DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Kiracı bir toplum ve TOKİ sorunu

2008-12-06 14:40:00

Günümüzde barınma ve konut edindirme sorunu, özellikle gelişmekte olan ülkelerin çözmekte zorlandıkları en önemli sorunların başında gelir.

 

1986 Avrupa Konseyi Evrensel Tüketici Hakları Bildirgesi'nin birinci ilkesi olan 'Temel İhtiyaçların Karşılanması Hakkı'na göre barınma, ısınma, aydınlanma, içecek su bulma, ulaşım, haberleşme, tüketicinin en temel haklarıdır.

 

2000-2010 Türkiye konut ihtiyacının tespiti amacıyla Konut Müsteşarlığı Akp Daire Başkanlığı'nca hazırlanan 'Türkiye Konut Sahipliği Çalışması Raporu' 'Konut sorunu, Türkiye'nin en önemli problemlerinden birisidir. Bu sorun için geliştirilen çözümlerin de ülkenin sosyo-ekonomik yapısı ile uyumlu olması gerekir' diyor. Bizde bir madde daha ekleyelim. Sadece sosyo ekonomik değil, kültürel yapısı ile de uyumlu olmalıdır?

 

Şimdilerde dünyayı kasıp kavuran krizin müsebbibi olarak gösterilen MORTGAGE adlı konut seferberliği, 1929'larda ABD'de başlar. Amaç, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1920'lerde çıkan ekonomik krizi aşmak ve ekonomiyi canlandırmaktır. ABD'dekinin bir benzeri de İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya başta olmak üzere, diğer Batı Avrupa ülkelerinde başlatılır.

 

Ülkemizde düzenli konut üretimi, Cumhuriyet öncesinde Emniyet Sandıkları (Eytam Sandıkları) eliyle ipoteğe dayalı kredi verme şeklinde başlar. 1926 yılında konut üretimi için 844 sayılı Kanunla Eytam ve Emlak Bankası A.Ş. kurulur.

 

1930 yılında çıkarılan 1580 sayılı Belediyeler Kanunu konut üretimini belediyelerin ihtiyarı görevi olarak saysa da 1950 tarihli 5656 sayılı Kanunla konut yapımını belediyelerin zorunlu görevleri arasın(d)a girer.

Bir türlü konut sorunu çözülemeyen halk kendi çözümünü üretir ve gece kondulaşma hat safhalara ulaşır. Seçim öncelerinde çıkarılan popülist aflar ve göz yummalar orman arazilerinin bile işgal edilmesine neden olur. 1966 yılında çıkarılan 775 sayılı Gecekondu Yasası ile gecekondulaşmanın önlenmesi hedeflense de muvaffak olunamaz.

 

1981 yılında 2487 sayılı Toplu Konut Kanunu çıkartılır ancak hayata geçirilemez. 1984'de 2985 sayılı kanunla Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı kurulur.

 

Türkiye çok uzun yıllar kooperatifleşmeyi dener. Ancak birçok suiistimal ve uzun süren süreçler yüzünden kooperatiflerde soruna çözüm ol(a)maz.

 

Konut üretimi, barınmaya yönelik önemli bir insani ihtiyacın karşılanmasının yanı sıra ekonomiyi canlandırmak ve işsizliği önlemede de etkendir.

 

Ak Parti hükümeti Acil Eylem Planında, konut ve kentleşme meselesine önemli bir bölüm ayırır. Bu çerçeve de TOKİ önemli adımlar atar. Lakin Toki'nin bazı uygulamaları da ciddi eleştiriler alır.

 

Bu eleştirilere geçmeden önce Türkiye'nin konut fotoğrafına bir bakalım. 'Türkiye Konut Sahipliği Çalışması Raporu'na göre; Türkiye geneline bakıldığında ev sahipliği oranı yüzde 59.82, ev sahibi olmayanların (kiracı) oranı ise yüzde 40.18'dir.

 

Ebeveyn yanında ikamet ettiği için şimdilik kiralık eve ihtiyaç hissetmeyenler ile lojmanlarda oturanları da eklediğimizde evi olmayan hane oranı yüzde 45'leri bulmakta. Bu da ortalama her iki aileden birinin ev sahibi olmadığını gösteriyor.

 

Kiracılar kronik, çöküntü alanı, gizli, özel ve gönüllü olarak sınıflandırılıyor. Kiracıların en alt grubu kronik, en üst grubu ise gönüllü kiracılar grubudur. Gönüllü olanların bir konut edinme imkânı olduğu halde, konut edinmeye rağbet etmeyenlerdir. Kronik kiracılar ise gelir sevilerinin oldukça düşük olması ve mevcut gelirleri ile hiçbir zaman konut edinme imkânı ol(a)mayanlardır.

