DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Suriye'de hangi tarafın sonu geldi

2012-11-06 09:58:10
Suriyede Hangi Tarafın Sonu Geldi -Müslümanlar İçin Utanç Sayfası

Bugünlerde Ortadoğu’da her evde, her mecliste, her açık ve kapalı oturumda Suriye olayı mutlaka konuşuluyor. Yakın zamana kadar Ortadoğu’da bir çok katliamlar, ihanetler ve saldırılar yaşanmıştı. Ancak kanaatime göre, hiç biri bugün şahit olduğumuz Suriye olayı kadar acı, utanç verici, aleni, insanlığın gözü önünde, insanlığın vicdanı yok sayılarak bir tiyatroya çevrilmedi. Yakın zamana kadar hiç bir soysuz rejim kendi halkını bu kadar aşağılayarak toplu kıyıma maruz bırakmadı. Ayrıca dünyada bazı ülkelerin açıktan bu kanlı rejimle işbirliği yaparak birlikte Suriye halkını öldürmesi de ender rastlanan bir durumdur. Bazı büyük ülkelerin siyasi duruşları son zamanlarda daha da belirginleşmeye başladı. Bu ülkeler Esed rejiminin gitmesiyle Suriye’de ve Ortadoğu’da oluşacak yeni siyasi dengelerin aleyhlerine olacağını düşünerek, açıktan Suriye rejimine karşı çıkıyor görünse de, rejimin gitmesini çok da istemiyor.

Suriye ile ilgili önceki yazılarımızda da yazdığımız gibi, Suriye rejimi başlangıçta Der’a’da halkın şikayetini dinleyeceğine, kan dökerek cevap vermeyi tercih etmişti. Halk bu olaydan sonra Suriye’nin bir çok şehrinde ayaklanarak adalet isteyince, birkaç şehirde ağır silahlarla katliam yaparak halkı korkutmayı denedi. Halk rejimin gitmesini talep edince, üçüncü safhaya geçerek ülkenin her yerinde ağır silahlar kullanarak halkı bastırmak için şehir ve kasabaları rastgele bombalamaya başladı. Özellike Haziran 2011’den itibaren şehirlerde ağır silahlarla başlanan askeri operasyonlar insanları kıyım, şehirleri yıkım operasyonlarına dönüştü. Müslüman Suriye halkı bu saldırılardan sonra, kendisini savunmaya başlayınca iç savaş başladı.

Bugün geldiğimiz dördüncü safha ise, Suriye rejimi kara birliklerinin yaptıklarının yanı sıra şehirleri havadan yerle bir ederek, muhalifleri ve halkı teslim olmaya zorlamaya veya rejimin önderliğinde bir anlaşmaya zorlamaya yönelik bir taktik izliyor. Suriye rejiminin özellikle son birkaç aydır rastgele havadan bombardıman yapmasının nedeni, karada şehirleri kontrol edecek yeterli askeri birliğinin olmamasından kaynaklanıyor. Çünkü savaş bütün ülkeye yayılmış durumda. Artık rejimin ve ona yardım eden ülkelerin askerlerinin karşısında ayaklanmış ve silahlanmış bir halk var.

. Bu arada Suriye rejimi ile birlikte çalışan İran ve Rusya, halk silahlı eyleme daha geçmeden Suriye’ye silah ve teçhizat yığınağına başladılar. Diğer taraftan her iki ülke askeri uzmanlar gönderdi.

Daha 2011’de ayaklanmalar yeni yeni ülkeye yayılmaya başladığı sırada Lübnan’dan Hizbullah’ın ayaklanmayı bastırmak için bizzat Şebbiha ile sahada çarpıştığını öğrenmiştik. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah Suriye’ye milis güç gönderdiklerini en başta kesin bir dille yalanlasa da, sonra en başından beri Suriye rejimine yardım ettikleri verdikleri zayiatlarla ortaya çıktı. Sonra İran’ın bazı seçkin birlikleri ile keskin nişancıları Suriye ordusunun operasyonlarına katıldı. Ayrıca şimdiki Irak yönetiminin de Esed rejimi ile zaman zaman işbirliğine girdiğini, Irak’tan çok sayıda milis güçlerin Suriye rejiminin saflarına gönderdiğini cümle alem görmüş oldu. Son zamanlarda Maliki hükümeti Arap kamuoyunu daha fazla kızdırmamak için taktik icabı Suriye rejimine karşı mesafeli durduğunu görsek de, Irak’taki Maliki hükümetinin Suriye rejimine olan yardımı durmuş değil.

Suriye’de iç savaş başladığında ise, İran’ın bütün askeri imkanlarını seferber ederek Suriye’ye yığdı. İran,maddi anlamda da Suriye rejiminin ayakta kalmasını sağlamak için büyük yardımlar yaptığını inkar etmiyor. Bu arada İran’ın Suriye’yi kaybedeceğim endişesiyle Türkiye’yi ve bazı ülkeleri Genelkurmay Başkanları ve bazı generalleri vasıtasıyla aleni bir şekilde tehdit etmesi, Türkiye’deki yazarlara yönelik çıkışları, İran’ın Suriye’deki kanlı rejimin düşebileceği endişesi taşıdığını gösteriyor.. Özellikle İranlı yetkililerin tehditlerinin ayyuka çıktığı zamanlarda, Suriye’ye yoğun askeri ve maddi yardımlar yapıldı. Bu arada İranlı yöneticiler Müslüman kamuoyu önünde suçlu görüntüsü vermemek için Suriye halkını korumak adı altında muhalif güçlere karşı asker gönderdiklerini itiraf ettiler.

Suriye rejimi bugün aleni olarak verastgele havadan ve karadan şehirleri bombalarken ve zavallı Müslüman halkı katliama maruz bırakırken İranlı yetkililerin biz de bu katliamlara yardım ediyoruz demelerini beklemiyorduk zaten. Ancak, beni hayrete düşüren durum, bu katliamların ortağının İranlı yetkililer olduğunu cümle alem biliyorken, dünyanın ve bütün Müslümanların bunu bildiğini bile bile, hiç kimseyi dinlemeden ve gelecekteki siyasi faturayı hesap etmeden ( veya hesap etmek istemeden ) politikalarından vazgeçmemeleridir.

Yakın zamanda gittiğim birçok Müslüman ülkede halkın her kesimiyle yaptığım görüşmelerde Müslümanların İran rejiminin Suriye ile ilgili tutumu nedeniyle derin bir hayal kırıklığı yaşadığını gördüm.

Kanaatime göre İran’ın Suriye rejimini ayakta tutmak için verdiği mücadele, önümüzdeki on yıllarda bile unutulmayacaktır. İran yönetiminin Suriye rejimini ayakta tutmak için verdiği fiili destek, ABD ve Batılı ülkelerin İsrail’e verdiği destekten çok da aşağı değildir. Ayrıca İran’ın Suriye rejimi ile birlikte sahada hareket etmesi, Yahudilerin Filistin’de yaptıkları kıyıma benzer olarak görüldüğünü düşünüyorum. Çünkü sözünü ettiğimiz ülke Suriye. Arap ve Müslüman dünyasının en önemli merkezlerinden birinde dilimizin anlatmakta aciz kaldığı bir insanlık dramı yaşatılıyor. Bunun yanı sıra ortak geçmişimiz ve hafızamız olan ortak değerlerimizin yani Müslümanların tarihi mekanlarının da yerle bir olduğunu unutmamak lazım.

Bugün Suriye’de olanlara gelince
Suriye rejimi bütün Müslümanların gözü önünde başta İran’ın ve Rusya’nın bütün imkanlarını seferber etmesiyle Suriye’deki Müslüman halkı öldürmeye devam ediyor. Son zamanlarda Çin ve Sırbistan da bir miktar keskin nişancı ile uzman asker gönderdiği haberleri geliyor. Ayrıca bir miktar İsrail askerleri de sahada oldukları biliniyor.

Suriye rejimi bütün imkanlarına rağmen bugün Suriye topraklarının %60’ından fazlasını kaybetmiş durumda. Hava üstünlüğü ve dış askeri yardımlar olmasa, daha fazla dayanamayacağı bilinen bir gerçek.

