Dolar

32,3154

Euro

35,1147

Altın

2.292,51

Bist

9.065,48

Türkiye, kendi yolunu kendisi belirleyecek...

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-07-19 07:23:50

Türkiye, kendi yolunu kendisi belirleyecek...

Türkiye, Rusya'dan S-400 savunma sistemi satın alınca ABD yönetiminin de, AB'nin lokomotif ülkelerinin de art arda Türkiye'ye yaptırımlar uygulayacağı beklentisi içine girildi.

Tam da 15 Temmuz'un yıldönümünde ve darbenin merkez üssü Akıncı Üssü'ne S-400'lerin gelmesi üzerine -deyim yerindeyse- eller tetikte beklenildi.

İlk ateş, AB ülkelerinden geldi: AB ülkelerinin Türkiye'ye çeşitli yaptırımlar uygulayacağı ilan edildi ve Türkiye'ye karşı sert açıklamalar yapıldı.

Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, aynı sertlikte ağızlarının payını verdi AB'den yapılan açıklamaları yapanlara.

Ne ki, Amerikan yönetiminin tepkisi hem gecikti hem de daha fazla merak ediliyordu.

Gecikmişti ve daha fazla merak ediliyordu; çünkü ABD Başkanı Trump'ın gerek Osaka'da Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la gerçekleştirdiği görüşmede gerekse bir kaç gün önce yaptığı açıklamalarla bu konuda “Türkiye'ye haksızlık yapıldığını” söyleyince, “Amerikan derin devleti”nden gelecek açıklama hem biraz gecikti hem de daha fazla merakla beklenildi.

İKİ AMERİKA'NIN SAVAŞI: YAHUDİLER VE PÜRİTENLER

Burada bir parantez açarak Trump'ın ABD'deki konumu ile Amerikan yönetimi dediğim “Amerikan derin devleti” arasındaki ikircikli ilişkilere dâir bir gözlemde bulunmak istiyorum.

Amerikan sisteminin işleyişine ilişkin burada yapacağım gözlemlerin, Türkiye'nin karar alıcılarının Türk-Amerikan ilişkilerini planlarken işlerine bir hayli yarayabileceğini tahmin ediyorum.

İki Amerika var: Birinci Amerika, Yahudi gücü'nün Amerika'sı.

İkinci Amerika, çekirdeğini İngilizlerin oluşturduğu Amerika'yı kuran püritenlerin Amerika'sı.

Yaklaşık bir asırdır Yahudi gücü -özellikle de İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra- Amerika'yı ele geçirdi: “Amerikan derin devleti” dediğim Pentagon, Dışişleri, CIA, Hollywood, Silicon Vadisi, silah endüstrisi, finans dünyası, akademya ve medyaya hâkim olan ve Kongre'ye hükmeden “çeteler”in yön verdiği Yahudi gücünün kontrolünde Amerikan yönetimi.

İşte WASP'tan (Beyaz, Anglo-Sakson ve Protestan'lardan) oluşan Amerika'yı kuran püritenler, Yahudi gücünden Amerika'yı kurtarmaya çalışıyorlar.

Trump, püritenlerin adamı.

Yahudilere fazla taviz veriyor olmasının sırrı, Yahudilere sus payı verdiğini düşünüyor olması.

Yani Amerika'da Yahudilerle püritenler savaşıyor!

İşte Trump'ın Türkiye'ye “haksızlık yaptık” şeklindeki açıklamalarına rağmen Yahudilerin kontrolündeki “Amerikan derin devleti”nin F-35 kararı almasının nedeni burada gizli. (Burada güçler arasında bir danışıklı dövüş sözkonusu değilse tabii!)

TÜRKİYE'Yİ KENDİ HÂLİNE BIRAKMAK İSTEMİYORLAR!

Sonuçta, Trump'ın açıklamalarına rağmen Amerikan yönetimi, Türkiye'yi F-35 taarruz programından çıkardı.

Türkiye, AB'ye de, ABD'ye de boyun eğmediği için çıldırıyorlar!

Yılmayacağız, kendi silahlarımızı kendimiz yapacağız!

Emperyalistleri daha fazla çıldırtacağız!

ABD'nin F-35 kararı üzerine NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “NATO'nun Türkiye ile işbirliği, S-400'lerden de, F-35'lerden de önemlidir ve çok daha kapsamlıdır” dedi.

Gördüğünüz gibi, ne yârdan geçebiliyorlar ne serden!

Türkiye'yi kendi hâline bırakmak istemiyorlar!

Başından beri, Batılıların -hem AB ülkelerinin hem de ABD'nin- temel Türkiye stratejisi, Kemalist laiklikle durdurulan ve teslim alınan Türkiye'nin aslâ kendi haline bırakılmamasıdır!

Baba Bush ve Clinton'dan Alman şansölyesi Schroeder'e, İngiltere başbakanı Margaret Thatcher'dan karanlıklar prensi lakaplı Richard Perle, Kissenger ve Wolfovitz'e kadar küresel sistemin belli başlı lordları bunu her zaman dile getirme ihtiyacı duydular!

ZAHMETSİZ RAHMET, ZEVALSİZ KEMÂL OLMAZ!

Yakıcı soru şu burada: Eğer Türkiye kendi hâline bırakılırsa ne olur?

Kendi yönünü bulmaya, yörüngesine kavuşmaya başlar ve eksen oluşturmaya kalkışır...

Korkunun ecele faydası yok! Bütün bunlar olacak biiznillah...

Elbette ki, Türkiye, zorlu bir süreçten geçiyor...

Bu süreçte büyük sorunlarla, dış tuzaklarla, türlü türlü darbe girişimleriyle vesaire karşı karşıya kalabiliriz.

Zahmetsiz rahmet, zevalsiz kemâl olmaz.

Bütün bu yaşadıklarımız, bizim toplum olarak bütünleşmemizi, birbirimize saygı duymamızı, asgarî müştereklerde buluşarak müşterek bir medeniyet yolculuğuna soyunmamızı sağlayacaktır.

Batılı emperyalistler, Türkiye'yi kendi hâline bırakmamak için ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, Türkiye, eninde sonunda, kendi yolunu kendi belirleyecek!

Vesselâm.

Haber Ara