DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

MİT-PKK pazarlığı: O kaynağa dikkat!..

2011-09-15 07:57:42


Türkiye ile İsrail arasında her kriz yaşandığında, İsrail'in bölgesel öncelikleri Türkiye kaynaklı tehdit algıladığında, askeri ihaleler/anlaşmalar çıkmaza girdiğinde, birileri Türk siyasetinde İsrail'in hareket alanını kısıtladığında bu ülkede mutlaka sürpriz bir gelişme yaşanır.

Doğrudan İsrail bağlantılı değildir yaşanan.. İlk bakışta bir ilişki bile kurulamaz. Hatta İsrail'den Türkiye ile dostluğa, ortaklıklara, popüler söylemle terörle mücadelede yakın işbirliğine vurgu yapılır. Bütün toplumun bilmesine gerek yoktur verilen mesajı. Kesin bir adres vardır ve o adres mesajı alır.

MİT mensuplarıyla PKK temsilcileri arasında Oslo'da yapıldığı söylenen görüşmeye ilişkin ses kayıtlarının sızdırılmasını düşünürken de zamanlama ve bazı gelişmeler fazlasıyla dikkatimi çekti. Üzerinde düşünmeye, sorgulanmaya muhtaç gelişmeler bunlar.

Öncelikle, her devlet, yüzleştiği sorunu bilinen yöntemlerin dışında da çözmeye çalışır. Bu, Türkiye'ye özgü ve iç politikada yıpratıcı bir malzeme değildir. Terör olsun ya da başka bir çıkar, restleşme, pazarlık olsun, çözüm odaklı düşünülüyorsa, farklı yöntemler kullanılır ve kullanılmalıdır da. Dünyanın bilinen bir çok sorununun bu şekilde çözüldüğünü biliyoruz. Terör ya da PKK meselesinin askeri güvenlik yöntemleri ile çözülemediği, sadece bu çözümü dayatanların da aslında çözüm diye bir sorunları olmadığı ortada. Bu yönüyle, benzer görüşmeleri kesinlikle yadırgamıyoruz.

Şimdi; görüşmenin sızdırıldığı döneme, zamanlamaya bakalım:

Türkiye-İsrail ilişkileri kopma noktasına geldi. Diplomatik ilişkiler neredeyse kopacak ve bu ilk kez olacak. On yıl önce derin ortaklar olan iki ülke şimdi apayrı cephelerde ve geleceğe çok farklı bakıyor. Bu ayrışma daha da derinleşecek. Türkiye'nin attığı her adım, İsrail'i daha da yalnızlaştırıyor, bölgedeki hareket alanını daraltıyor.

Mavi Marmara olayı ve son Birleşmiş Milletler raporu, Türkiye-İsrail ilişkilerinin her şeye rağmen düzeleceğini umanların beklentilerini tüketti. Doğu Akdeniz'de, İsrail'in hareket alanını daraltacak askeri varlık öne çıkarıldı. Gazze ve Filistin Devleti için Türkiye, uluslararası destek kampanyası başlattı.

Tam bu sırada, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Gazze halkını kitle imha silahlarıyla yok edelim" diyen adam, "Biz de PKK'ya destek veririz" imasında bulundu ardından bunu yalanladı. Ancak herkes biliyor ki, Irak işgalinden bu yana İsrail'in kuzey Irak'ta belirgin bir etkisi var, çalışmaları var, askeri unsurları var, PKK ve bölgesel yönetimlerle güçlü ilişkileri var. Dolayısıyla bu şantaj, yalansa bile, yadırganacak bir durum değil ve ilk kez duyulmuyor.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Mısır'da yaptığı konuşmaların hepsi İsrail'e sinir krizleri geçirtecek türden. Filistin vurgusu, Mısır yönetimi ve halkını İsrail karşıtı bir tutuma sevketmesi, Arap dışişleri bakanlarına "ayağa kalkın artık" mesajı vermesi gibi. Erdoğan, Arap sokaklarını harekete geçirdiği gibi, değişim yaşanan ülkelerde oluşacak yeni iktidarları da İsrail karşıtı cepheye çağırıyor. Erdoğan'ın çıkışı İsrail'e; geleneksel düşmanı İran'dan ve çatışma halinde bulunduğu Suriye'den daha büyük zararlar veriyor.

