DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Buda maliye travması?

2008-07-02 17:18:00

Türkiye'de, hazine kaynaklarının verimli kullanımı ile yolsuzluk olaylarının farklı siyasal görüş mensuplarının iktidarları döneminde, nasıl bir süreç izlediği konusunda bir çalışma var mı bilmiyorum. Ancak ağırlıklı görüş şudur ki: 'İslamcı' diye tarif edilen kesimlerin iktidar dönemlerinin, diğer görüşteki siyasal iktidar dönemlerine göre [özellikle ekonomik açıdan] daha verimli olduğu söylenir. Buna en önemli örnek olarak Refahyol döneminde oluşturulan 'havuz sistemi' gösterilir.

 

Havuz sistemi sayesinde devlet, ciddi tasarruflar sağlamıştır. Mesut Yılmaz bu durumla ilgili şu itirafta bulunur: 'Havuz sistemini kaldırmakla büyük hata ettik.'  

 

Kuşkusuz her siyasi hareketin içinde temiz, dürüst ve namuslu insanlar bulunduğu gibi aksi durumda olanlarda katıksız bir gerçek olarak mevcuttur.

 

Bir gerçek daha var ki, son dönemde bazı sektörlerde KDV indirimine gidilmekle birlikte birçok geçici vergi kalıcı hale getirildi, yeni vergiler ihdas edildi, daha çok vergi toplama uğruna kayıt içindeki mükelleflere ecel terleri döktürüldü. 'Hazine çilingircisi' durumundaki bazı çevreler, bu durumdan memnun da oldular. Azaldığını sandığımız hortumlar, bu kez kredi kartları, hesap işletim ücretleri, sigorta hizmetleri, tüketici ve konut kredileri ile tüketicilere kesilirken; iktidar, bürokrasi ve muhalefet de bu durumu görmezden gelmeyi sürdürdü. Büz yüzden ekonomi yüzde 6,6 büyüyebilirken bu sayede bankalar ve holdingler yüzde 25 büyüdüler.

 

Tansu Çiller ve Hikmet Çetin/Murat Karayalçın 5 Nisan 1994'de hem halkın hem de devletin ekonomisini karaya oturtmuştu. Çiller-Çetin/Karayalçın sonrasında Çiller'in ortağı Erbakan Hoca büyük oranda ekonomiyi düzeltti. Anasol-M, Kasım 2000 ve Mayıs 2001'de hem halkın hem de devletin ekonomisini alabora etmişti. Bunların boşalttığı kasaları, 'Kemal Abinin balyozu' ile Erdoğan da doldurdu.

 

Nasrettin Hoca merhuma 'Hocam kıyamet ne zaman kopacak' diye sormuşlar.

Hoca 'Büyük kıyamet mi, küçük kıyamet mi?' demiş.

'Hocam kıyametin bir de büyüğü küçüğü mü var?' demişler.

Hoca merhum bıyık altından gülerek şöyle demiş: 'Karım ölünce küçük kıyamet, ben ölünce büyük kıyamet'

Geniş kitleler haklı olarak 'ekonomi iyiye gitmiş bundan bana ne, önemli olan benim ekonomik durumumdur' diyor. Mevcut siyasi iktidar, geldiği günden buyana sürekli piyasalardan para çekme yöntemlerini denedi. İktidar olmadan önce eleştirdiklerinin çoğunu iktidarda yaptı. Özellikle Maliye Bakanı'nın uygulamaları artık 'kabak tadı' veriyor. Her gün yeni bir uygulama, yeni bir vergi türü, yeni beyannameler vs...

 

Milli Eğitim Bakanları 'Bağış alanın canını yakarım' deyip müdürlere 'bana şikâyet getirmeyin de ne yaparsanız yapın dediği' gibi; Maliye Bakanının bilgisi olmadan yapılması imkânsız olan 'Matrahını artırmazsan denetlerim. O zaman daha fazla ceza yazarım. Bir alır bir satarsın ben dört eksik bulurum' zulmünden sonra şimdi de ticari araç sahiplerine yeni bir travma yaşanıyor.


Travmanın hikâyesi söyle: Tüzel yahut gerçek kişiler geçmiş yıllarda 'ticari araç' olarak ruhsatlandırılan otomobil, minibüs, kamyonet gibi araçlar almışlar. Her yılda Maliye'nin tahakkuk ettirdiği Motorlu Araçlar Vergisi'ni ödemişler.

 

Hatta araç muayenesi için gerekli olan [ticari araçlar için her yıl gerekiyor] 'borcu yoktur' yazısını da ilgili vergi dairesinden almışlar ve araçlarının muayenelerini de yaptırmışlar.

