Diktatör kaçtı ya diktatörler?
Dünya çok hızlı bir değişim sürecini yaşıyor. Bazen bu değişimler belli güç odaklarının kışkırtması ve hazırladıkları planların uygulanmaya konması sonucu gerçekleşirken, bazen ise hiç hesapta olmayan olaylar meydana gelmekte ve beklenmedik sonuçlarla karşılaşılmaktadır.
İşin doğrusu şu; Halka rağmen hiçbir gücün ayakta kalamayacağını ve zalim diktatörlerin ise yaptıklarının yanlarında kar kalmayacağı gerçeği bir kere daha görülmüştür.
Sadece zalim diktatörler mi?
Hayır…
Halkı baskı alan tüm resimler ve sistemler için de aynı sonuçlar geçerlidir.
Dünya var olduğu günden bu güne milletler mücadelesi ve bu milletlerinde içinde iktidar kavgaları günümüze kadar süre gelmiştir.
Demek istediğim şu; Bunlar ne ilk nede son olacaktır ancak, insanlık geçirdiği evrimler sonucu gelinen noktada kula kulluk yerine inanç ve insani değerler acısından daha özgür olmak istiyor.
Ayrıca ; mensubu oldukları devletin var olan imkanlarının sadece bir kişi veya o kişinin şahsında bir ailenin veya bir sistemin gücü olan kadroların yerine tüm halk katmanlarının paydan eşit şekilde istifade edilmesi konusunda bir hak arayışının her geçen gün güçlendiğine ve yaygınlaştığına şahit oluyoruz.
Yakın tarih içinde halkına zulmeden, kendileri sefa sürerken halkını açlığa mahkum eden, giyim tarzına müdahale eden , inanç düşüncesine ve fikir hürriyetlerine baskı yapan zalim diktatörlerin devrildiğini ve onların oluşturduğu sistem ve rejimlerin yıkıldığını veya yıkılmaya yüz tutuğunu görmekteyiz.
* * *
Bunun en yakın örneğini Tunus’ta gördük ve yaşıyoruz. Tunus’taki halk isyanı 23 yıllık diktatörü ülkeden kaçmaya mecbur etmekle kalmadı, onun bıraktığı rejimini de salladıkça sallıyor. Birileri vaziyeti kurtarma adına yeni hükümet oyunlarına başvursa da Tunus halkı zalim diktatör gibi rejimi ve yalaka kadrolarının tümü gidinceye kadar bu isyanı sürdürmekte kararlı görülüyor.
Tunus'ta gerilim sürerken, uluslararası uzmanlar bu isyan ve uyanış ateşinin diğer Arap ülkelerine de sıçrayıp sıçramayacağını tartışıyor.
Kısacası ; dikkatler babadan oğula geçen saltanatın hüküm sürdüğü diğer Arap ülkelerine çevrildi.
Arkasında halk desteği olmayan emperyalist güçlerin kuklası diktatörler ve onların çocukları Tunus isyanından korktukları ve akıbetlerinin zalim diktatör Ali Bin Ali gibi olacağından endişe etmektedirler.
Belki bugünden yarına tüm bu diktatörler devrilmeyecek ve rejimleri daha bir süre devam edecek olabilir.
Ancak şu bir gerçek; Tunus’ta yaşananlar hem Ürdün’de, hem Mısır’da, hem de Cezayir’ve de hem Libya’deki iktidar sahiplerini ciddi anlamda endişelendirdiği gibi benzer sosyal sıkıntıların kendi ülkelerinde de her an başlayabileceği açısından da bir uyarı mesajı oldu.
Kısacası, böyle geldi ancak böyle gitmeyeceği anlaşılmış oldu…
* * *