İsrail, Rum Kesimi, Yunanistan, Fransa ve Almanya, Doğu Akdeniz'de keşfedilen zengin doğalgaz kaynaklarının işletilmesi için anlaşma üstüne anlaşma yaparken, bölgede tansiyon hızla yükselirken, Türkiye-Mısır ve Lübnan belki de benzer enerji operasyonlarına başlayacak ya da bu anlaşmaları boşa çıkaracak adımlar atacak. İsrail için on milyarlarca dolarlık bir çıkar söz konusu burada ve Türkiye bunu boşa çıkarmaya çalışıyor.

Türkiye, PKK'ya karşı askeri hareketliliğini aynı dönemde artırıyor. İçeride güvenlik stratejilerini değiştirirken Kuzey Irak'a kara operasyonlarına hazırlanıyor. Belki bu sefer, daha kalıcı bir operasyon söz konusu olacak.

Gelişmelerin bazıları bunlar. Bir de İsrail kaynaklı, Başbakan Erdogan'a, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik yıpratma operasyonlarını hatırlayalım.

Geçtiğimiz yıl, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın; "Hakan Fidan İran yanlısı, Türkiye'nin elinde İsrail'e ait önemli sırlar var ve bu sırlar İran'a verilebilir... Bundan endişe ediyoruz" sözlerini düşünelim. Türkiye'nin İsrail Büyükelçisi'ne gerekli tepkiyi göstermesi üzerine de "Sözlerimde haklıyım. Bizi rahatsız eden şeyi ortaya koydum. Bizim haklılığımız endişelerimizin doğru olmasından kaynaklanıyor" demesini...

Aynı günlerde Haaretz gazetesinin; İsrail istihbaratının yardım filosunun arkasında Fidan'ın olduğuna inandığını, Fidan'ın MİT Müsteşarlığı'na atanmasının, Erdoğan'ın Türkiye'deki sivil istihbarat unsurları üzerindeki kontrolünü, hem dış politika hem de savunma politikaları açısından artıracağını ve "hükümetin iktidarına karşı tehdit oluşturan" "ordu" istihbaratına karşı elini güçlendireceği yazmasını...

Aynı çevrelerin yıllardır Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu'nu hedef alan nokta atışlar yaptığını, Türkiye'de belli adreslere sinyaller gönderdiğini, Erdoğan'ın seçim öncesi İran'dan para aldığı iddialarını İngiliz gazeteleri üzerinden servis etmelerini, Davutoğlu'nu İsrail'i rahatsız edecek politikalardan sorumlu tutmalarını, daha da ileri giderek Başbakan hakkında inanılmaz iddialar ortaya atışlarını, onu El Kaide liderinden bile tehlikeli göstermelerini hatırlayalım.

Bu üç kişiye karşı ısrarlı, sistematik ve çok iyi planlanmış bir kampanya yürüttüklerini, Türkiye, ABD ve Avrupa'daki uzantılarını bu yönde harekete geçirdiklerini hatırlayalım.

Bence aynı uzantılar, kaynaklar, yine aynı hedeflere yönelik yeni bir saldırı girişimi içinde. Hem Türkiye'nin oyununu bozacaklar, İsrail'in elini rahatlatacaklar, iç kamuoyunda derin tartışmalar çıkaracaklar, Filistin ve Ortadoğu'ya yönelik girişimleri sabote edecekler, Doğu Akdeniz'deki çıkışa yönelik bir uyarı yapmış olacasklar.

Terör kartı yine devrede. Mavi Marmara saldırısının olduğu gece İskenderun'u vuran terör saldırısı gibi. Eğer düşündüğümüz gibiyse, önümüzdeki günlerde terör üzerinden yeni ve çok iyi planlanmış saldırılar gelecektir.

Dikkate almakta yarar var.
Görüş Bildir Bizimle Paylaş