Dolar

32,3641

Euro

34,9637

Altın

2.325,57

Bist

9.079,97

Türk Kızılay gelecek hafta plazma alımlarına başlayacak

Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık: (1)- 'Önümüzdeki hafta plazma alımlarına başlıyoruz. Çünkü ilk hastalarımızın iyileşip taburcu olmasından sonra bunun üzerinden 14 gün geçmesi gerekiyordu'- 'Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay olarak 15 Mart'ta bir proje başlattık. Bu projede ülkemizde bu plazma tedavisinin ya da pasif aşılama dediğimiz bu immünoterapinin nasıl uygulanac

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-04-03 12:38:39

Türk Kızılay gelecek hafta plazma alımlarına başlayacak
Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, gelecek hafta plazma alımlarına başlayacaklarını belirterek, "Çünkü ilk hastalarımızın iyileşip taburcu olmasından sonra bunun üzerinden 14 gün geçmesi gerekiyordu." dedi.

Kınık, Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi laboratuvarında online düzenlediği basın toplantısında, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle sosyal mesafeyi koruyarak, dijital yakınlaşmalarla farklı bir iş modeline geçildiğini, toplantıların online ortamlarda yapıldığını belirtti.

Kerem Kınık, tüm dünyada görülen bu büyük sıkıntının bir an önce atlatılması için temenni dilekleriyle başladığı konuşmasında, Kızılay olarak Vuhan'da görülen koronavirüsün pandemi olarak ilan edilmesinin ardından ivedi şekilde eylem planı hazırladıklarını aktardı.

Bunun iki boyutunun olduğunu, öncelikle "Bu kriz, salgın, biyolojik afet ülkemize geldiğinde Kızılay olarak hangi hizmetleri verebilecek durumdayız?", "Bu anlamda devletin ilgili kuruluşlarına nasıl destek olabiliriz?" konularının ele alındığını ve şubat ayının başında iş sürekliliğini, kurumsal risk planlarını, standart operasyon prosedürlerini belirlediklerini söyledi.

Kerem Kınık, 11 Mart'ta ilk vaka görüldüğünde Ulusal Pandemi Eylem Planı çerçevesinde Kızılay'a bazı görevler düştüğünü belirterek, bu kapsamda yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Bu kapsamda daha önceden eğitim alan Kızılay gönüllülerinin hemen sahaya çıkarak vatandaşlara el hijyeni, sosyal mesafe, hastalığın belirtileri, bulaşma yolları, kimlerde risk oluşturacağı gibi genel, toplumun ilgilendirecek halk sağlığı eğitimlerine başladığını anlatan Kınık, ardından da özellikle yurt dışından ülkeye gelerek karantinaya alınması gereken vatandaşlara yönelik hizmetlere başladıklarını söyledi.

- Kızılay'ın ülke genelindeki çalışmaları

Kerem Kınık, bu süreçteki çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi:

"47 ilimizde yaklaşık 20 bin insanımızı 14 gündür misafir ediyoruz. Bir kısmının misafirlik süreleri doldu. Onlar evlerine uğurlandılar, bir kısmı devam ediyor. Dışarıdan gelenler de var. Bu yurtlarda misafir ettiğimiz vatandaşlarımıza özellikle gıda ve sosyal destekleri vermeye gayret ediyoruz. Bu alanda yaklaşık 1500 Kızılay uzmanı ve 8 bin destek personelimizle beraber yaklaşık 9 bin 500 insan bu 20 bin insana destek veriyor. Şimdiye kadar yaklaşık 1 milyon ürünü bu insanlarımıza ulaştırdık. Onun dışında sınır hatlarında özellikle Gürcistan ve İran sınır hatlarında, Sağlık Bakanlığımızın karantina bölgeleri ihtiyaçlarını karşılamak için de yaklaşık 150 sahra hastanelerini kurmuş olduk. Olası kötü senaryolar için bunun yaşanacağını ümit etmiyoruz ama olası bir kötü senaryo için de sahra hastaneleri imalatımız devam ediyor."

Mart ayının başlarında pandemi ilan edildikten sonra Sağlık Bakanlığına özellikle korona laboratuvar testlerinin yapılabileceği Türkiye'nin en yüksek hızlı ve kapasitesine sahip iki tane PCR tarama sistemini teslim ettiklerini anlatan Kınık, Kızılay'ın güvenliği kan programının içerisindeki rutin kapasitesinin de devam ettiğini dile getirdi.

Kınık, Kızılay'ın özellikle İçişleri Bakanlığı öncülüğündeki Sosyal Dayanışma Gruplarında rol aldığını, bu çerçevede yaklaşık 50 bin 65 yaş ve üstü ile 80 bin kronik rahatsızlığı olan vatandaşı evlerinde ziyaret ettiklerini, ihtiyaçlarını giderdiklerini, bu çerçevede de yaklaşık 10 bin Kızılay gönüllüsünün bu hizmeti yapmak için hala Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde Vefa Çağrı Merkezlerinde nöbetlerini tuttuklarını, diğer taraftan da ihtiyacı olan vatandaşlara ihtiyaçlarını ulaştırdıklarını söyledi.

Bu süreçte yüzleri güldüren ihtiyaçlar da olduğunu dile getiren Kınık, "Mesela kuzusunun yemi biten teyzemine yem de götürdük ya da Kadıköy'de 65 yaş üstünde olduğu için evinde beslediği köpeğini sokakta gezdiremeyen teyzemizin köpeğini de gezdirdik. Maaşını çektik, maaşını çektiğimiz vatandaşımıza, teyzemize maaşı teslim ettikten sonra bize 'Götürün bunu Cumhurbaşkanımızın Biz Bize Yeteriz Kampanyasına yatırın oğlum.' dedi. Tekrar onu götürüp kampanyaya yatırdık. Gerçekten bir taraftan birlikte yaşadığımız bir acı, bir taraftan birlikte yaşadığımız bir dayanışma devam ediyor." şeklinde konuştu.

- "Riskli gruplara maske ve kolonya dağıtmaya devam ediyoruz"

Kerem Kınık, salgının oluşturduğu ekonomik çalkantılar nedeniyle işini kaybeden, günlük yevmiyesiyle çalışıp evine o gün çalıştığını götürebilen, yoksulluk sınırında yaşayan vatandaşlara yönelik "Bu hilal bu günler için var. Bu hilal seninle var." isimli kampanya başlattıklarını belirterek, ilk etapta öz bütçelerinden ayırdıkları 50 milyon liralık meblağ ile yaklaşık 1 milyon insana ulaşacak gıda, hijyen paketi ve kişisel koruyucunun yanında özellikle yaşlı ve riskli gruplara ihtiyaç duyulan maske ve kolonya gibi malzemeleri de dağıttıklarını ve dağıtmaya devam ettiklerini söyledi.

Kızılay içecek grubu ile birlikte el dezenfektanı üretimi gerçekleştirdiklerini aktaran Kınık, gelecek hafta yaklaşık 250 bin 100 mililitrelik el dezenfektanının ihtiyaç sahiplerine ulaşacağını kaydetti. Kınık, yoğun bakımlarda çok sık kullanılan, bundan sonra tüketimi de artacak olan maskeler ve özellikle hekimler ile sağlık çalışanlarının ihtiyaç duyduğu kişisel koruyucularla ilgili yardımlarının da devam ettiğini kaydetti.

Kendilerinden talepte bulunan bütün üniversite hastanelerine kişisel koruyucu, maske, eldiven ve tulum gönderdiklerini söyleyen Kınık, ulusal ihtiyacın karşılanması noktasında bu ay içerisinde maske imalatının da Kızılay Tekstil ve Çadır Anonim Şirketi bünyesinde başlayacağını ifade etti.

Kınık, bir taraftan da toplum sağlığı ve ulusal kan temini görevleri içerisinde yer alan bazı uzmanlık alanlarında dünyayı izlediklerine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim konvelsan plazma tedavisi dediğimiz yani koronavirüsü geçirmiş ve iyileşmiş olan, nekahet dönemine geçmiş olan hastaların plazmalarından alacağımız bu immünglobulinlerin, antikorların hala bu hastalığı yenememiş olan hastalara takılması ve tamamlayıcı bir tedavi maksadıyla kullanılması ile ilgili olarak özellikle Amerika'da gıda ve ilaç ajansı FDA'den, İsrail'den, Çin'den çok farklı iyi uygulamalar ve pozitif sonuçlar geldi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı ve Kızılay olarak 15 Mart'ta bir proje başlattık. Bu projede ülkemizde bu plazma tedavisinin ya da pasif aşılama dediğimiz bu immünoterapinin nasıl uygulanacağıyla ilgili bilimsel çalışmalar, Koronavirüs Bilim Kurulumuz, Sağlık Bakanlığımız, Hacettepe Üniversitesi ve Kızılay kan birimimizdeki bilim ekibimizle beraber geliştirildi ve bu konuyla alakalı yordamlar oluşturuldu. Bu olgunluk seviyesine eriştikten sonra da Sağlık Bakanımız bu konuyla ilgili startı verdi. Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz de bu tedavinin nasıl yapılacağıyla ilgili asgari şartları bir genelge ile yayımladı."

- "Vatandaşlarımızı 14 gün geçtikten sonra kan merkezlerine bekliyoruz"

Kınık, "Önümüzdeki hafta plazma alımlarına başlıyoruz. Çünkü ilk hastalarımızın iyileşip taburcu olmasından sonra bunun üzerinden 14 gün geçmesi gerekiyordu." dedi.

Tedavinin içeriğinden bahseden Kınık, şunları kaydetti:

"Mikroorganizmalar veya farklı antijenler vücudumuza girdiğinde vücudumuzun buna karşı bir tepkisi oluşuyor. Bu genellikle mikroorganizmalarda antikor oluşturma dediğimiz bir tepki. Biz bu yolla iyileşiyoruz, mikroorganizmalarla savaşıyoruz, mikropları yeniyoruz. Bugün itibarıyla tıbbın yaptığı aslında her insanın bünyesinde olan savaşma mekanizmasına destek olmak. Mesela aşı yapıyoruz. Aşıyla zararsızlaştırılmış, bulaştırıcılığı düşürülmüş olan mikropları ya da bazı parçalarını aşı yoluyla vücudumuza veriyoruz ve vücudumuzda bu mikroorganizmaya karşı immünglobulinler dediğimiz antikorlar oluşturuyoruz. Daha sonra bu mikrobun kendisi güçlü bir şekilde bize bulaştığında vücudumuz bu mikrobu tanıyor ve buna karşı bir antikor üretiyor. Bu antikor da mikrobu hemen yenmemize ve hastalanmamamıza yol açıyor.

Bizim şu anda uygulayacağımız konvelesan plazma tedavisi bu mantığın pasif bir şekilde uygulanmış hali olacak. Yani, çok sayıda korona hastamız, yaklaşık yüzde 98-99 bir şekilde kliniği ağır da geçse, hafif de geçse iyileşiyor. İyileştikten sonra bu savaştan çıkmış bünyenin içerisinde Kovid-19'a karşı oluşmuş immünglobulinler bulunuyor. Bu özel immünglobulinler bu şifa bulmuş vatandaşımızın plazmasında bulunuyor ve iyileştikten sonra 14. günlerde en üst seviyelerde bulunuyor. Sonra yavaş yavaş bizim immünglobulin M veya A dediğimiz farklı tipteki immünglobulinler öncelikle azalmakla beraber bu antikorlar da azalıyor. Dolayısıyla bağışçılarımızın hastalığı geçirdikten sonraki 14. günü bizim için çok önemli. Çünkü o sırada kanlarında maksimum düzeyde bu antikordan bulunmakta. Dolayısıla biz iyileşmiş olan vatandaşlarımızı 14 gün geçtikten sonra Kızılayımızın kan merkezlerine bekliyoruz. Biz zaten kendilerine de ulaşacağız."

(Sürecek)

VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara