Dolar

32,5299

Euro

34,8978

Altın

2.439,37

Bist

9.716,77

'Türklerin yüzde 55'i emeklilik dönemi için kaygılı'

'Türklerin yüzde 55'i emeklilik dönemi için kaygılı'

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-07-09 13:52:32

'Türklerin yüzde 55'i emeklilik dönemi için kaygılı'
AvivaSA Üst Yöneticisi (CEO) Meral Eredenk Kurdaş, emeklilik dönemlerinde yeterli yaşam standardı sağlamaya yetecek kadar geliri olmayacağından en çok endişelenen iki ülkenin Polonya ve Türkiye olduğunu söyledi.

AvivaSA'nın, ortağı Aviva ve araştırma şirketi Ipsos işbirliğiyle 2015'in ilk çeyreğinde yaptığı "Tüketicilerin Tasarruf Tutumları" araştırmasının sonuçları düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı.

Tüketici güveni, ürün sahipliği, tasarruf, borçlanma ve emekliliğe yönelik davranışların gözlemlendiği araştırma kapsamında ABD, Çin, Endonezya, Fransa, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Kanada, Polonya, Singapur ve Türkiye'yi kapsayan 12 ülkede yaklaşık 12 bin 500 tüketici ile görüşüldü.

Araştırmanın sonuçlarının açıklandığı toplantıda konuşan Kurdaş, Yunanistan'ın ekonomik durumunun bu noktaya gelmesinde üretimin azlığı ile üretim ve tüketim arasındaki dengesizlik sonucunda artan ülke borçlarının GSYİH'ya oranının etkili olduğunu söyledi.

IMF, Almanya ve Fransa'nın Yunanistan'dan istediği iki karar olduğunu anımsatan Kurdaş, bunlardan birisinin emeklilik yaşının yükseltilmesi, diğerinin ise emeklilik ile ilgili ödemelerin bütçe içindeki payının azaltılması olduğunu kaydetti.

Yunanistan'ın gelirlerinin yüzde 80'inin memurlara ve emeklilere ödenen paralara gittiğini aktaran Kurdaş, bu durumun ülkeyi bir sarmala götürdüğünü dile getirdi.

Devletin neden Bireysel Emeklilik Sistemi'ni (BES) teşvik ettiğinin sorulduğunu vurgulayan Kurdaş, " 'Cevabı aslında Yunanistan krizinde gizli desek acaba çok yanlış olur mu?' diye düşündüm. Yunanistan, sosyal güvenlik sisteminde büyük bir açık veriyor. Büyüyen açık toplam ekonominin bütün dengelerini altüst ediyor" şeklinde konuştu.

- "Çalışan Türklerin yüzde 33'ü beklenmedik durumlara hazırlıklı değil"

Kurdaş, "Tüketicilerin Tasarruf Tutumları" araştırmasında en çok sıkıntı çeken ülkelerin ilk sırasında Polonya ile Türkiye'nin geldiğini, kendi finansal durumunu yüzde 23 ile en sıkıntılı gören, yüzde 46 ile de "kıt kanaat geçiniyorum" diyenlere bakıldığında, bütün tabloda en sıkıntılı durumda olan vatandaş grubunun Türkiye'de göründüğünü söyledi.

Araştırmada borçluluk ile ilgili de bir soru yönelttiklerini belirten Kurdaş, "Borçlarımın miktarı beni tedirgin ediyor" diyen Türklerin yüzde 49 ile 12 ülke arasında birinci sırada olduğunu, ancak toplam borçluluk rakamlarına bakıldığında pek çok gelişmiş ülkede daha yüksek kredi oranlarının olduğunu kaydetti. Kurdaş, araştırmada Türkiye'yi yüzde 48 ile Endonezya, yüzde 37 ile Polonya'nın takip ettiğini dile getirdi.

Kurdaş, "Bu aralar bazı fatura ve ödemelerimi de vaktinde yapamıyorum" diyenler arasında Türkiye'nin yüzde 41 ile yine ilk sırada yer aldığını, araştırmada Türkiye'yi yüzde 21 ile İrlanda ve Endonezya'nın izlediğini anlattı.

Araştırmaya göre çalışan Türklerin yüzde 33'ünün beklenmedik durumlara hazırlıklı olmadığını aktaran Kurdaş, gelecek 12 ayda ekonominin nasıl seyredeceği konusunda en kötümser olanların ise Türkler ve Fransızlar olduğunu dile getirdi. Kurdaş, ancak Türklerin aile gelirleri ile ilgili o kadar da kötümser olmadığını vurguladı.

Araştırmaya göre Türkiye'deki tüketicilerin finansal konulardaki endişelerine bakıldığında; yüzde 46 ile geçim sıkıntısının birinci sırada yer aldığı bilgisini veren Kurdaş, bunu yüzde 42 ile temel yaşam ihtiyaçları fiyatlarının önemli ölçüde artması, yüzde 41 ile borçları ödemeye yetişememek, yüzde 40 ile de emeklilik için yeterli parasının olmamasının takip ettiğinin altını çizdi.

Türk tüketicilerinin ailevi endişeleri sıralamasında yüzde 55 ile ciddi bir hastalığa yakalanma ihtimalinin birinci sırada yer aldığını anlatan Kurdaş, bunu yüzde 46 ile kişisel bilgilerin başkalarınca kullanılması, yüzde 46 ile beklenmedik olaylar, yüzde 44 ile sahtekarlık ve siber dolandırıcılık, yüzde 43 ile de iş güvencesinin olmamasının izlediğini kaydetti.

- "Sigorta sahipliğinde yüzde 36 ile motorlu araç sigortası ilk sırada"

Kurdaş, araştırmada katılımcılara ürün sahipliğini de sorduklarını, sigorta sahipliğine bakıldığında yüzde 36 ile motorlu araç sigortası sahipliğinin birinci sırada yer aldığını, bunu yüzde 26 ile konut sigortası, yüzde 23 ile hayat sigortası, yüzde 8 ile de işveren tarafından ya da bireysel ödenen sağlık sigortasının takip ettiğini söyledi.

Hayat sigortasına bakıldığında her 4 kişiden birinin hayat sigortası sahibi gibi göründüğüne dikkati çeken Kurdaş, "Türkiye'deki hayat sigortalarının yaklaşık yüzde 85 ile 90'ı alınan krediler ile birlikte satılan veya bazı kesimlerin ifadesi ile zorunlu satılan hayat sigortaları" ifadelerini kullandı.

Hayat sigortasına en az sahip olan ülkelerin yüzde 18 ile İtalya, yüzde 23 ile de Türkiye çıktığını anlatan Kurdaş, Singapur'da ise yüzde 68'le hayat sigortası sahipliği en yüksek oran olarak dikkati çektiğini dile getirdi.

Emeklilik dönemlerinde yeterli yaşam standardı sağlamaya yetecek kadar geliri olmayacağından en çok endişelenen iki ülkenin Polonya ve Türkiye olarak çıktığını vurgulayan Kurdaş, yüzde 58 oranla endişe duyan Polonya'yı yüzde 55 ile Türkiye'nin takip ettiğinin altını çizdi.

Türk halkının halen çalışan iş gücünün yüzde 50'sinin emekliliğinde de çalışmak zorunda kalacağını düşündüğünü aktaran Kurdaş, bu durumun genç nüfusun çalışma olanaklarının bir kısmının emekliler tarafından kullanılması sonucunu doğurduğunu söyledi.

Türk halkının yüzde 40'ının yasal bir zorunluluk halinde emeklilik için para biriktirebileceğini düşündüğünü vurgulayan Kurdaş, Türkiye'nin bu alanda Çin'den sonra ikinci sırada geldiğini vurguladı.

- "Fonlar yüzde 280 kazandırdı"

Kurdaş, araştırma kapsamında yatırıma ilişkin davranışlar incelendiğinde "Yarın için para biriktirmektense, bugün için yaşamayı tercih ederim" diyenlerin oranının Türkiye'de yüzde 26 olduğunu, Çin'de ise yüzde 60 olduğunu söyledi.

