Dolar

32,3692

Euro

34,9460

Altın

2.325,45

Bist

9.100,02

Türkiye-Azerbaycan Örneğinde İslam Dayanışması Uluslararası Konferansı

Başbakan Yardımcısı Bozdağ: (2)- 'Terör terördür, terörist teröristtir. Vatanı, milleti, rengi, dini, mezhebi olamaz. Bizim bunların hepsiyle etkin, kararlı mücadele etmemiz lazım. Etmezsek ne olur? Bugün DEAŞ terör örgütü biter, yarın başka bir terör örgütünü icat ederler. Yarın o biter, ondan sonra bir başkası gelir. Neden. Çünkü ölen Müslüman, öldüren Müslüman, kandırılan Müslüman, ağlayan Müs

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-09-25 14:01:51

Türkiye-Azerbaycan Örneğinde İslam Dayanışması Uluslararası Konferansı
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Terör terördür, terörist teröristtir. Vatanı, milleti, rengi, dini, mezhebi olamaz. Bizim bunların hepsiyle etkin, kararlı mücadele etmemiz lazım. Etmezsek ne olur? Bugün DEAŞ terör örgütü biter, yarın başka bir terör örgütünü icat ederler. Yarın o biter, ondan sonra bir başkası gelir. Neden. Çünkü ölen Müslüman, öldüren Müslüman, kandırılan Müslüman, ağlayan Müslüman, ağlatan Müslüman. Bundan dolayı kimse rahatsızlık duymaz, bizim rahatsızlık duymamız lazım." dedi.

Bozdağ, "Türkiye-Azerbaycan Örneğinde İslam Dayanışması Uluslararası Konferansı"nın açılışında yaptığı konuşmada, bütün Müslümanların mezhepçilik karşısında tek vücut olması gerektiğini vurgulayarak, mezheplerin dinin, Kur'an-ın yerine ikame edilmesine, yorum yoluyla İslam dininin tahrip edilmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi.

Bekir Bozdağ, "Maalesef şu anda bu tehlike ve tehdit nedeniyle birbirine düşman Türkiye ve başka yerlerde insanlar türetilmeye çalışılıyor. Kur'an bir yandan 'Müslümanlar kardeştir.' diyor. Peygamber Efendimiz bir yandan 'Müslümanlar bir vücudun azası gibidir.' diyor. Bir yandan 'Kendi için istediğini kardeşi için istemedikçe de tam iman etmiş olmaz.' diye de emir buyuruyor. Bir yandan mezhep mezhep, cemaat cemaat, tarikat tarikat, insanlar birbirlerine kin ve nefret esaslı ayrışmaya gidiyor." diye konuştu.

Bunun için de mezhepçilik fitnesi konusunda bir arada olunmasının önemine değinen Bozdağ, şunları kaydetti:

"Müslümanları, mezhepler esaslı birbirleriyle çatıştırmak isteyen, savaştırmak isteyen güçler var. Çok ciddi paralar harcıyorlar. Bir çıra gibi tutuşturmak, yakmak istiyorlar. Onun için de bizim uyanık olmamız ve bu noktada da mezhepçilik fitnesi karşısında durmamız lazım. Mezhepçilik dayanışma ruhunun öldürülmesi anlamı taşır. Dayanışma böyle bir, beraber olmaktır. Mezhepçilik ayrı olmak, ondan öte de birbirine düşman olmaktır, oraya götürüyor insanları. Onun için de buna karşı tekrar ifade etmek isterim ki birlikte durmakta, mücadele etmekte çok çok büyük fayda olduğunu özellikle vurgulamak isterim.

Son zamanlarda özellikle Batı'dan kaynaklı ve birtakım istihbarat örgütlerince pek çok ülkede Kur'an'la, Peygamber Efendimizin arasını ayırma çalışmaları yapılmaktadır. Hep buna şahit oluyoruz. Sünnet düşmanlığı yapılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'i siz çok iyi biliyorsunuz, 'Peygembere itaat, Allah'a itaattir.' diye pek çok ayeti kerime var. Allah'a ve Peygambere itaati birlikte zikreden pek çok ayeti kerime var. Ama şimdi buradan uydurma birtakım hadisleri bahane ederek, bütün hadisler hakkında şüphe ve tereddüt ortaya çıkarmak ve hadislerle Kur'an'ın arasını açmak, Kur'an'ı hadissiz bırakmak daha doğrusu Kur'an'ı Peygamber Efendimizden uzaklaştırmak ve böylelikle yorum yoluyla tahrip etmek isteyen çevreler var."

- "Kur'an düşmanlığını açıktan yapamayan çevreler var"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Kur'an düşmanlığını açıktan yapamayan çevreler olduğunu, bunu yaptığı zaman tüm toplumun karşı çıkacağını bildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uydurma hadisler var, zayıf hadisler var, şunlar var, bunlar var, şu konuda bir sürü kitaplar var, oradan da dayanak bularak, 'Şu da böyle, bu da böyle, Kur'an bize yetmiyor mu?' diye bir yaklaşımla Kur'an ve Peygamber Efendimiz arasına bir duvar örmek isteyen çevreler var. Kim ki Kur'an ve Peygamber arasına duvar örüyorsa, o Kur'an'ın da Peygamberin de azılı düşmanlarından birisidir. Biz Allah'ın Resulü'nü doğru anlamak için uğraşmamız, onun gibi yaşamak için uğraşmamız gerekiyor. İslam'ı doğru anlamak için uğraşmamız lazım. Ama şimdi ne yapılıyor? Çok farklı yerlerden gerçekten bunlara saldırılar yapılıyor. Bunların arkasında da çok net söylüyorum, uluslararası güçler var ve paraların kaynakları, birileri veriyorlar, bunlar oradan servis yapıyorlar. Onun için de ben bütün İslam alimlerine, İslam'ın özüne, ruhuna, Allah Resulü'nün sünnetine sahip çıkma konusunda bugüne kadar ortaya koydukları tutumdan daha fazlasını koymaları gerektiğini buradan özellikle ifade etmek istiyorum. Buna çok ama çok ihtiyacımız var."

İslam kardeşliğinin ne olduğunu Hz. Peygamberin hayatıyla ortaya koyduğunu belirten Bozdağ, şu anda ırkçılık hastalığıyla bu kardeşlik hukukunun da bombalandığını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, onlarca, yüzlerce ayrılıkçı ekibin terör örgütü olduğunu, etnik ve başka ayrışmalar nedeniyle İslam dünyasının neredeyse aile aile bölündüğünü anlatarak, şunları kaydetti:

"Her ailenin bir devleti var, her aşiretin bir devleti var. Şimdi başka bir ırkçı hareket bugün Irak'ın kuzeyinde bölgeyi ateşe atacak bir adımı başlattı. Irkçılık ateşi insanları teslim aldığı zaman bu ateşin yakacağı ne kadar alan var, bunu kestirme imkanı yok. Irkçılığa karşı da bizim çok ama çok etkili bir mücadele ortaya koymamız lazım. Bugün Batı'nın ileri sürdüğü insan hakları, eşitlik, adalet, hürriyet gibi kavramların tamamının özü esasında İslam'da var. Ama İslam alimleri kavramsallaştırma ve bu konuları kavramsallaştırma çerçevesinde dünyaya takdim etme konusunda gereken hassasiyeti yeterince gösteremediğinden adalet, eşitlikle ilgili daha düne kadar kölelik için savaş yapanlar bizden önde gözüküyor. Köleliğe meydan okuyan bir Peygamberin mensupları, tabileri olarak bizler işte burada farklı bir noktada duruyoruz. Ben bu nedenlerle diyorum ki bu toplantı, bizim dinimizi, kitabımızı ve Peygamberimizi doğru anlama, anlatma konusunda daha çok dayanışmamız gerektiğini gösteriyor."

- "Terör terördür, terörist teröristtir"

Bozdağ, "İçi yanan birisi olarak sizin de içinizin yandığını biliyorum. Şimdi Avrupa'da İslami hassasiyeti olan birisi endişe etmeden sokakta gezemiyor. Bırakın orayı, İslam ülkelerinde de gezemiyor. 'Acaba birisi bana terörist muamelesi yapar mı?' ya da 'Birisi bana saldırır mı?' Müslümana ait emarelerden insanların bu kadar korktuğu bir psikolojiye evrilmesine bu terör örgütleri ve İslam hakkındaki cehalet neden olmuştur." diyerek, bunlarla mücadele edecek olanların İslam alimleri olduğunu söyledi.

Sadece güvenlik güçleri, istihbarat örgütleri, tankla, topla bunların yok edilemeyeceğini dile getiren Bozdağ, "Belki teröristlerden bazısını etkisiz hale getirebiliriz ama yenilerinin onlara katılmasına engelleyecek güç, bu sağlamda olan İslam alimlerinin gücü. Sizin çalışmalarınız onlara engel olacaktır. DEAŞ terör örgütüne katılan bir zihin yapısının nasıl oluştuğunu, onları nasıl engelleyeceğini en iyi siz bilirsiniz. Taa Amerika'dan kalkıyor, Avustralya'dan kalkıyor ölmek, öldürmek için Suriye'ye geliyor ve İslam'ı kirletiyor, Müslümanları kirletiyor en büyük zararı veriyor? Ben bu heyete büyük görev düştüğüne yürekten inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye olarak hiçbir ırkçı yaklaşımın içerisinde olmadıklarını, ırkçıların hep karşısında olduklarını, hiçbir ülkenin siyasal birliğinin, egemenliğinin, toprak bütünlüğünün bozulmasına rıza göstermediklerini, bundan sonra da göstermeyeceklerini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mezhepçi hiçbir yaklaşımın içerisinde olmadık. Ülke olarak dış politikamızda mezhepçiliği asla esas almadık esas alınmasına da her zaman karşı olduk. Müslümanların Kur'an ve sünnetin ortaya koyduğu İslam'ın evrensel anlayışı çerçevesinde bir olması, dayanışma içerisinde olmasını hep önemsedik. Bundan sonra da mezhepler üstü bütün meselelere bakmaya, Kur'an ve sünnet esaslı yaklaşmaya devam edeceğiz. Irkçılıkla, mezhepçilikle, terörle, teröristle hangi amaçla olursa olsun, etkin ve kararlı bir şekilde Türkiye'nin mücadelesi sürecektir."

Bozdağ, bu konuda bütün Müslümanların bir ve beraber, dayanışma içinde olmasını arzu ettiklerini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Eğer olmuş olsa, bugün El Kaide'dir, DEAŞ'tır, PKK'dır, FETÖ'dür falan, filan terör örgütleri emin olun yaşayamazlar. Biz hep beraber olalım, beraber bunların tepesine binelim hem güvenlik güçleri boyutuyla hem bilimsel boyutla hem dini anlatımlarla hep beraber topyekün mücadele edelim, hiçbir terör örgütü İslam topraklarında doğamaz, yaşayamaz, barındırılamaz. Ama ne oluyor? Bu birlikteliği terörle mücadele konusunda bugüne kadar gösteremedik? Terör kime karşı? Bakıyoruz 'Onlar zayıflarsa işimize gelir' Ona el altından, el üstünden destek çıkılıyor. Terörün hedefine, ideolojisine, başka başka şeylerine göre farklı tutumlar ortaya konuyor. Terör terördür, terörist teröristtir. Vatanı, milleti, rengi, dini, mezhebi olamaz. Bizim bunların hepsiyle etkin, kararlı mücadele etmemiz lazım. Etmezsek ne olur? Bugün DEAŞ terör örgütü biter, yarın başka bir terör örgütünü icat ederler. Yarın o biter, ondan sonra bir başkası gelir. Neden? Çünkü ölen Müslüman, öldüren Müslüman, kandırılan Müslüman, ağlayan Müslüman, ağlatan Müslüman. Bundan dolayı kimse rahatsızlık duymaz, bizim rahatsızlık duymamız lazım."

(Bitti)

Haber Ara