Batı, ABD ve İsrail de Suriye rejimi düşsün istemiyor. İran, Rusya ve Batılılar Suriye rejimi düşerse yerine gelecek rejimin, Mısır gibi halkın seçeceği bir rejimin geleceğinden dolayı kaygılılar. Bu durumda Ortadoğu’da Batılıların ve İsrail’in gelecekte konumlarını tehlikeye atacağını söylüyorlar. Suriye rejimini başarısızlığını örtmek için çoluk çocuk demeden katliamlarına devam eder, muhalifler de uçakları düşürmeye başlarlarsa, Batılılar ve Rusya Suriye’nin yönetiminin ileriye dönük İslami kesimin eline geçmemesi için Beşşar Esed’i iki üç ay içinde ülkeden def ederek geçici bir hükümet kurmak için daha ciddi teşebbüslerde bulunabilir ( ki, şu anda bu sürecin içindeyiz diye düşünüyorum). Bu durumda Rusya, İran ve ABD garantör ülke olarak karşımıza çıkabilir. Bunu muhalifler kabul eder mi? Kabul etmek zorunda bırakılacaklarını düşünüyorum. Sahada çarpışan muhaliflerin çoğu anlaşmaya yanaşmasa bile, ABD bir muhalif grupla anlaşarak, diğerlerini buna zorlayabilir

Bizim gördüğümüz kadarıyla ABD İslam Dünyasının bir araya gelip birlikte hareket etmelerini engellemek için iki binlerin başından beri İran’ı destekleyerek, İslam Dünyasında oluşabilecek bir ortak aklı engellemeye çalışıyor. İran rejiminin politikaları ile örtüşen ABD siyaseti Arap Ayaklanmaları ile sekteye uğramış görünse de kararlılığından zerre kadar uzaklaşmış değil. Bu örtüşen siyaset Tacikistan’dan Arnavutluk’a, Irak’tan Tunus’a, Suriye’den Yemen’e kadar birlikte yürüyordu.

Neden Fırınlar Bombalanıyor?
Özellikle son zamanlarda Şam’ın önemli köy ve merkezleri Suriye rejimi tarafından bombalanmaya başlanması ise, rejimin kara birliklerinin başkentte bile kontrolü sağlayacak yeterli bir güce sahip olmadığını bize gösteriyor. Ayrıca Suriye rejimi özellikle Rusya’nın Yeltsin ve Putin zamanında Çeçenistan’ın başkenti Grozni’yi havadan mahalle mahalle halı bombardımanı gibi bir bombardımana benzer bir süreç başlatmış durumda. Burada da görüyoruz ki, rejim tamamen umudunu hava bombardımanına bağlamış durumda. Suriye rejiminin ve yandaşlarının insan öldürmedeki cesaret ve maharetleri ortada. Birkaç aydır fırınların önlerinde ekmek kuyruğuna giren zavallı halkı görmezlikten gelerek, fırınları bombalayacak kadar ileri gitmesi, bize bunların cinayette nerelere varacaklarını gösterir önemli bir yıldırma siyasetidir.

Unutmamak gerekir ki, Sovyetler Birliği Afganistan’a girdiği sırada halka rağmen kendisini destekleyen halkın değerleriyle taban tabana zıt bir rejimin davetiyle bu ülkeye girdi. Sayısız askerini ve silahını harcadığı halde Afganistan’dan çekilmekle kalmadı, Afganistan’a götürmek istediği sistemini de kaybetti. Geriye Atom Bombasına ve uzun menzilli silahlara sahip, halkı neredeyse Angola halkı kadar fakir bir enkaz bıraktı. Sonra Afganistan’a ABD girdi. Kendisi yalnız başına bu işin içinden çıkamayacağını anlayınca, Nato ülkelerinin askerlerini de yardıma çağırdı. Nato ülkesi askerlerinin yanı sıra hemen bütün Hıristiyan ülkelerinden paralı asker temin etti. Gürcistan’dan bile iki binin üzerinde askerin Afganistan’a gönderildiğini, Gürcistan seyahatlerimde öğrenmiştim. Afganistan’daki koalisyon güçleri hala da işin içinden çıkmış değil. Şu anda Afganistan’da bulunanlar Haçlı askerlerini andırıyor.

Suriye Afganistan’dan çok daha merkezi bir yerde. Dün Sovyetlerin başına gelenler, bugün İran’ın başına gelecektir. Daha şimdiden Suriye’ye yaptığı mali ve askeri yardımlar nedeniyle bir savaş ekonomisine girmiş durumda. Umarız daha çok geç kalmadan, Suriye rejimini desteklemekten vazgeçerler. Çünkü Suriye rejiminin yanında olanlar er ya da geç kaybedeceklerdir. Suriye rejimine destek olanlar İslam Dünyasında önceden az çok var olan itibarlarını bugün kaybettiler. Yarın nelerini kaybedeceklerini kimse tahmin bile edemez
Görüş Bildir Bizimle Paylaş