Araştırma kapsamında Türkiye'de tasarruf ve yatırımlardan elde edilecek gelir konusuna ilişkin yaklaşım yıllar bazında izlendiğinde; bugüne kadar "garantili getiri elde etmek" hedefinin, bu yıl itibariyle yerini "piyasadaki en iyi performansı elde etmeye" bıraktığını belirten Kurdaş, Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin (TKYD) Merkez Bankası'nın verilerini baz alarak hane halkı getirisini hesapladığını, buna göre hane halkının seçtiği yatırım araçlarının yüzde 206 getirdiğini, aynı hesaplamaya göre fonların ise yüzde 280 kazandırdığını dile getirdi.

Türklerin yaklaşık yüzde 19'unun gelecek 12 ayda emeklilik fonlarına daha fazla kaynak ayıracağını söylediğini anlatan Kurdaş, araştırmaya katılan 12 ülke baz alındığında Türkiye'nin Polonya ile birlikte finansal açıdan en çok sıkıntı çeken iki ülkeden biri olduğunu ifade etti.

Türkiye'de BES'in devlet katkısı dahil toplam fon büyüklüğünde 42 milyar lirayı geçtiği bilgisini veren Kurdaş, hali hazırda 5,5 milyonu aşkın kişinin BES zincirine girmiş durumda olduğunu bildirdi.

AvivaSA'nın fon büyüklüğünün ise devlet katkısı dahil 8 milyar lirayı, katılımcı sayısının ise 780 bin kişiyi aştığını aktaran Kurdaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'de 2011 ile 2051 yılları arasında emekli olacak nüfusun, emeklilik dönemi beklentilerini karşılayabilmesi için her yıl 91 milyar avro ek tasarruf yapması gerek. Bu da ülkemizde her bireyin yıllık 2 bin 400 avro ya da ayda 200 avro ek tasarruf yapması anlamına geliyor. Bu noktada tasarruf oranının oldukça düşük olduğu ülkemizde, yüzde 25 oranında bir devlet katkısı, dünyada örneği olmayan bir uygulamadır. Bu sebeple; emeklilik için endişelenmek yerine, bu endişeleri gidermek için BES'e katılmak çok önemli bir fırsattır" dedi.

- "Koalisyon belirsizliğinin etkileri eylül gibi görülebilir"

Kurdaş, konuşmasından sonra basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.

BES'teki kişilerin aylık ödemelerinin bu yıl ortalama 200 liraya ulaştığı bilgisini veren Kurdaş, bunda devlet katkısının etkisi olduğunu, devlet katkısından maksimum tutarı almak isteyenlerin bugün bin lirayı zorladığını söyledi.

İngiltere ve İtalya'ya işe başlayanlar için BES'in zorunlu, diğer ülkeler için seçmeli olduğunu anımsatan Kurdaş, bireylerin bir kaç ay içinde isterlerse sistemden çıkabildiğini, ancak sisteme girip daha sonra çıkanların oranının yüzde 10'unun altında olduğunu dile getirdi.

Seçimlerden sonra insanların biriktirme eğilimlerinin daha da artıp artmadığına ilişkin bir soru üzerine Kurdaş, son bir ayda çok çarpıcı bir artış olmadığını, ama trendleri incelediklerinde bir olayın aksiyona dönüşmesinin minimum 3 aylık bir arayla gerçekleştiğini, bu nedenle koalisyon belirsizliğinin etkilerinin eylül gibi görülebileceğini ifade etti.

Bu yılın başından beri bakıldığında, geçen yıllar ile karşılaştırıldığında ciddi bir artışın olduğunu vurgulayan Kurdaş, BES'te ilk 6 ayda geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30'luk bir artış olduğunu, bu artışın kendilerini de şaşırttığını, belirsizliğin insanları daha fazla tasarrufa yönelttiğini sözlerine ekledi.

Haber Ara