Dolar

32,5351

Euro

34,9230

Altın

2.426,57

Bist

9.722,09

'Türkiye hızla gıda bağımlısı oluyor'

Memorial Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, toplumda sürekli beslenme manipülasyonları yapıldığını söyleyerek, 'Ekmeği tuhaf şeyleri konuşmayı bırakın, aşırı tüketme ve gıda bağımlısı oluyoruz. Dünyanın en zor bağımlığı gıda bağımlılığıdır' dedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-04-04 13:17:40

'Türkiye hızla gıda bağımlısı oluyor'
Memorial Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, toplumda sürekli beslenme manipülasyonları yapıldığını söyleyerek, "Ekmeği tuhaf şeyleri konuşmayı bırakın, aşırı tüketme ve gıda bağımlısı oluyoruz. Dünyanın en zor bağımlığı gıda bağımlılığıdır" dedi.

Memorial Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, Kanserle Savaş Haftası etkinlikleri kapsamında, Antalya Gazeteciler Cemiyetinde (AGC) basın toplantısı düzenledi.

Kanserle ilgili hep aynı şeylerin konuşulduğunun altını çizen Prof.Dr. Özdoğan, farklı konuların, faydalı bilgilerin aktarılması gerektiğini belirtti. Kanserle ilgili söylenenlerin doğru yeri bulması gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Özdoğan, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de kanserle ilgili suistimallerin olduğuna değindi.

Türkiye'de ciddi bir suistimal olduğunu ve kişilerin doğruları öğrenmeye hakkı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, "Kanser algımız arttı. Yaş ilerlemeye başladı. Erkeklerde 70 bayanlarda 80 yaşını bulduk. Önümüzdeki 50 yılda ise 100 yaşı geçecek. Bunu başaracağız. Bunu başarmak için de yanlış bilinenleri doğrultmalıyız. Bugün biz 70 ve 80 yaşı yakaladıysak kimyasal dostluğu ile yakaladık. Enfeksiyon, çocuk ölümleri azaldı. Dezenfektanları çok iyi kullanıyoruz. Erken doğumları yönetiyoruz, bebeklik ve erken pramatüre bebekleri yönetiyoruz. Oradaki ölümleri öldürdük, çok iyi kimyasallar kullanıyoruz. Antibiyotik, protein verilen destekler bunlar. Alanlarımız çok daha iyi gelişti. Aşılıyoruz. Kitlesel ölümlere neden olan bir çok hastalığın önüne geçtik. Dünyanın en önemli ölüm nedenlerinden biri olan rahim ağzı kanseridir. Bugün bunu yüzde 80 bitirecek virüs aşısı geliştirildi. Aşılar kansere doğru geldi. Artık kansere doğru gelişme oldu. Kimyasalları doğru kullanmamız yaşamın uzamasının en önemli faktörlerinden biridir" diye konuştu.

"Kimyasalları doğru yönetmeliyiz"

Prof. Dr. Özdoğan şöyle konuştu:

"Aşırı kimyasal veya hatalı kimyasal kullanımı, gıdalardaki kimyasalları eleştirilmeyeli mi? Ya da denetleme gelmesin mi? Bu manada konuşmuyorum. En çok suistimal edilen yerden biri gıdalardaki suistimaldir. Sanki bu nedenle kanser oluyormuşuz gibi bir ifade var. Artık kimyasal düşmanlığı değil, tüm ulusu kimyasal dostluğa, kimyasal denetlemeye ve doğru kullanmaya davet ediyoruz. Ölümsüz bir hayat düşünülemez. Ama ölümü düşünmek istemiyoruz. Eğer yaşımız yüzü geçerse önümüzdeki yıllarda, 50 yıl sonra her iki kişiden birisi hayatında kanser yaşayacak. Ölüm nedeni de kanser olacak. Bu korkutucu durum değil. Sadece ölümü doğru algılamamamızdan kaynaklanan bir sorun var. Yaşamın sonunu kabullenmeyişimizden bir sorun yaşıyoruz. Önümüzdeki süreçte yaşam uzayacaksa bizde kanseri daha iyi öğrenmeli ve yönetmeliyiz."