 

Malumunuz olduğu üzere Toki, kronik kiracılar (yoksul kesim) için 18 ilde 15 bin 266 konutluk bir proje başlattı. Bu konutların taksitleri aylık 100 YTL olacağı, evi teslim alıncaya kadar hiçbir bedel ödemeyeceği ve hiç ödeme gücü olmayanların taksitlerinin de Fakfukfon'ca ödeneceği açıklandı.

 

Bazı kesimler, bunun yerel seçimler için seçim yatırımı olduğunu iddia ettiler. Böyle olsa bile konut sahibi olmayan dar gelirlilerin konut sahibi edilmesi, sosyal devletin asli görevidir. Ki bu devlet bu güne kadar seçim için bile olsa bu görevini yerine getirmedi. Tuzu kuru laikçi çevreler, T.C. devletinin ana ilkelerinden biri olan 'sosyal devlet' ilkesinin görmek işlerine gelmedi. Ak Parti iktidarı kuşkusuz bu konuda diğerlerine göre daha başarılı.

 

Sorun burada bitiyor mu? Hayır. Toki'nin eleştirilmesi gereken asıl sorunu, bugüne kadar dar gelirli çevreleri düşünmemiş, lüks konut sektöründe özel şirket gibi çalışmış olmasıdır. Toki bu konutların bedellerinin 30 bin YTL dolayında olacağını belirtiyor. Bu rakam oldukça pahalı bir rakamdır. TOKİ, birçok vergiden ve mimari uygulamadan muaf bir kurumdur. Bu nedenle maliyetlerinin çok düşük olması gerekirdi.

 

TOKİ'nin yapacağı bu konutlar, 35-40 metre kare dolayında olacak. Yani kümesin biraz büyüğü. Bazılarının salonu büyüklüğünde yahut ta batı kültürünün kopyaları. Bu konutlarının 2-3 ay gibi bir sürede teslim edilecek olması yaptığı diğer sosyal konutlarda olduğu üzere inşaat kalitesinin son derece düşük olacağını izlenimi uyandırıyor.

 

İnşaat kalitesi elbette önemli ama en kalite kadar önemli olan evlerin büyüklüğüdür. Bu evler çocukların evermiş yaşlı bir karı-koca için yeterli olabilir, lakin iki-üç çocuklu bir aile için bu öneriyi getirmek çok tuhaf ve yakışıksızdır.

 

Bizim inancımız ve kültürümüz batı kültürüne benzemez mahremiyeti gerektirir. 35-40 metre kare ev demek mahremiyetin yok edilmesi, dejenerasyonun ve tahribatın hat safhaya çıkması demektir.

 

Geçenlerde halen Güneydoğu'da görev yapan bir Proferör dostumuzla sohbet ederken konu Güneydoğu sorunlarına geldi. Dostumuz, geçtiğimiz yıllarda önemli bir doğu ilimizde, genç kızların artarda intihar etmesinin en önemli nedenleri arasında küçücük evlerde onlarca kişinin üst üst yaşamasından dolayı artan ensest ilişki deyince şok oldum. Bunun üzerine bu uzman dostumuza TOKİ'nin yeni evlerinin de buna neden olup olmayacağını sordum. 'Evet artırıcı bir neden olabilir. Ancak bu durum sadece doğu illerde değil batı illerimizde de çokça görülmekte lakin çoğu kez ana neden kamuoyu ile paylaşılmamakta' dedi.

 

Hepimize yetecek kadar konut var. Lakin, aç gözlü ve tamahkârlarca tek taraflı olarak stoklamış. Bu yüzden kiracı bir milletiz. Eve ihtiyacımız en az ekmek kadar. Komşumuz, aç kalınca bir tas çorba verebiliyor. Lakin ev değil. Devlet laikliğe takılıp kaldığı kadar sosyal devlete takılsaydı çözerdi bu sorunu elbette. Ama ilgi alanına pek girmedi fakirlik. Hatta fakirlik kolay yönetme ve kontrol etme aracı olarak görüldü.

 

Erdoğan'lara çağrımız odur ki: 35-40 metrelik evleri; evsiz, çocuksuz yaşlılara verecekseniz mesele yok. Ama çocuklu aileler için bu model çok tehlikeli bir modeldir. Lütfen gözden geçirin. Yine çağrımız odur ki: TOKİ başarılı gibi gözüken bir sarhoşluk içinde. Birçok adımı zincirleme kaza gibi. Ürettiği konutların çoğu torpille dağıtıldı, birden çok evi olana verildi ve birçoğu varlıklı kimselerin elinde kiralık yahut satılık. Delil mi istiyorsunuz. Dört katlı apartmanı olan eski ev sahibimi size delil sunabilirim.

 

Vakit erkenken lütfen hatadan dönün!

 

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş