DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Telörgüye Düş Bağlama Gecesi

2009-03-03 09:44:00

 

Turuncu dergisi Ankara'da kadınlar tarafından çıkarılan, bütün yönetimini ve sorumluluğunu kadınların üstlendiği sıcak bir dergi. Adı gibi halis bir kadın olan genel yayın yönetmeni Halise Çiftçi'nin ifadesiyle bir yıllık abone yaparken ya tamamlayamaz da okurların paralarının karşılığını veremezsek diye endişelenirken altı yılı doldurmuşlar.  

 

Yazılar ve fotoğraflar, yaklaşık kırk yazar yetiştiren derginin ne kadar içtenlikle heyecanla ve edebi bir uslupla çıkarıldığının kanıtı. Sonunda çok farklı bir öykü kitabı da çıkardılar. 14 ülkeden öykü yazarı kadınların, birer özgün hikayeyle ülkelerinden farklı yaşam deneyimlerini ilginç edebi tatlarla aktardıkları bir kitap : Telörgüye Düş Bağlamak.

 

Kitap Ümmü Gülsüm Tat'ın yazdığı Güz Gelini öyküsüyle açılıyor. Bangladeş, Peru hatta Çin'den yazarlar var. İngilizce ve İspanyolca çevirileri ilahiyat doktorası yapan Merve Çetinel yapmış.

 

Kitabın tanıtım gecesi için davet edilmiştik ve Cihan Aktaş ile birlikte oradaydık.

 

Dergiye manevi olarak destek veren Meclis eski başkanı Bülent Arınç kutlama konuşması için kürsüye geldiğinde ilkin konukları tanıtmak istedi. Salonun ön sırasının en başından başlayarak ?sayın milletvekillerini ve değerli eşlerini? hatta oğullarını ve kızlarını takdim etti. Sonra sıra yanımdaki bir bakan eşine geldi ki tanıtılıncaya ve hoş geldiniz denilinceye kadar  kim olduğunu bilmiyordum. Kaçınılmaz bir şekilde sıra bize geldi. Yanımda Cihan hanım, onun yanında da Emira Albayrak vardı. Sayın Arınç, bize dikkatlice baktı ve diğerlerini göremiyorum, tanımıyorum dedi doğallıkla.

 

Sonra doğaçlama içten bir konuşma yaptı. Salonda kadınların çoğunlukta oluşuna dikkat çekerek, önceleri toplantılarda erkekler doldururdu her yeri, kadınlara da yer ayrılmıştır denirdi, şimdi lütfedip bize yer ayırmışsınız dedi genç kızlara dönerek tevazuyla.

 

Burada bazı hanımları milletvekillerinin eşleri olarak tanıttım ama bu da değişti, ben hanımım Münevver hanımın eşi olarak burada bulunuyorum dedi. Bir değişim çizgisine vurgu yapıyordu böylece.  

 

Yıllardır takip ettiği bir yayın olarak Turuncu dergisinin misyonundan sözederken de modern zamanlarda sahip çıkmamız gereken değerleri yeniden ürettiklerini, taşıyıcı rol üstlendiklerini,  televizyonun hal hatır sormayı, dostluğu kitap okuma alışkanlığını ve komşuluk ilişkilerini zedelediğini söyledi. Eşinin memleketi olan Darende'ye yaptıkları seyahatten, orada geçirdikleri sade huzurlu yavaş tempoda insanca süren asude günlerden, insanlar arasındaki zerafet incelik manevi iklim ihlas samimiyet ve içtenlikten sözetti.

 

Hatta büyük bir duygusallıkla Leyladan Mecnundan dağları deldiren aşktan, böyle aşkların imkansızlığının verdiği hayıflanmadan.

 

Bir toplantıda yaşlı bir çiftçiyi azarladığında çok canım sıkılmıştı ama işte Leyla'dan sözeden kişiliğiyle buradaydı. Çiftçiden özür de dilemişti. İnişli çıkışlı hakiki bir insan portresi.  

 

Konuşma sırası bana geldiğinde bizi tanıyamamasını açıkçası biraz da fırsat bilerek hatta bir metafor olarak kullanarak sanat ve siyaset arasındaki uçuruma benzer geniş açıdan sözederek başlamak istedim. Edebiyat ve sanata yeterince kıymet vermezsek, o tarafı görmezsek, varoluşumuzu derinleştiremeyiz mealinde bazı cümleler kurdum, öykü yazmanın anlamı ve kadınların öyküyle ilişkisi üzerine konuşmadan önce.

 

Genç bir öykü yazarı, yine aşkların yaşandığını ama klavye başında haberleşildiğini söyleyerek Arınç'ın yüreğine su serpmeye çalıştı.

 

Cihan göç edebiyatı üzerine hazırladığı konuşmasını yaptı. 

 

Her zaman mutat olduğu üzere böyle toplantılarda panellerde kendi konuşmasını yapar yapmaz toplantıdan ayrılan siyasilerin hatta birçok gazeteci ya da akademisyenin aksine Bülent Arınç toplantının sonuna kadar kalıp herkesi dinledi ki bu oldukça nadir ve takdire şayan bir durumdur.

 

Toplantının bitiminde bir beyefendi yanıma geldi ve şaşırdım yadırgadım gibi özenle seçmeye çalıştığı kelimelerin ardından ayıp ettiniz dedi. Bülent Arınç'ın olgunlukla dinlediği, edebiyat-siyaset arasındaki mesafeye dair bu küçük serzenişimi ve sitemimi hoş karşılamamış. Tanıtılan çok değerli insanlara da haksızlık olmuş cümlelerim ne alakaysa. Söylemek istediğim bir iki cümleyi dinlemeye gerek görmedi bile.

 

Ankara doğup büyüdüğüm otuz yıl yaşadığım şehir. Ürküttü beni bu sefer. Ya da ürküten Ankara değil de uzak kaldığımız aktif siyaset ortamları belki de. Beklenenin dışında bir tek cümle bile kurmak şaşırtıcı geliyor kimilerine demek. Konuşmacıların ne konuşacağı üç aşağı beş yukarı tahmin ediliyor böyle ortamlarda ve sıra dışı her cümleyi yadırgayan nazikçe şaşırtıcı sonra da nahoş bulan insanlar var. Birileri kimi insanlara onları bile aşan bir şekilde tartışılamaz eleştirilemez ve sözünün üzerine söz söylenemez bir makam biçmiş.

 

Değerlerin önceliklerin yeniden gözden geçirilmesi, siyasetin içinden bilgece bir hikmetin süzülebilmesi için geniş bir imkan sağlayan edebiyatın ve sanatın, siyasetle teması ne kadar önemli. Başka türlü insana nasıl nüfuz edilebilir, nasıl adaletin kılcal damarlara kadar nüfuz etmesi sağlanabilir.

 

Bu edebiyatla ilgilenenlerin her türlü küçük hesaptan uzak bir yerde durup sözünü özgürce söyleyebilmesiyle mümkün olacak bir temas.

 

Ben de yadırgadım, ben de çok şaşırdım. 

 

      

 

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş