Dolar

32,5776

Euro

34,9817

Altın

2.428,30

Bist

9.722,09

Türkiye, Kuzey Irak konusunda zararlarını telafi edebilecek mi?

Iraklı Yazar Nadhir Kandory TIMETURK'e yazdı:

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-11-14 10:14:14

Türkiye, Kuzey Irak konusunda zararlarını telafi edebilecek mi?

NADHİR KANDORY* | TIMETURK

Kuzey Irak bölgesel yönetiminin bağımsızlık referandumu, dış siyasetleri birbirinden farklı olan bazı ülkelerin birlikte hareket etmesine neden oldu. Irak ve Suriye konusunda Türkiye ve İran birlikte hareket etmesine rağmen Türkiye'nin Irak ile güçlü ilişkileri yoktu. Ancak Irak bölgesel Kürt yönetiminin almış olduğu bağımsızlık kararı bu iki ülkenin aynı ortak hedef doğrultusunda hareket etmelerine neden oldu. Bunun sebebi Barzani'nin başarısızlıkla sonuçlanan bu bağımsızlık kararının her iki ülke için çok ciddi tehditler oluşturmasıydı. İki ülkenin konu ile ilgili endişe ve korkuları onları resmi olmayan bir ittifakın içine soktu. Bu ittifakın hedefi Kürtlerin bağımsızlık girişimini engellemekten ibaretti. Ancak bu geçici ittifakın bölgedeki Türkiye / İran yarışını (mücadelesini) durdurmayacağı herkes tarafından bilinmektedir. Evet, evet, kesinlikle bir süre sonra İran eski alışkanlıklarına dönerek gerek içte ve gerekse dışta Türkiye düşmanlarını desteklemeye devam edecektir. PKK'nın İran'a yakın Kürt partilerin bulunduğu bölgede elini kolunu sallayarak dolaşması ve onlardan destek alması bu söylediklerimizi doğrulamaktadır. Bu
durum aynı zamanda İran'ın Türkiye'ye karşı gizlediği kin ve nefretin en büyük delillerinden birisidir.

Bitmek üzere olan Kürt krizini ve bu konuda yaşananları gözlemleyip tahlil eden birisi bu konuda en zararlı tarafın Türkiye olduğunu görecektir. Çünkü Türkiye kendisine en yakın müttefik olan Barzani gibi birisini kaybetmiş oldu. Bu gelişme ile Türkiye hem merkezi hükümetin olduğu Irak'ta hem de bölgesel Kürt yönetiminin bulunduğu Kuzey Irak'ta bütün etkisini kaybetmiş oldu. Müttefikleri sayesinde Irak'ın diğer bölgelerini etkisi altında tutan İran ise bu gelişmelerden karlı bir şekilde çıktı.Irak denkleminde Türkiye'nin sadece tek müttefik olarak Barzani'ye güvenmesi bölge ile ilgili Türkiye'nin en büyük kusurlarından birisidir. Barzani en son referandum ile intihar ettikten sonra Türkiye Irak'ta müttefiksiz kaldı. Tam aksine İran, Irak'taki Kürt, Türk ve Arapları kuşatan bir siyaset izledi. Türkiye'ye yakışan davranış tek bir bölge ile değil İran gibi Iraktaki herkesi kucaklayan bir siyaset izleyip ittifaklar kurmasıdır. Bundan kastım İran ve ABD gibi yeniden Irak'ı işgal etmesi değildir. Benim bundan kastım Iraklılara yardım edip işgalcilere karşı saflarını birleştirmesidir.

En son yaşanan Kürt krizinde Türkiye'nin takındığı tavır, İran'ın müttefiklerine karşı takındığı tavrından tamamen farklıydı. Bilindiği gibi İran'ın Irak'ta birden fazla müttefiki vardır. Kürtlere kızgınlığı zirve yaptığında bile bu müttefiklerinden vazgeçmedi. Resmi ilişkilerinde sevgi dilini kullandığı gibi gizli görüşmeler yapmaya da devam etti. Bundan dolayı İran'dan birçok olumsuzluk görmelerine rağmen Kürt partiler kendilerini Türkiye'den çok, İran'a yakın hissederler.