"Toplumsal algısı yüksek alanda dikkatli olmalıyız"

Kanser haberlerinde inanılmaz suistimallerin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, "Basın her zaman sansasyonel haber istiyor. Doğru haberin peşinde miyiz? Yoksa en çok okunan haberin peşinde miyiz? Toplumsal algısı yüksek alanda dikkatli olmalıyız. Sansasyon haber arandığı zaman bilim sahtekarlarını buluyorsunuz. Onlar konuşuyor. Çarpıcı cümlelerden bazıları 'Kemoterapi öldürür', 'Kanser hastalık değildir', 'Kanser metabolik durum değildir', 'Onkoloji kliniklerine gitmeyin' bunların sürekli basına taşındığını görüyoruz. Artık bunların medya soytarılarına döndüğünü görüyoruz. Basın haber ararken kanser konusunda bu cümleden sonra şunu unutmayın ki yılda 200 bin insan Türkiye'de kanser oluyor. Bunun 100 bini kemoterapi almak zorunda. O insanların kafasında öyle sorular oluşuyor ki, kliniklerden soğuyor. Alternatif tıpa doğru insanları sürüklemiş oluyoruz. Ülkemin gürül gürül gittiği çöpe doğru sürükleniyorlar" ifadelerine yer verdi.

Prof.Dr. Özdoğan, basının yanında akademisyenler ve STK temsilcilerine de önemli görevler düştüğünü belirterek, bilimin halk için olduğunu kaydetti.

Çakma diyetlere eleştiri

Kanserden korunma alanındaki suistimallerden de bahseden Prof. Dr. Özdoğan, "Neredeyse her yerde detoks kampanyaları, her yerde bir takım özel diyetler. Alkali, kişisel, dukan diyeti. Dukan diyetinin dünyada sıralaması bilimsel güvenilirlik olarak 38'inci sırada. Dünyada birinci diyet Dash diyetidir. İkinci üçüncü diyet Akdeniz diyetidir. Dash diyetinin içeriği de Akdeniz diyetidir. Bilimsel değeri en yüksek olan birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci sıradaki bizim diyetimizi yok sayıp, ama bunu konuşmak istemiyoruz. İsimle adlandırılmış bir takım çakma diyetleri konuşuyoruz. O insanların sansasyonel basın açıklamalarının arkasında binlerce kitabını satarak toplumu farklı yöne çekiyoruz" dedi.

"Aşırı tüketme ve gıda bağımlısı oluyoruz"

Son yıllarda batılı toplumların ve Türkiye'nin gıda bağımlısı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özdoğan, "Ekmeği konuşmayı, tuhaf şeyler, konuşmayı bırakın. Aşırı tüketme ve gıda bağımlısı oluyoruz. Tat alma duyumuzla oynanıyor. Biz daha çok tatlı yiyoruz. Sigara da uyanıldığı gibi şekerde de uyanıldı. Tat duyusu sadece şekeri kullanarak olmaz. Bugün bitkilerin genetiği kendiliğinden değişiyor. 100 yıl önceki orijinal bitkiye sahip olamazsınız. Doğal olarak tohum değişmişti. Biz de değişim yapmak zorundayız. Bugün dünyada hayvanlara verilen yemlerin yüzde 95'inin GDO'lu olduğunu biliyoruz. GDO'lu ürünlerden uzaklaşmak mümkün mü? İklimimize uygun, genetik yapımıza uygun genetiği modifiye ederek çiftçimize sunmalıyız" dedi.

"Dünyanın en zor bağımlılığı gıda bağımlılığıdır"

Toplumda sürekli beslenme manipülasyonları yapıldığını dile getiren Prof. Dr. Özdoğan, "Gıda bağımlısı oluyoruz. Gıda bağımlılığı sigara bağımlılığından daha kötü. Sigara bağımlığından kolay kurtulursunuz. Bana gıdasız bir hayat söyleyemezsiniz. Dünyanın en zor bağımlılığı gıda bağımlılığıdır. Bunun adına gıda bağımlılığı demezsek, çocuklarımızı koruyamayız. Amerika'daki obezite oranı yüzde 50. Şuan obezite cerrahisine soyunduk Toplumun yüzde 50' si obeziteyse, yüzde 25'i morbid obeziteyse, toplumun dört kişisinden birine cerrahimi yapacağız. Bu ülke yanlış bir yere gidiyor. Sigara devletin ciddi çabalarına rağmen paket sayısı artıyor. Obezite çocuklarda yüzde 25 i bulmuş. Saçma sapan diyetleri bırakıp, Akdeniz mutfağına yönelelim" ifadelerine yer verdi.

"Çocuklar spor alışkanlığı kazanmalı"

Çocuklara spor alışkanlığı edindirilmediğinden yakınan Prof.Dr. Özdoğan, "Hepsinin elinde ipad, mahalleler bitti. Sokak oyunları bitti. Spor alışkanlıkları sadece başarıya endekslendi. Okul başarısı için gece gündüz çalışması gerekiyor. Çocuklarımızda başka bir boyuta gitmeliyiz. Çocuklarımıza spor alışkanlığı edindirmeli, bilgisayar oyunlarından uzaklaştırmalıyız" diye konuştu.

"Elektronik sigara bağımlılığı arttırıyor"

Prof.Dr. Özdoğan, "Daha kötüye gidiyoruz. Yasaklar var, fiyat artıyor. Bir büyük tehlike var. Elektronik sigara tüm dünyada nasıl pompalanıyor. Sigarayı bıraktırma aracı olarak pompalanıyor. Ama hiçbir bilimsel kanıtı yok. Hiçbir çalışma, elektronik sigaranın, sigarayı bıraktığını göstermemiş. Bugün ABD'de lise çocuklarının yüzde 16'sı elektronik sigara kullanıyor. Milyonlar elektronik sigara kullanmaya başladı çünkü legal. Elektronik sigara ile inanılmaz reklamlar başladı. Büyük sigara firmaları elektronik sigaraya sarıldı. Toplumsal bir kriz olarak görülebilir. Elektronik sigara, sigarayı bıraktırmıyor, yeni sigara başlangıçlarını ve eskilerinde devamını arttırıyor. Zararsız mı? Akciğerde tahribat oluşturuyor, ağız kanserlerinde artış yapıyor, vücudumuzda birçok rahatsızlığa yol açıyor" diye konuştu.

"Rahim ağzı kanserini taşıyıcı, erkek"

Türkiye'de rahim ağzı kanserinin gelecekte önemli sorunlardan biri olacağınnı ifade eden Prof. Dr. Özdoğan, "Dünya globalleşti. Rahim ağzı kanseri ile bayan karşılaşırken, bunun taşıyıcısı erkektir. Erkekte gizli birçok eş olabiliriz. Toplumda bu hiç de az değildir. Artık bu gerçeği kabul edip, rahim ağzı kanseri içinde önlem alabiliriz" dedi.

"Alternatif tıp çöplüğü"

Prof. Dr. Özdoğan, check-up'ın ciddi şekilde sorgulanması gerektiğini belirterek, önemli suistimal noktalarından birinin de alternatif tıp olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin hızlı bir şekilde alternatif tıp çöplüğüne doğru sürüklendiğine değinen Prof.Dr. Özdoğan, kanserle barışılması gerektiğini ve kanseri yenmek için doğru yöntemlere ulaşılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Antalya Şubesi Başkanı Prof. Dr. Kadri Yakut, Mustafa Özdoğan'a teşekkür etti.

Haber Ara