Dolar

32,5610

Euro

34,6876

Altın

2.491,36

Bist

9.524,59

Türkiye PYD'yi neden tehdit olarak görüyor?

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-01-29 17:59:58

Türkiye PYD'yi neden tehdit olarak görüyor?

Suriye'de ve Türkiye'de PKK-PYD-YPG-HDP ve Irak Kürdistan Bölgesi üzerinden olup biteni en iyi anlamanın yolu, kimin kimi ne adına tehdit olarak gördüğü gerçeğidir. Bu öyle bir gerçektir ki yürütülen şiddetin de bir “Vekalet” olduğu izlenimini beraberinde getirdiği gibi aynı zamanda bir çıkmazın da paradigmasının dayatılmasıdır. 

Kürt sorunu bölge bağlamında gündeme geldiği andan itibaren karşımıza en çok çıkan devletler; Türkiye, İran, Irak ve Suriye'dir. Olaya müdahil olan devletlere baktığımızda ise İngiltere, ABD, Almanya, Rusya, İsrail, Fransa başta olmak üzere birçok devlet gelmektedir.  Bu nedenle  mesele kısmen ulusal bir sorun halinde tutulabilmişken, yeni sınırların çizimi ile birlikte uluslararasılaşmaktadır.Bugün bölgemizde duyulan esas güvensizliğin sebebi örgütlerin ve yanı başındaki komşuların durumundan ziyade onlara çeşitli ülkeler tarafından vaad edilen politikalardır.

Geldiğimiz noktada aklı başında herkes Türkiye'nin beraber hareket ettiği Barzani ile birlikte PYD'nin de bu ittifaka dahil edilmesi gereğini ortaya koyuyor…Bu neden gerçekleşmiyor sorusuna baktığımızda aynı çözüm sürecinde olduğu gibi bir “Güven” bunalımı yaşandığı görülüyor.

Türkiye, aslında Barzani ile birlikte PYD'nin de yanında olmasını çok arzuluyordu. Ancak Kobani'de oluşturulan durum sonrası ortaya çıkartılan tablo esas itibariyle bu iş birliğinin önünü kesmeye yönelikti ve buda gerçekleşmiş oldu.

Türkiye PYD'yi nasıl okuyor sorusuna cevap verdiğimizde şöyle bir tablo ile karşı karşıyayız:

“Bir çok sahibi olan PYD, bugün Türkiye'siz yaşayamaz.Bunu kendisi de çok iyi biliyor. Fakat bugün PKK-PYD Suriye meselesi üzerinden geçmişte Kürtlere kimlik bile vermeyen onları vatandaş sınıfına sokmayan Beşar Esed'in güdümünde ve ABD, İran ve Rusya'nın vaatlerine inanmış durumda ve buna göre hareket ediyor. İran, Rusya ve ABD bugün PYD'ye Türkiye'siz büyük bir Kürdistan vaat ediyor. Fakat bu Kürdistan'ın nasıl yaşayacağı, Barzani ile ilişkilerinin ne olacağı daha da önemlisi İran Kürtleri ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunun net cevabı yok. Türkiye Kürtlerinden uzak durmuş ve sadece PYD denetiminde ufak bir Kürdistan'ın bu dört devlet tarafından Kürtleri gaza getirdiği gerçeği var. 1915 yılında Ermenileri gaza getiren Rusya, bugün PKK ve PYD için de aynı şeyi yapıyor. Türkiye bundan dolayı PYD'yi bir tehdit olarak görüyor”

Bu tarz yaklaşımlar çokça dillendiriliyor. Gelecek dönemde PYD, Kobani'de güçlü bir PKK hakimiyeti ister mi sorusunun cevabını iyi düşünmek gerekiyor.Çünkü PYD, Kobani'de askeri üsler kurmaya çalışan PKK'nın Türkiye'yi hepten rahatsız edeceğini biliyor. Aynı şekilde PKK-PYD ve Barzani'nin de uzun sürede nasıl anlaşacakları sorusu bir muamma.

Türkiye ve PYD'nin önündeki en büyük sınavlardan biri geçmişte bu sınırı çizip Kürtleri dört parçaya bölenlerin bugün Kürtlerin bir parçası ile birlikte yeniden Suriye üzerinden sahneye çıkmaları ve oluşturdukları kaostur. Eğer bu durum böyle olmamışsa yapılması gereken demokratik bir Türkiye ile birlikte gerektiğinde Irak ve Suriyeli Kürtlerinde içerisinde olduğu bir yönetim şekli değil midir?

Eğer PKK, bağımsız bir Kürdistan istemediğini ifade ediyorsa, bugün terk ettiği paradigmasının ısrarla kendi önüne konmasının konjektörel olduğunu görmüyor mu? Türkiye Cumhuriyeti yeni çizilen haritalarda bölünmenin gerçekleştirmek istendiğini biliyorsa buna uygun yönetim tarzları oluşturmak zorunda değil mi?

Kısaca bu coğrafyada oluşturulan ve ayrılıklar üzerine dizayn edilen yeni sistemin kimseye hayır getirmeyeceği ortada. Bu nedenle beraber büyümenin yolunu bulurken çoğulculuğu esas alan, dayatma içerisine girmeyen bir sistemi beraber oluşturmalıyız.

Haber Ara