Bütün bunlar Türkiye'nin bakış açısını değiştirip yeni bir çıkış yapmasını gerektirmektedir. Son konuşmalarından birisinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle demişti: "Topraklarımıza binlerce roket ve füze düşünce Askerlerimizin Suriye ve Irak'ta bulunması zaruret haline geldi." Acaba bu söz Türkiye'nin konu ile ilgili gerekli dersleri aldığını gösteriyor mu?!!

TÜRKİYE İÇİN KAYIPLARINI TELAFİ ETME FIRSATI VAR MI?

Türkiye'nin özelde Kuzey Irak, geniş anlamda Irakta kaybettiği büyük zararları telafi etme imkânı var mı? Evet, Türkiye zararlarını telafi etme imkânına sahiptir. Bunun için öncelikle dış işleri hususunda siyasi bakış açısını değiştirmesi gerekir. Artık Türkiye Irak'ın kendisi için ne kadar önemli olduğunu anladı. Bu, bütün gücü ile yüklendiği Suriye'den daha öz bir öneme sahip değildir. Türkiye, birliğini bozacak tehditlerin sadece Suriye tarafından geleceğini düşünmemeli. Aksine Irakta yaşanan gelişmeler Suriye'ye nazaran Türkiye'nin ulusal güvenliği için daha çok tehlike arz etmektedir. Son zamanlarda Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmeler bu iddiamızı doğrulamaktadır. Durum bundan ibaret olduğuna göre Türkiye'nin Irak'a yapıcı müdahalelerde bulunması gerekir. Bu müdahalelerden maksat Irak'ta istikrar ve güvenin hâkim olmasına yardımcı olup bu toprakların ileride bir daha kendisi için tehdit haline gelmemesini sağlamaktır.

BUNU SAĞLAMANIN YOLU NEDİR?

Bu vizyonu gerçekleştirmek için Türkiye'nin Irak'taki siyasi durum hakkında epeyce çalışması gerekir. Şu anki Kürt krizi biter bitmez bütün siyasiler gözlerini 2018 yılında yapılacak seçimlere dikmişlerdir. Bu süreçte bütün güçleri ile siyasete yön vermek için yeni ittifaklar ve siyasi anlaşmalar yapmaya çalışacaklardır. Hâlihazırda İran yanlısı partilerin etkin olduğu bu alanda birilerinin çıkıp fırsatları değerlendirmesi mevcut siyasi dengeyi değiştirebilir. Tam bu noktada yani yeni siyasi oluşumları desteklemede Türkiye'nin rolü büyük önem arz etmektedir. Türkiye'nin yapması gereken şey İran destekli siyasi partilerle yarışmaları için Kürt ve Sünni Arap siyasetçileri bir çatı altında toplamaktır. Aslında bazı Şii grupların bile İran'ın etkisinden çıkma isteği vardır. Bununla birlikte Türkiye bazı Arap ülkelerinin bu konudaki çabalarından istifade edebilir. Örneğin Arapları Sünni Kürtlerle siyasi ittifak kurmaya ikna edip bu sayede genişletilmiş Irak ittifakını kurmalarına aracı olabilir. Böyle bir oluşum meydana gelirse Irak'ta, İran yanlısı ittifakların karşısında durma imkânıdoğmuş olur. Bunun için Türkiye biran önce harekete geçip Barzani sonrasında sahneye çıkacak Kürt siyasetçilerle irtibata geçmesi ve Kürdistan Demokrasi Partisi ile ilişkilerini onarması gerekir. Ayrıca Kuzey Irak'ta bulunan Kürdistan İslam Birliği ve İslami Cemaat gibi iki parti ile birlikte çalışması gerekir. Bununla birlikte İran yanlısı olan Talabani'nin Partisi ve Goran Partisi ile ilişkisini kesmeden irtibat halinde olmalıdır. Sünni Arapların temsil ettiği siyasi partilerle de ilişki kurup önümüzdeki seçim sonunda ittifak oluşturmaları için onları Kürtlerle birlikte harekete etmeye ikna etmeye çalışmalıdır. Ayrıca Türkiye'nin bu yöndeki çalışmaları Irak'ta asıl siyasi aktör olan Amerika tarafından güzel karşılanacaktır. Çünkü ABD Irak'ta İran'ın ektisini zayıflatacak her türlü girişimi önemsemektedir. İşin doğrusu Amerika, Türkiye ve diğer Arap ülkelerinin Irak'taki çabalarını tek merkezde toplayıp kendi gücüne katmak ve bununla başbakan Haydar İbadi'yi cesaretlendirmek, en azından bu çalışmaların karşısında durmamasını istemektedir.