 

Yıl 2008 olmuş. Maliye bu araç sahiplerine birer mektup gönderiyor. 'Gel şu taahhütnameyi imzala seni affedeyim!'

'Affedersiniz suçum ne!'

'2004 yılından bu yana aldığım vergide bir hata yapmışım. Ben devlet olduğuma göre hem güçlü hem de haklıyım. Lafın kısası: Köprünün başında ben varım. Canım istediği zaman suyu bulandırırım. Köprüden de geçirmem.

Eeee!

Şimdi sen 2004'den bu yana dört yıl için bana şu kadar daha fark vermelisin.

Eeee!

Bende 2004'den bu yana faizleri affedeyim!

Başka!

Birde şu kâğıdı imzala.

Bu kâğıt ne?

'Üzümünü ye bağını sorma. Şimdi sen uslu durmazsın. Yargıya falan gidersin... ?Dava hakkımda feragat ediyorum. Kendi rızam ile bu farkı ödüyorum? de. Bende seni affedeyim. Aksi halde ben sana yapacaklarımı biliyorum??

Ne yaparsın?

Birincisi 'Borçlu gözüktüğün için araç vizeni yaptırman için 'borcu yoktur' yazısını vermem.'

İkincisi 'gecikme faizlerini de söke söke alırım'

Üçüncüsü 'İnceler, bir güzel ceza döşenirim'

Dördüncüsü 'Araç vizeni yaptırmazsan, yolda yakarlar ceza keserim'

Beşincisi 'Aracını bağlarım'

Altıncısı 'Vizeyi geciktirdiğin için ayrıca Ağustos 2008'den itibaren ceza alırım.

Gel sen uslu dur. Hesabını öde.'

 

Kardeşim benim sana borcum yok ki. Bak elimde senin verdiğin 'borcu yoktur' yazısı var.

'O geçersiz.'

Niye?

'O, o dakika geçerliydi. Kapıdan çıktın mı geçersiz. Zaten o anda mevzuat değişmişti. Bir borç daha yazarız.'

Kardeş biz 'devlete de güvenmeyeceğiz' de kime güveneceğiz?

'Onu bilmem! Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin(!) Üstelik devlete hiç? Devlette söz-möz olmaz. Yazınında geçerliliği yok. Yazı bir durumda geçerlidir. Oda devletin lehine olursa. Aleyhine ise: Değersiz bir kâğıt parçası... At çöpe.

 

Hay ?'ninde?

İş yapanında?

Sandık yakın ben size sorarım?

'Memura hakaret mi ediyorsun?

Güvenlikçiiiiiiiiiiiiiiii

Atın bunu dışarıııııııııııı

Git bildiğin yere şikâyet et!

Tilkinin dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır!'

 

Edindiğim bilgilere göre: İmza atmayarak Vergi Mahkemesi'ne müracaat eden araç sahipleri davayı kazanmışlar. Bu durumda olanlara duyurulur. Araç muayenesi için ödemek zorunda kalanlar, mutlaka bir hukukçudan yardım alarak, dava açacakları şerhini düşsünler.

 

Ben bu avukatları da anlamakta zorlanıyorum. Sanki, kolay para kazanmak için bekliyorlar avukatlarımız: Bu tür haksızlıklara karşı ihtisaslaşarak kariyer yapabilirler. Bu sistem, Türk avukatlarına kariyer yaptıracak o kadar fırsatlar sunuyor ki? Kaçı bunun farkında yahut bu konuda çalışıyor. Fazla olduğundan emin değilim?

 

Görüldüğü gibi travmaları, sadece devrimler yaşatmıyor. Türk devleti ve kurumları da toplum kesimlerinde sık sık travmalara neden oluyor. Bu da devlete, siyasi iktidara ve siyasete olan güveni sarsan bir travmadır. İlgilenenlere duyurulur.

 

Bu ülkede milyar doların üstünde oturan anlı-şanlı ticaret, sanayi, esnaf ve meslek odaları bu uygulamalara neden ses çıkarmazlar. Üyelerini neden savunmazlar? İşte bu da bir başka Türkiye gerçeği. Bu gerçeğe de birkaç gün sonra enine boyuna değineceğim.

 

Bir başla gerçek daha var ki: Ak Parti, Maliye Bakanlığı'nın son dönem uygulamalarına ve düzenlemelerine rağmen hala güven kazanıyorsa bunu CHP ve MHP'ye borçlu. Bu ülkede muhalefette halktan oy alacak, güvenini artıracak işler yapmak yerine, rakibin kuyusunu kazmak gibi riskli ve yakışıksız işlerle uğraşıyor.

 

Ben kendimi hala İnönü yaşıyor gibi hissediyorum?

 

Haksız mıyım?

 

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş