uygulamasını isterken, Almanya diplomasiye öncelik verilmesini, Rusya ile diyalog kanallarının koparılmaması gerektiğini savunuyor. Polonya ise Almanya'nın Rusya ile ilişkilerinde enerji işbirliğinin ve ekonomik çıkarların ağır basmasından endişe ediyor.

Almanya ile Polonya arasındaki ikinci büyük anlaşmazlık mülteci krizi konusunda yaşanıyor. Berlin, diğer AB üyesi ülkelerin daha fazla dayanışma göstermesini ve mülteci kabul etmesini isterken Varşova bu konuda isteksiz davranıyor. Polonya hükümeti, mülteci krizinin ardından gündeme getirilen, üye ülkelerin sınır güvenliğinin gerektiğinde AB tarafından üstlenilmesine yönelik planlara da egemenlik haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyor. Almanya ise bu planı destekliyor.

Avrupa Politika Çözümlemeleri Merkezi (CEPA) Başkan Yardımcısı Dr. Marcin Zaborowski, Almanya ile Polonya arasında geçen hükümet döneminde de görüş ayrılıklarının yaşandığını, yeni dönemde ise bunların kamuoyu önünde daha açık bir şekilde dile getirilmekte olduğunu söyledi.

Dr. Zaborowski, Almanya'nın Ukrayna ve Polonya'yı baypas edecek şekilde Rusya'dan doğalgaz taşıyan Kuzey Akım boru hattı projesini hayata geçirmesinin, Polonya'da hemen hemen tüm kesimler tarafından eleştirildiğini belirterek "Biz Kuzey Akım projesinin, Polonya'nın çıkarlarına aykırı olduğunu düşünüyoruz. Eski hükümet de bu projeyi eleştiriyordu. Aynı zamanda Almanya'nın Rusya'ya yönelik politikalarına tepkiliydi. Ancak bu eleştirilerini Alman hükümetiyle zıtlık içine girmeden aktarıyordu" dedi.

Polonya'daki yeni hükümetin gelmesiyle dış politikanın temellerinde çok büyük değişiklikler beklemediğini, daha çok yöntemler, yaklaşımlar ve tarz konusunda değişiklik olabileceğini düşündüğünü ifade eden Dr. Zaborowski, PiS hükümetinin AB üyeliğine karşı olmadığını, AB ile entegrasyonun belli alanlarda derinleştirilmesini istemediğini vurguladı.

Dr. Zaborowski, "Aslında Avrupa genelinde de AB entegrasyonu konusunda desteğin azalmakta olduğunu gözlemliyoruz. AB'nin artık reforma ihtiyaç duyduğu konuşuluyor. Belki de belirli alanlarda entegrasyonda çok fazla ileri gidildi, belirli alanlarda ise entegrasyon çok geride kaldı, örneğin enerji alanında" diye konuştu.

Polonya'da halkın büyük çoğunluğunun da AB üyeliğini desteklemeye devam ettiğini söyleyen Dr. Zaborowski, yeni hükümetin belli alanlarda reform isteklerini gündeme getirmesini beklediğini kaydetti.

- NATO'dan beklentiler

Dr. Zaborowski, Polonya'nın dış politikasında AB ve NATO'nun geleneksel olarak iki büyük önceliği oluşturduğunu, bunların birbirlerine alternatif olmadığını vurgulayarak yeni hükümetin NATO'nun ülkede daha güçlü bir şekilde varlık göstermesini istediğini, bu yöndeki isteklerin daha önceki hükümetler tarafından da dile getirildiğini ifade etti.

Polonyalı uzman, "Polonya, topraklarında NATO'nun ciddi askeri varlık bulundurmasını istiyor. Bunu aynı zamanda Baltık ülkeleri ve Romanya için de istiyor. Çünkü şu anda NATO için en hassas bölgelerin, bu bölgeler olduğunu düşünüyoruz" dedi.

Dr. Zaborowski, yeni dönemde Rusya ile ilişkilerde zorluklar yaşanabileceğine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni dönemde Polonya, AB'den yana olmaya devam edecektir, NATO ve ABD ile yakın bağlar, transatlantik ilişkiler sürdürülecektir. Görüş ayrılıklarına rağmen Almanya ile ilişkiler de önemli olmaya devam edecektir. Ekonomik, tarihi ve kültürel etkenler bunu gerektiriyor. Rusya ile ilişkiler ise Moskova Ukrayna'daki saldırgan tutumunu sürdürdükçe zorluklarla karşı karşıya kalacaktır."

- PiS'in tartışmalı adımları

Polonya'da ekim ayında yapılan seçimden zaferle çıkan ve merkez sağda yer alan Yurttaş Plaftormu'nun 8 yıllık iktidarına son veren Hukuk ve Adalet Partisi (PiS), medya ve yargı üzerinde hükümetin etkisini arttıran yasal düzenlemeler nedeniyle muhalefet partilerinin tepkisini toplamış, AB Komisyonu tarafından da eleştirilmişti.

Anayasa Mahkemesinin yargılama usullerinde değişiklik öngören ve geçen ay yürürlüğe giren yasa, meclis tarafından çıkarılan yasaların Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilmesini zorlaştırıyor. Yeni yasa, Anayasa Mahkemesinin karar alması için gereken basit çoğunluk uygulamasına son verirken, bundan sonraki kararlar için üçte iki çoğunluğun sağlanması koşulunu getiriyor. Yasa ayrıca Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davalarında, karar öncesinde asgari üç aylık değerlendirme süresi öngörüyor.

PiS hükümetinin geçen ay meclisten geçirdiği bir diğer yasa ise devlet televizyonu ve radyosunun yöneticilerinin ve yönetim kurulu üyelerinin artık hükümet tarafından seçilmesi ve görevden alınabilmesini öngörüyor.

Hukuk ve Adalet Partisi, geçen 8 yıllık iktidar döneminde Yurttaş Plaftormu'na yakın isimlerin yargı organlarında ve medyada önemli pozisyonlara getirildiğini, halkın geniş kesimlerinin görüşlerinin medyada görmezden gelindiğini öne sürerek atılan tartışmalı adımları savunuyor.

Haber Ara