IRAK HALKI BU GİRİŞİMLERDEN NE TÜR FAYDALAR ELDE EDECEK?

Bahsini yaptığımız girişim ve çalışmalardan sadece Türkiye'nin ve diğer Arap ülkelerinin fayda göreceğini anlıyoruz! Peki, bunun Irak halkına yönelik faydaları var mı? Varsa bütün bu çabalardan sonra Irak halkının kazanımı ne olacaktır?!!!

Iraklılar geçmiş on dört yıl boyunca ülkelerine müdahale eden (Şii) İran siyaseti nedeni ile felaketler yaşayıp çok acılar çektiler. İran'ın bu baskı ve etkisini kırmaya yönelik her türlü girişim kesinlikle Irak halkının faydasına olacaktır! Diğer taraftan Türkiye'nin bu husustaki çabaları her iki ülkenin ortak menfaatine olur. Türkiye, Irak konusunu çok ihmal ettiği için şu anda milli güvenliğini tehdit eden sorunlar yaşamaktadır. Bu tehdidin aynı zamanda ekonomik yönü de vardır. Demek ki, ise Irak'ta istikrarın sağlanması Türkiye için her açıdan çok önemlidir. Öyle ise bu konudaki girişimlere katkı sunması kendisi için olmazsa olmazlardandır.

İşgal edildiği günden beri, Irak halkının çektiği sıkıntıların asıl sebebi işgalci ABD ve bazı bölge ülkelerinin iç işlerine müdahalesi nedeni ile olmuştur. Özellikle bunca savaştan sonra bitme noktasına gelen Irak halkının yeniden özgürlüğüne kavuşması ancak başka bir dış müdahale ile olabilir! Çünkü şu anda Irak'ın kendi sorunları ile tek başına uğraşıp çözüme kavuşturması mümkün değildir. Iraklıların yaşadığı sorunlardan kendisi zarar görmüyor diye sessiz kalan bazı komşu ülkeler bilsinler ki bu ateşin kıvılcımları er ya da geç ülkelerine de sıçrayacaktır!!! Öyle ise bu ateşin söndürülmesi hususunda üzerlerine düşen sorumluluklar vardır. Bizim söylemek istediğimiz şudur: Irak'ın sorunları işbirliği ile çözülmelidir. Bunu sadece Tahran'a havale ederek köşeye çekilmek sorunları çözmez aksine artırır.

Sunni Araplar için en faydalı şey önümüzdeki seçimde Kürtlerle ittifak kurup yeni mecliste sandalye sayılarını artırmak olmalıdır. Bunu başarmaları halinde yeni hükümette önemli bakanlık ve bürokrat koltuklarını da almaları mümkün olur. Ayrıca Irak meclisinde İran lehine çıkacak kararların önüne geçmek veya mezhepsel anlayışı destekleyen birtakım gelişmeleri durdurmak daha kolay olur. Böylece siyasi dengeyi yavaş yavaş Irak halkının lehine çevirmek mümkün olur. Sünnilerin en büyük isteklerinden birisi olan yıkılmış evlerinin onarılıp sadece Sünnilere ait bir bölgenin oluşturulması bile bu konuda büyük bir başarı sayılır. Böylece Sünniler birtakım Şii partilerin etki ve baskısından kurtulmuş olurlar. Bu gelişme Sünnilerin yaşadığı yerlerin İran'ın etkisinden korunması anlamına gelir. Aynı durum Kürt bölgeleri için de geçerli olur.

