Dolar

32,5037

Euro

34,9589

Altın

2.429,98

Bist

9.798,60

'Ukrayna'nın bir şansı var, o da Erdoğan'

‘Sovyetler Birliği'nin sözüm ona 'sosyalist' yönetimlerinin en önemli işlerinden biri, bütün cumhuriyetlerde Rus nüfusu artırmaktı’ diyen Mustafa Kartoğlu, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ve Donbass bölgesi sorununun arkasında da aynı hedef olduğunu belirtti. Gazeteci Kartoğlu’nun ‘Ukrayna'nın bir şansı var: Erdoğan’ başlıklı değerlendirmesi…

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-04-13 10:29:23

'Ukrayna'nın bir şansı var, o da Erdoğan'

Kırım'da çoğunluğu oluşturan Tatar Türk nüfusu sürgünlerle dağıtılırken, yerine Rus nüfus yerleştirilmişti; aynı şey Donbas için de geçerli.

Ve bugünkü Rusya, Sovyetler'in yerleştirdiği Rus nüfus üzerinde 'nüfuz' kullanarak yeni sonuçlar elde etmeyi sürdürüyor.

Sovyetler'in dağılmasından sonra ilk 15 yıl boyunca Batı, Rusya'daki krizlerden yararlanarak eski Sovyet cumhuriyetlerini kendi tarafına çekti, AB ve NATO üyesi yaptı.

Ancak son 15 yıldır bu kez Moskova, Batı'nın krizlerinden yararlanıyor.

Kırım'ın Rusya tarafından ilhaki de böyle oldu.

2014'te AB ve ABD'nin desteklediği, Moskova'ya yakın cumhurbaşkanına karşı 'turuncu devrim' başlatıldı. Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç 21 Şubat 2014'te Rusya'ya kaçtı.

Görünüşte turuncu devrim başarılı olmuştu.

Ancak Rusya'nın karşı harekatı birçok şeyi değiştirdi.

Rusya Kırım'a girdi, ardından Rus nüfusu harekete geçirerek bir ay içinde referandum yaptırdı ve Kırım'ı ilhak etti.

Aynı zamanda Doğu Ukrayna'daki Donbas bölgesinde de yüksek orandaki Rus nüfusu örgütledi, silahlandırdı.

Devrimde göstericilere sandviç dağıtan Batılı diplomatlar soluğu kendi başkentlerinde aldılar.

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama, kimi Ukraynalı ve Rus yetkililere yaptırım kararı açıkladı, Rusya'nın G8 üyeliği askıya alındı, BM 'yasadışı' dedi, hiçbir ülke referandumu tanımadı...

Ama bunlar bir sonuç yaratmadı...

Bugünün ABD Başkanı Joe Biden, o günlerde Başkan Yardımcısı'ydı.

Ve bugün de "Avrupa'ya geri dönmek"ten söz ediyor!

Hem Ukrayna'nın arkasında durduğu mesajını verirken, bir yandan da Rusya'ya yönelik sert ve tehditkar adımlar atıyor.

Karadeniz'e göstermelik savaş gemisi çıkarıyor.

Bunun tek sonucu olur, Rusya daha da saldırganlaşır...

Peki Rusya'nın saldırganlaşmasına karşı Ukrayna'ya kim yardım edebilir?

Bu sorunun cevabının 'hiç kimse' olduğunu en iyi Ukraynalılar biliyor.

Batı Rusya'yı kınar, şuna buna yaptırım uygular vb... Ancak sahadaki gerçeklik şu olur; Rusya Ukrayna'nın doğusunu da ilhak eder.

ABD bundan ne kazanır?

Rusya'nın saldırganlığı ve genişlemesi tehdidinin Avrupa'ya iyice yaklaşması nedeniyle, Avrupa'nın kontrolünü daha çok eline alır.

Yani Biden'in dediği gibi "Avrupa'ya geri döner"...

Avrupa'da da bu sürecin sonunda "Rusya'nın Ukrayna'nın doğusunu alıp kalan kısmını Avrupa'ya bırakması"nı bekleyenler var.

Yani "Kılçıksız bir Ukrayna"...

Ancak Avrupa gerçekten buna yatırım yaparsa, yakın gelecekte bir 'nüfus mübadelesi'ni de düşünüyor olmalı. Zira Baltık ve Balkan ülkelerindeki Rus nüfusu da "Rusya yanlısı tehdit" olarak görmeye başladıklarına dair ciddi emareler var.

Rusya, bu haberler ve destek açıklamalarına rağmen, örneğin Ukrayna'ya müdahale ettiğinde karşısında bir AB veya ABD askeri varlığı görmeyeceğinden emin olarak, 'gel gel' yapıyor.

Batı'nın Suriye ve Ukrayna'daki tutarsızlıkları ve yarattıkları boşluktan gayet iyi yararlanmış olan Rusya lideri Vladimir Putin'in bu tehditlerden endişelendiğini değil, ellerini ovuşturduğunu düşünüyorum.

Burada gerçekten kaygılanan ve çözüm üretmeye çalışan bir ülke ve lider var.

Zira bir Rusya-Ukrayna savaşının 'adil' olmayacağı aşikar.

Ve bu hem haksız hem adaletsiz savaş olasılığını ortadan kaldırmak için sadece Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çaba gösteriyor.

Putin'le telefon görüşmesi ve ardından Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky'yi ağırlaması bu çabaların başlangıcı.

Akşam

Haber Ara