DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Finans krizinin derinleşme ihtimali üzerine

2012-12-01 12:25:37
2008’de tam anlamıyla ortaya çıkan ve birkaç banka ve şirketten öte devletlerin bile batmasına sebep olan finans krizi hala etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Dünya ekonomisi sağlığına kavuşamadı, doğru ve disiplinli bir büyümeye ulaşılamıyor ve krizin etkileri azalıyor denirken yeniden ve daha da sert bir durgunluğa doğru gidiş devam ediyor. Dünyanın yeniden durgunluğa girdiği bu yeni dönemin başat aktörü Avrupa Borç Krizi çeşitli çözüm düşünceleri ve operasyonlarına rağmen kurtarılamayacak durumda ve yavaş yavaş yaklaşan bu batış kendisiyle beraber dünyanın her yerinde ses getirecek ve her yeri sarsacak bir potansiyeli içinde barındırıyor.

Avrupa bu borç yükü ile çıkmaz bir sokağa girdi ve batak o kadar derinki Avrupa’nın tek başına İspanya’yı bile kurtaracak mali gücü yok. Buz dağının görünmeyen yüzü Fransa ise batacaklar listesine adını yazdırdığında –ki sesli konuşulmasa bile Fransa’nın durumu da hiç iyi değil- Avrupa’daki kriz boyut değiştirecek. Avrupa Merkez Bankası’nın piyasayı canlandırmak için tahvil alımı yapacağı açıklaması herkeste Avrupa’daki mali krizin sonlanacağı gibi bir hayal oluşturdu. Peki, bu çıkış için Avrupa Merkez Bankası ne kadar tahvil almalı, ne kadar riske girmeli ve nerede durmalı? Tahvil sahipleri Merkez Bankasının açıkladığı bu alımlar başladığında fırsat bu fırsat diyerek ellerinden tüm tahvilleri çıkarmak isteyecektir, ancak trilyon euro’lara ulaşacak bu tahviller Avrupa Merkez Bankası kasalarına girince ne olacak? Çünkü Avrupa Merkez Bankası euro alanı içinde bulunan 17 ülkenin para politikasını yönetmekle yükümlü olan dünyanın en önemli merkez bankalarından biri ve Banka'nın temel görevi, euronun alım gücünü korumak ve euro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. Krizi önlemek ve batağa saplanan ülkeleri kurtarmak için Avrupa merkez Bankası’nın yapacağı tahvil alımlarıyla batağı kurutmak yerine kendini batağa sapladığında ortaya çıkan zarar Banka’ya üye 17 ülkeye yüklenmiş olacak. Ancak bu 17 ülkeden bir kısmı zaten batmış olacağından bu borç özellikle Almanya, Hollanda ve Finlandiya gibi zengin ülkelerin üzerine yüklenmiş olacak ve zengin ülkeler bu borçtan nasiplenerek kendi ekonomilerine ağır yükler bindirecek ve vatandaşlarıyla bu konuda ciddi sorunlar yaşayacaklar. Bütün bu kurtarma operasyonları bir yerde sonlanıp toz duman ortadan kalktığında başta zayıf ekonomiler olmak üzere güçlü ekonomilerde de ciddi sıkıntılar baş gösterecek, zincirleme iflaslar yaşanacak. Ülkeler borçlarını ödeyemeyeceklerini ifade ettikçe, mali sistem çökecek ve bankalarla beraber birçok şirket iflas edecektir.

Finans krizinin devamlı hale gelmesi ve en basit iniş çıkışlarda bile derinlik alması sadece Avrupa’nın iç sorunuyla açıklanamaz. Bu konuyla ilgili kuraklıktan petrol fiyatlarının artışına, Ortadoğu’da gelişen olaylardan gıda tekellerinin çeşitli spekülasyonlar vasıtasıyla gıdayı stratejik bir araca dönüştürme heveslerine kadar birçok karmaşık olay krizin büyümesine sebep olmaktadır.

Yakın zamanda ifade edilmeye başlanan ve BM önderliğinde yapılması planlanan büyük servet sahiplerinden ek vergiler alınması da kâğıt üzerinde bir düzen ve ekonomiyi korumayı getirecektir. Çünkü devasa kazançlara sahip bu insanların servetleri aslında bilgisayar ağları üzerinde gidip gelen verilerde mevcuttur ve bu büyük miktarlar nakit ve altından ziyade gelip geçici, değeri sürekli değişen varlıklar ve finansal hareketlerden müteşekkildir. Bu türden vergi tartışmaları sermaye elitleri açısından hiç hoş karşılanmamaktadır ve bu vergilere tepkilerini açıklarken bile aba altından sopa göstererek mevcut ekonomik krize ek sıkıntıların baş gösterebileceğini ifade etmektedirler.

Finans krizinin toparlanacağı beklenirken yeni bir durgunluğa doğru yol almasında kuraklık da çok ciddi etkendir. Kuraklığın arttığı yakın dönemlerde gıda fiyatları rekor derecede yükselerek piyasaları allak bullak etti. Kuraklığı bahane edip gıda fiyatları üzerinde spekülasyonlar üreterek değerlerinin gereğinden fazla artmasını sağlayan finans elitleri de, her ne kadar zenginlikleri dolayısıyla bu sıkıntıdan etkilenmeyecek olsalar da, büyük kitlelerin yoksunluğundan zarar göreceklerdir.

Suriye kriziyle ortaya çıkan olaylar, Suriye’nin Esad sonrası döneminden nemalanma konusunda istediklerini ulaşamayan Avrupa Birliği’nin, Esad sonrası petrol boru hatları konusunda da sorun yaşayacağı ve bu konuda Rusya’ya bağımlılığının giderek artacağı ortaya çıkan bir gerçek. Geçtiğimiz yıllarda Ukrayna üzerinden geçen boru hatlarında Rusya’nın tavrı AB için yeterince tehditkâr ve zordu. Bununla beraber 1 Temmuz 2012 tarihi itibarıyla İran’dan petrol ve doğalgaz alımlarını durduracaklarını ifade etmeleri, İran’ın daha öncesinden sevkiyatı kesmesi ve anlaşmaları feshetmesiyle AB’nin enerji konusundaki sıkıntılarını daha da artırdı. Bunun yanı sıra, Suriye olaylarından dolayı istikrarsızlığı artan bölgeyle Avrupa Birliği’nin ticari ilişkilerini de etkilediği aşikâr. Bu kısıtlı etki bile finansal krize büyük sorunlar üretiyor.

Suriye’de yaşanan olayların başka bölgelere sıçraması ve karmaşanın sıcak çatışmaya dönmesi de AB için ciddi riskler taşıyor. Ancak burada çok daha sorunlu bir durum var ki o da İran’a saldırı. İran kendisine gelecek saldırılara karşı hazırlıklı olduğunu daima ifade ediyor ve Hürmüz boğazını kapatma tehdidiyle elindeki kozları ortaya koyuyor. Hürmüz boğazının istikrarsızlık ve sıcak çatışmayla birkaç gün için kapanması bile dünya ekonomisinde telafisi zor zararlara yol açacaktır. İran’a İsrail ya da başka bir yerden atılacak ilk füze ile dünya mali sistemindeki sorun çığ gibi büyüyecek ve yukarıda ifade edilen zincirlemeler iflaslara kaynaklık etmiş olacaktır. Oysaki AB’nin bu türden bir mali krizi kaldırma olasılığı hiç yok. Durgunluğa doğru ilerleyen dünya ekonomisinin ipini çekmek İran’a tek bir füze atmak kadar kolay aslında. Çünkü ABD Merkez bankası bile ekonomiyi canlandırma sloganlarıyla ABD hazinesini sadece geçici bir süre sorundan uzaklaştırabildi. Merkez Bankası ve politikacılar ABD’nin ekonomik çökmüşlüğünü şimdiye kadar gizlemeyi, sorunların üzerini örtmeyi ve durumu bugüne kadar idare etmeyi başardılar. Sanal bir cennet oluşturdukları finans sistemiyle dünya ekonomisini ve borsaları ayakta tutmaya çalıştılar, ama bu yapılanların da sonu geldi. Bir tek füzenin bile atılmasıyla başlayacak kaos Avrupa gibi ABD’yi de ciddi anlamda tehdit ediyor. Çünkü ABD’nin mali durumu ve ekonomisi Avrupa’nın bu olası çöküşünü kaldırabilecek durumda değil. İlk füzeyle başlayacak olan mali istikrarsızlık, ABD’nin durgunluğunu bitirerek, aşağıya doğru hızla inen trendin sonu çok sert bir dibe vuruş ve bu vuruşun çıkardığı kulakları tırmalayıcı gürültü olacaktır. ABD’de yaşanacak enflasyon ve bütçe açığını dengeleyen yabancı girdi düşünce ekonomik olduğu kadar askeri ve siyasi istikrasızlıkta bu ülkenin yakasını bırakmayacaktır.

O halde dünyayı bekleyen Avrupa ekonomilerinin batışı ve İran’a yapılacak olası bir saldırı gibi iki büyük kriz kapıda. Her ne kadar dillendirilmese de Fransa’da diğer batmış ülkeler gibi uçuruma doğru hızla ilerliyor. Avrupa mali sisteminin istikrarsızlığı da buna eklenince Fransa’yla beraber başlayacak sorunların tanımlanması bile imkânsız hale geliyor.

İran konusunda da ABD’nin İsrail’e askeri destek vermeyeceğin ifade etmesine rağmen İran’a saldırı hala sıcaklığını koruyor. Anca bu saldırının İran’dan çok dünya ekonomisine getireceği yük ve zorluk İsrail’i durdurmaya yetmiyor. Bununla beraber kendini askeri olarak yetkin ve kısa bir sürede İran’ı fethedebilecek güçte hisseden İsrail, askeri gücünü ispatlamak ve İran’a saldırının ne kadar zahmetsiz ve kolay olacağını göstermek için Gazze’de prova yaptı. Gazze’yi acımasızca bombalayarak Filistin halkını sindirmeyi, hava harekâtıyla Gazze’yi yerle bir ederek moral bozup Filistin halkını sindirmeyi ve böylece kara harekâtı yaparak kara birlikleriyle Gazze’de şov yapmayı tasarlıyordu. Ancak durum istenilen gibi olmadığı için İran’a saldırı yine kenarda kaldı. Bu arada Gazze saldırısını sanki önceden biliyormuş gibi tüm piyasalar bu saldırıdan etkilenmedi, yoğun çalkantılar, yoğun bunalımlar yaşamadı. Böylece askeri gövde gösterisi finans bölgelerinde de destek görmüş, piyasaların istikrarsızlığa sürüklenebilme olasılığına karşı tedbirler alınmıştı. Ancak bu, bir provanın desteklenmesi olduğu için gerçekçi bir izlenim bırakmamıştır. Bu saldırının çok daha azı İran’a başladığı anda finans sisteminin alacağı yaraları önceden verilen düzen de toparlayamayacaktır. Gazze saldırılarının İsrail’in kendi savunma hakkı diye tanımlanması piyasada sahte de olsa olumlu bir hava estirmiştir, ancak İran’a saldırı olduğu andaki finansal yok oluş ne türden ifadeler kullanılırsa kullanılsın durdurulamaz. Hürmüz boğazının kapatılması bile gündeme gelmeden petrol fiyatlarındaki fırlama tüm piyasaların dibe vurmalarına sebep olacak, bu artışa paralel olarak özellikle gıda piyasalarında yüksek fiyatlar hayatı derinden etkileyecektir. İran’a saldırı türünden akıl dışı davranışlar sadece Avrupa’yı ve ABD’yi çöküntüye uğratmayacak, gelişen ekonomileri(Çin başta olmak üzere, örneğin geleceğe dair önemli sinyaller veren Singapur ekonomisi) durdururken Japon ekonomisinin durgunluğunu da devam ettirecektir.

Ortadoğu’daki yüksek tansiyon ve ABD Merkez Bankası’nın ekonomiyi hızlandırmak için üçüncü kez parasal genişleme hamlesi yapacağına ilişkin beklentiler petrol fiyatlarını yukarı çekiyor ve İran’a saldırı ihtimalinin her konuşulduğu dönemde piyasalarının tansiyonu yükseliyor ve kalp krizi sinyali veriyor. Bununla beraber Rusya, İran’a saldırının faturasını tüm dünyanın çekeceğini, dünyanın ekonomik ve güvenlik açılarından derin bir şok yaşayacağını ve bölgede istikrarsızlığa neden olacağını ifade etmektedir. Avrasya jeopolitiğinde önemli kazanımlar elde eden Rusya, bölgedeki Amerikan müdahalesine karşı ABD karşıtı her ülkeyle ittifak kuruyor, kendisini yeniden süper güç haline getirmenin yollarını arıyor, bu arada enerji kozunu ABD müttefiki ülkelerle yakınlaşmak ve yeni işbirlikleri oluşturmak için kullanıyor.

Bütün bu gelişmeler finansal krizin derinliğinin tüm dünyadaki çeşitli etkilerinden ortaya çıkıyor. Avrupa krizi engelleyemeye güç yetiremezken farklı senaryoların küresel ekonomilerin daha sert yere çakılmalarına sebep olabilecek nitelikte. Suriye’de yaşananların yakın zamanda sonlanacağı ihtimali daha da güçlenip bu ihtimalin piyasaları rahatlattığı bir dönemde İran’a saldırı konusunun akla yatkın olmadığı yine küresel güçler tarafından biliniyor ve saldırı konusu gündemde kalsa bile herhangi bir atak yapma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Krizden kurtulmak için düşünülen birçok çözümün hiçbirisinde ise İran’a saldırı yer almıyor. Finans krizinin derinleşmesi ve tehlikeli hal alması ironik bir şekilde İran’a ve hatta diğer Ortadoğu ülkelerine yarıyor.
Görüş Bildir Bizimle Paylaş