Dolar

32,5861

Euro

34,8602

Altın

2.495,11

Bist

9.688,82

Uzmanlardan akıllı cihaz uyarısı

Deloitte'un Global Mobil Kullanıcı Araştırması'na göre, Türkiye'deki mobil kullanıcılar günde ortalama 78 kez, yani her 13 dakikada bir cep telefonu ekranına bakmaktan kendini alamıyor- Aşırı mobil kullanım, bireylerin sağlığını tehdit ederken, uzmanlar, akıllı cihaz kullanımında abartının hem fiziksel hem de zihinsel sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor- Medicana International İstanb

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-04-25 11:17:05

Uzmanlardan akıllı cihaz uyarısı
MUSAB TURAN - Deloitte'un Global Mobil Kullanıcı Araştırması'na göre, Türkiye'deki mobil kullanıcılar günde ortalama 78 kez, yani her 13 dakikada bir cep telefonu ekranına bakmaktan kendini alamıyor. Duruş bozukluğu ve kamburluğa yol açan aşırı mobil kullanım, bireylerin sağlığını tehdit ederken, uzmanlar, akıllı cihaz kullanımında abartının hem fiziksel hem de zihinsel sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Medicana International İstanbul Hastanesi Klinik Psikolog Melis Çekiç Güllüoğlu, akıllı cihazların yaygınlaşmasıyla sosyal medyaya olan ilgi ve kullanımın bir hayli arttığını söyledi.

Güllüoğlu, "Bireyler, gerçek dünyanın sorumluluklarından kaçtıkları, daha kolay mutlu oldukları, daha az eforla daha iyi hissettikleri bir ortam olarak nitelendiriyor sosyal medyayı... Bu da sosyal medyanın yaratacağı bağımlılık durumunu daha da güçlendiriyor. Beynimiz çok primer çalışır 'seni üzen şeyden kaç, seni mutlu eden şeyi yap.' Hal böyle olunca gerçek dünyadan kaçıp, her şeye ulaşabildiğimiz ve kolay yoldan mutlu olabildiğimiz sosyal medya dünyası daha cazip hale geliyor. Sonuç, gerçeklikten kopmuş, benlik özelliklerini kaybetmiş, kendini başkalarının beğenileri ile ifade eden insanlar..." şeklinde konuştu.


- "Masum videolarla başlanan akıllı cihaz kullanımı, bağımlılık düzeyine ulaşıyor"


Melis Çekiç Güllüoğlu, akıllı cihaz kullanımına mümkün olduğunca geç başlanması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Özellikle 0-3 yaş dönemini kapsayan süreçte, sırf daha kolay yemek yiyor, daha kolay uyuyor diye ebeveynler tarafından masum videolarla başlanan akıllı cihaz kullanımı, önce kötü alışkanlık düzeyinde görülürken, sonra bağımlılık düzeyine ulaşmaktadır.

Ebeveynler evde televizyon izliyor veya telefonla vakit geçiriyorsa 0-3 yaşında bir çocuğun bu duruma maruz kalma süresi en fazla 15 dakika olmalıdır. 5-11 yaş dönemi, yani okul çağı çocuklarında akıllı cihaz kullanımı günde en fazla 2 saat olmalıdır. 12 yaşından itibaren ergenlik döneminde ise televizyon ve diğer medya araçlarının tehlikesi sadece beyin gelişimine olan negatif etkisinden kaynaklanmamaktadır. Dönem gereği özellikle üçüncü şahıslarla etkileşimler sonucu çok vahim olayların başlangıcı olabiliyor. Bu durumu önlemek için ev içi olumlu iletişim, aile bireylerinin birbirleriyle olan bağını güçlü tutması ön planda olmalı. Unutmayın, çocuğunuz arkadaşlarını daha fazla önemsese de hala size ihtiyaç duymaktadır."

Yetişkinlikte akıllı cihaz kullanım düzeyini kişinin belirlemesi gerektiğini kaydeden Güllüoğlu, akıllı cihaz kullanımının günümüzde bir gereklilik olduğunu ancak yaşamın gerçek faktörlerinin önüne geçtiği veya günlük hayattan alıkoymaya başladığı zamanlarda ciddi zararlarının olmaya başladığını, bu nedenle akıllı cihaz kullanım sürelerine yetişkinlikte de dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Güllüoğlu, "Gereksinimler haricinde tecrübe edilebilen yaşam aktivitelerine katılım sağlanıp gerçek hayattan kopmamaya özen gösterilmeli." dedi.


- "Kendimizi doğru şekilde durma konusunda uyarmalıyız"


Medicana Bahçelievler Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Levent Arslan da kişinin, uzun süre oturduğu veya aynı pozisyonda durduğu zaman duruş pozisyonunu genellikle unuttuğuna dikkati çekerek, "Bu yüzden sık sık duruşumuzu kontrol edip kendimizi doğru şekilde durma konusunda uyarmalıyız." dedi.

İnsanların birbirini telefona dalıp kamburlaşmamaları konusunda uyarabileceğini belirten Arslan, şu uyarılarda bulundu:

"Bu tarz uyarıları yakın çevremizdekilere, iş arkadaşlarımıza da yapmalıyız. Özellikle omuzlarımızın pozisyonunu sürekli kontrol edip omuzlarımızı arkaya doğru çekmek, duruş bozukluğunu önemli miktarda önleyecektir. Ev veya iş yerinde, bilgisayar başında uzun zaman geçirmek zorundaysak mutlaka ekran yüksekliğini göz seviyesine denk gelecek şekilde ayarlamalıyız. Çok yüksek veya çok alçak ekran kullanımında ortaya çıkan boyun, sırt ve bel ağrıları neticesinde duruş bozukluğu ortaya çıkabilmektedir.

Günlük hayatta sıklıkla yaptığımız fakat önemsemediğimiz bazı alışkanlıklar da duruş bozukluğuna yol açabilir. Örneğin, telefon kullanırken boynumuzu eğerek konuşuyorsak, özellikle gün içinde uzun süre telefon ile konuşmak zorundaysak duruş bozukluğu yaşamakla karşı karşıyayız demektir. Böyle bir işte çalışıyorsak mutlaka kulaklık kullanmalıyız. Bir diğer önemli nokta, yatış pozisyonu ve yastık seçimidir. Yana doğru dönerek uyumak, üstteki bacağı yastık ile desteklemek ve ortopedik yastık kullanmak duruş bozukluğu riskini azaltacaktır."

Arslan, günlük hayatta yapılan yanlış hareketleri düzelttikten sonra spor ve egzersiz ile duruş bozukluğu ihtimalini azaltmanın mümkün olduğunu vurgulayarak, "İş hayatında oturduğumuz yerde omuz ve göğüs egzersizleri yapabilir, stresi azaltarak duruş bozukluğunu önleyebiliriz. Aktif olarak yapılan bazı sporlar da kas ve eklemleri güçlendirerek duruş bozukluğu gelişmesine engel olur. Özellikle önerilen sporların başında yüzme gelir. Buna ilave olarak yoga ve pilates yaparak da duruş bozukluğunu engelleyebiliriz." ifadelerini kullandı.


Haber Ara