DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Türkan Saylan Temsili

2009-04-22 15:04:00

Türkan hanım hakkında şimdi yazmak çok zor. Öncelikle acil şifalar diliyorum kendisine. Fakat toplum olarak da iyileşmemiz şifa bulmamız için konuşmak zorundayız her şeyi. Çünkü kendisi de idealist bir kişi olarak konuşmayı fikir ileri sürmeyi sürdürüyor azimle.

Yıllar sonra bir kez daha Gogol'ün Palto adlı öyküsünü okuyordum. Dostoyevski'nin hepimiz Palto'dan çıktık dediği öykü. Kendinde herkesin ve her şeyin üzerinde güç vehmedenlerin, hortlakların, mazlumların, büyük ve sıradan insanların dünya geçidi.

Televizyon'da cumhuriyet mitingi haberleri başlayınca kitabımı kısa bir süre bekletebilirim yeni ve önemli cümleler duymak için diye düşünmüştüm. Türkan Saylan konuşuyordu. Ülkeyi saran amansız tehlikelerden sözediyordu.

Tıp okumuş, cüzamlılarla ilgilenmiş değer vermek istediğim ?bunu herkes için isterim-bir ülke insanı nasıl oluyor da toplumsal barışın önünde duvar gibi dikilirken birçok taraftar toplayabiliyordu. İnsanların birbirini anlamaya dinlemeye başladığı, bu yönde çalışmaların yoğunlaştığı bir dönemde milyonlarca insanı suçlayan dışlayan hiçe sayan cümleler aralıksız sıralanıyor.

Çoğunun iyi niyetlerle koşup geldiğini umduğum kitleye verilmek istenen rol ürkütücüydü : bizimle en küçük fikir ayrılığı, yaklaşım farkı olan insanlar bile merkezde eşit yurttaşlar olarak yer alamaz, buna izin vermemelisiniz mealinde bir söylev.

Türkan Saylan Türkiye'nin en jakoben, baskıcı, zerre kadar demokrasiye inanmayan çevrelerinin sözcülüğünü üstlenmiş durumda uzun yıllardır. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği kurulduğundan beri seçkinci ve tehditkar bir tavır içinde. Bu ülkede asıl biziz bizim istemediğimiz hiçbir şey olmaz bu ülkede derken nereye yaslanıyor olabilir. Herkesin kendini sonuna kadar ifade etmesinden yanayım elbette. Fakat toplumsal uzlaşma arayışlarına hiçbir koşulda geçit vermek istemeyen, halkın iktidar alanlarını paylaşmasına katlanamayan insanlar bunu özgürlükçü bir yapı içinde sürdüremeyeceğine göre neye başvuracak acaba.

 Daha çok sınıfsal olan bu problemin inanç ekseninde ortaya koyulması ise tam bir demagoji. Bütün iyi niyetimizle dinlemeye anlamaya çalışsak da Türkan Saylan'ın söylemlerinde insanı rahatsız eden bir şey var. Belli ki içinde dolaştığı övüldüğü sevildiği kendi küçük yüzölçümünde yaşamaktan mutlu.

Bir doktor ve eğitim gönüllüsü olarak insani alanını genişletmek, başka insanlara, başka yaşam deneyimlerine farklı insanların hakikatine açılmak gibi bir kaygısı olmak şöyle dursun, birarada yaşama kültürünün geliştirilmesine bile son derece karşı. Herkes ikna edilecek ve bir Türkan Saylan kopyası olacak. Sadece kendi seslerinin çoğaltılmasını dileyen narsist otoriter insanlar.

Aklı bu ülkede hala başında olan sayısız insanın bu söylemlere tahammül edemediğini görünce de buna bir anlam veremeyip şaşıp kalıyorlar garip bir şekilde. Bir küntlük de var ortada. Böyle kendi üzerine katlanmış, başka insanları göremeyen, kıyıcılığının görüldüğünü de fark edemeyen ya da umursamayan insanlar gençlerin umudunu kırıyor.

Daha kötüsü şu: Türkan Saylan'ın annesi katolikmiş, adı Lili Mina Raimon'muş, evlenip İstanbul'a yerleşmiş vs. gibi karşı görüşler!!! üretiliyor. Böyle kökencilik yaparak darbe severlere karşı koymak hoş değil. Hiç kimsenin özel eşyalarının karıştırılması ve şahsi mektuplarına kadar götürülmesi ise kabul edilemez elbette. Kendimiz için istemediğimiz hiçbir şeyi başkası için hoş göremeyiz. Fakat Türkan hanım toplum geneline kutuplaştırıcı ayrıştıran tehditkar bakışlarla dışardan bakmakla yetinmiyor, dışarının da dışarısından bir görme hali de var.

Birkaç yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesi'nde verdiği bir konferansta bütün Türkleri yakıp yıkmakla barbarlıkla suçlaması çok tuhaftı doğrusu. Tarih boyunca birçok hatalar olmuştur, bunların özeleştirisi elbette yapılmalı. Fakat Balkanlara gidip binlerce eser veren, halkların dillerine dinlerine, kültürlerine müdahale etmemeyi ilke edinmiş bir uygarlığın mensuplarını da içine alarak toptan barbar demek dışarının da dışarısından bir bakış.

Bu söylem yabancısı olmadığımız oryantalist bir söylem. Çocuklarımız namaz kılmak yerine bale yapmalı direktifine ne demeli. Ortada bir fikir uçuşması, düşünce savrukluğu var. Burada baleyi ibadet olarak namazın yerine ikame etmekten mi sözediliyor, yoksa dini temsil eden namaz yerine dinin hayatın dışında bırakılmasını temsil ettiği ima edilen balenin ihyasından mı. Karşılaştırma tam bir absürdlük örneğiydi doğrusu.

Bir konferans öncesi konser veren müzik gurubunu yöneten kişinin isminin Muhammed olmasından bile rahatsız olmuş, bunu da fütursuzca dile getirerek içleri iyice karartmıştı. Birine senin adın neden Musa, neden Meryem demek ne kadar talihsizlikse bu da o kadar yani. Açıkçası her şeye rağmen bu kadar ayrılıkçı dışlayıcı niteliksiz ve derinliksiz konuşmalar beklemiyor insan okumuş insanlardan.

Darbeci değilim ama muhtırayı desteklerim derken, başörtülü kızları burs verip casus gibi aramıza alamazdık diye karalayıp hedef haline getirirken açtığı yaraları göremiyor mu acaba. Ne kadar şefkatten uzak, ürkütücü, dağlayıcı bir dil bu böyle.

Tekrar döndüm Palto'daki bizim Akakiy Akakiyeviç'in başından geçenlere. Herkesin ötekine küçük hesaplar içinde olduğu toplumların saplandığı batağın ve mühim insanların bundaki dahlinin öyküsüne. (2006 da Renkli dergisi'nde yazdığım bir yazıdan yola çıkılmıştır.)

Görüş Bildir Bizimle Paylaş