Bu Çabalara Destek Olacak Unsurlar Nelerdir?

Olumlu anlamda müdahale için Türkiye'nin çeşitli şekilde katkıları olabilir. Bunun yanında daha önce bahsini yaptığımız meselelerle ilgili Türkiye'yi zorunlu olarak Irak'a müdahale etmeye iten sebepler vardır. Bunların en önemlisi şudur: Bağımsızlık referandumundan sonra Kürt halkı büyük bir çöküntü yaşadı. Komşu ülkelerin Referanduma karşı verdikleri tepkiler 2003 yılından bu yana Kürtlerin elde ettiği kazanımların kaybına neden oldu. İngiliz İndependet gazetesi Irak başbakanı Haydar İbadi'nin Kuzey Irak'ın yarı bağımsızlığını bile iptal etmeye kararlı olduğunu yazdı. Bu durum Kürtlerin mevcut kazanımlarını kaybedip 1991 yılı öncesine dönmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir şey gerçekleşirse İran, Kürtleri çok daha kolay bir şekilde etkisi altına alır. Türkiye şu anda Kürtlerin yaşamış olduğu bu hassasiyeti değerlendirip onları İran'a meyilli siyasi partilere karşı, Irak'ın diğer Sünni partileri ile ittifak kurmaya teşvik etmelidir. İran, Kürtleri kendi bayrağı altına almadan Türkiye hızlı davranıp bu konuda cesur adımlar atmalıdır. Türkiye sadece bununla da yetinmeyip bağımsızlık isteyen Kürtleri de bir şekilde kontrol altına almaya çalışmalıdır. Çünkü bağımsızlık referandumundan sonra yaşanan olumsuzluklar onları PKK'ya veya Suriye'de onun uzantısı olan PYD'ye yardım etmeye sevk edebilir. Böyle bir gelişme Türkiye'nin maruz kaldığı tehditlere yenilerinin eklenmesi anlamına gelir.

Bu ara dünyada genel hava, bağımsızlık ve ayrılıkların aleyhine işlemektedir. Bunun en canlı örneği İspanya'dan ayrılmak isteyen Katalonya bölgesidir. Yine birçok Kürt aydın şu an itibarı ile bağımsızlığın mümkün olmadığını, bunun yerine bölge ülkeleri ile yardımlaşmak gerektiğine ve Kürtlere samimi bir şekilde yardım eden ülkelerle birlikte hareket edilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Ancak İran gibi onları ele geçirmeyi düşünen ülkelerden uzak durulması gerektiğini söylemektedirler. Türkiye meseleye bütün bunlardan istifade ederek yaklaşmalıdır. Bilindiği gibi Bağımsızlık referandumundan önce Kuzey Irak bölgesel yönetimini en çok destekleyen ülke Türkiye'ydi. Kürt siyasetçilerden birçoğu Irak'ta, İran yanlısı hükümetleri desteklemenin kendileri için olumsuz getirilere neden olduğunu, dolayısı ile bundan sonra İran'ın, Irakla ilgili arzularını engellemenin Sünni Araplarla ittifak kurmadan geçtiğini anlamışlardır. Aslında ABD' nin kendisi de İran'ın Irak'ta bu denli güçlü nüfuza sahip olmasından rahatsız. Bundan dolayı geçen hafta milislerini Irak'tan çekmesi için İran'ı uyardı. Türkiye bu durumu fırsata çevirerek Irak'ta daha etkili olabilir. Ayrıca Ürdün'ün son zamanlarda ortaya koyduğu çabalarından da istifade edebilir. Bilindiği gibi Ürdün Haşimi Ailesinin Iraklı Arap kabilelerle akrabalıktan dolayı derin ilişkileri vardır. Yakın tarihte Ürdün bu kabile liderlerini kendi ülkesinde ağırlamıştı. Aynı şekilde Katar'ın çabalarından da istifade etmesi mümkündür. Bilindiği gibi Katar Suudi Arabistan ile yarışarak Irak'ta etkili olmak istemektedir.

(*) Iraklı yazar.

Haber Ara