DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Teslimiyetçilik açmazı

2010-01-25 00:32:00

Peygamberlerin hayatı bize hem ufuktur, hem de umuttur...

 

Hatırlayın ki, Hz. Nuh bin sene yaşadı, ama yaşamaktan asla umut kesmedi...
Kendisine emredilen gemiyi yaparken uğradığı baskı ve şiddete ek olarak kendisiyle dalga geçilmesi karşısında bir an bile tereddüde düşmedi...
Vazgeçmedi, olumsuz şartlara teslim olmadı.
Hz. Nuh, amansız hastalığı karşısında pes etmedi, bir an bile “Artık bıktım” demedi, yaşına ve hastalığına rağmen elinden geleni yaptı.
Âlişan Efendimiz, yanında tek kişi ile (Hz. Ebubekir) Medine meçhulüne hicret etmek zorunda kaldığı gün “Allah bizimledir” diyerek, Allah’a sığındı, asla “işim bitti” diye düşünmedi, yılmadı, yıkılmadı...
Bunlara benzer yüzlerce örnek varken, bize ne oluyor ki, ellisinde hayatla bağlarımızı koparıp “emeklilik” psikolojisinde kendimizi pasifize ediyoruz?
Aslında her yaşta ve her şartta, hayatın her ayrıntısını yaşayabilecek kabiliyette yaratılmıştır insan...
Unutmayalım ki, büyük başarılar “olmaz” gibi gözüken yeni başlangıçların ve deneylerin eseridir...
Edison, ampulü yakıncaya kadar, bir rivayete göre, yirmi bin deney yapmıştı. Onun yaptığı da bir anlamda Nasreddin Hoca’nın göle maya çalması gibiydi. Bıkmadan, usanmadan denedi...
Ampul, bu yeniden başlangıçlardan birinin sonucu olarak yanıverdi. Edison, binlerce deney yapmaktan vazgeçseydi, ampul yanar mıydı?
Hoca da “Ya tutarsa!” diyerek göle maya çalmamış mıydı?
Mimar Koca Sinan, muhteşem eseri Selimiye’yi seksen yaş kertesinde yapmamış mıydı?
Kuşkusuz işini çok seviyordu. Hayatı da çok seviyordu. Ve adım gibi biliyorum ki, Selimiye’yi inşa ederken yüreği müthiş eğleniyordu.
Bu yüzden hiç ihtiyarlamadı o, hep gencecik kalmayı başardı...
Diyeceğim şu ki, sadece yeni atılımlar, denemeler, taze başlangıçlar yapma gücünü yitirenler ihtiyarlar.
¥
Hele tarihimizde bir Köprülü Mehmed Paşa örneği var ki, tembelliklerimizi ve bıkkınlıklarımızı aşmak için bu bile tek başına yeterlidir.
Köprülü Mehmed Paşa sadrazam olduğunda yetmiş küsur yaşındaydı. Devlet isyanlarla, karışıklıklarla çalkalanıyor, henüz onbeşini süren Sultan IV. Mehmed ise çaresizlik içinde kıvranıyordu...
Dirayetli bir sadrazam bulma ümidiyle bazen günde iki sadrazam değiştiriyordu.
1657 yılıydı...
Padişah, aradığını hâlâ bulamamıştı. Devlet çarkı durmuş gibiydi. Karışıklıklar sarayın içine kadar girmiş, rüşvet dal budak salmıştı...
Köprülü Mehmed Paşa bu şartlar altında sadrazam oldu...
Ne yakındı, ne de yüksündü: Bütün gücüyle icraata başladı...
Fakat daha ilk günlerde, devleti kendi ikballeri istikametinde kullanmak isteyen bir güruhun itirazıyla karşılaştı:
“Yaptıkların töresizliktir, bu gidişte ısrar edersen devletin muvazenesi bozulur” dediler.
Bozulan kendi muvazeneleriydi ve Köprülü bunu çok iyi biliyordu. Ne var ki, seslerini Padişah’a kadar ulaştırdılar:
“Böyle zamanda devlete genç biri sadrazam lâzımdır, oysa Köprülü Paşa’mız yerinden kalkamayacak kadar ihtiyardır; yarın öbür gün emr-i hak (ölüm) beklediği için de işleri aceleye getirmekte, bu yüzden eline yüzüne bulaştırmaktadır” dediler.
Gencecik Padişah, günlerden bir gün Sadrazam Mehmed Paşa’yı huzuruna çağırdı: Şikâyetlerin ayyuka çıkmasından söz ederek, bazı icraatlarını zamana yaymasının daha doğru olacağını söyledi...
Buna Köprülü’nün verdiği cevap son derece sertti:
“Hükûmet idaresi başkalarının (yani padişahın) elinde olunca iş görmek mümkün değildir. Benim yaptığımı başkaları bozmak isterse, devlette fesat olur. Ruhsat verirseniz, sadrazamlıktan çekilmek isterum.”
Sadrazamlık mührünü öpüp başına koyduktan sonra Padişah’a uzattı:
“Buyurunuz Mühr-i Hümâyununuzu Hünkârım, artık benden daha elyak olana verursuz.”
Bereket versin Sultan IV. Mehmed, yaşlı sadrazamın istifasını kabul etmeme basiretini gösterdi. Bir daha işlerine karışmayacağına dair söz verdi...
Güvenini tekrar belirtti ve hattâ yetkilerini arttırdı.
Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, dört yıl daha yaşadı (1661’de öldü). Bu süre içinde kendisinden önce sadrazam olan nice gencin yapamadığı icraatlar yaptı...
Uçurumun kıyısından aldığı devleti derleyip toparladı...
Zafer yollarını tekrar açtı...
Venedik Donanmasını Çanakkale Boğazı’ndan kovup Limni Adası’nı geri aldı.
Bugün hiçbir tarihçi, “İhtiyar Köprülü’nün yerine filanca genç sadrazam olsaydı daha iyi olurdu” diyemiyor.
Unutmayın: Siz hayattan vazgeçmedikçe hayat sizden vaz geçmez!..
Yani, ya çaresizsiniz, ya da çare.. sizsiniz!

 

Vakit

Görüş Bildir Bizimle Paylaş