DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Eksenimiz kayıyormuş; aman ne saâdet!..

2010-06-17 15:48:00
Mihverinden fırlamış olanın eksen kaymasından bahsetmek ya samimiyetsizliktir, ya da hamâkat. Osmanlı’nın yıkılışıyla birlikte Türkiye mihverini kaybetti, kendisine âit bir ekseni yok... Yegâne tesellimiz, Batı’nın peyki olmak! Türkiye’nin eksen kaymasından feryâd-ü figân edenlerin telaşı, milletin zarar görme endişesi mi? Batı’nın emelleri istikametinde zapt-ü rapt altına alındığımız mevcut eksende milletin fayda ve rızası mı vardı? Ne münasebet!.. Bazı çevrelerin senasında acze düştükleri İnkılâblar kanlı bir zeminde boy attı, niçin saklayalım!..

Dinmez kin ve gayzını asırların beslediği meş’um bir kuvvet ve bin türlü entrika ile Osmanlı’yı yıkmaya muvaffak olan Batı’nın telkin ve dayatmaları istikametinde ecdâdın harâbeleri üzerine inşâ edilen devletin amentüsü, Batı’ya perestişden ibaret.. Millete dayanmayan yeni devletin üzerine oturtulduğu eksenin iki temel hususiyeti var: Birincisi Batı’nın menfatlerine hizmet, diğeri asırlarca yaşadıkları Osmanlı korkusunu depreştirmemek. Mevcut eksene amentü sadakatıyla bağlananların yeri milletin bağrı değil, eski düşmanlıktan asla vaz geçmeyen Batı’nın saflarıdır.

Şurası muhakkak ki, Türkiye’nin bin yıllık târihî ekseni bir asır önce düşmanlarının zor ve desiseleri ile kaydırılmıştır. Bir asırdan beri millete hizmet etmek şöyle dursun, milleti öcü gören, iç tehlike addeden; bize düşman, düşmanlarımıza dost bir zihniyetin kirli pençeleriyle muhafazasına çalıştığı mel’un bir eksende savrulup duruyoruz.

Türkiye’nin ekseni, hayr-ı mutlaktan mutlak şerre kaymıştı. Batıcı çevrelerin uykusunu kaçıran yeni kayma, şerden hayra dönüş demektir. Türkiye için bundan daha mes’ûd bir müjdeyi tasavvur kabil değil, millet için büyük bahtiyârlık. Zirâ, kaba kuvvet ve tehditle oturtulduğumuz eksen, hiçbir şekilde millete hizmet etmiyordu. Ne hizmeti, düpedüz hasımlarımıza çalışıyorduk. Devlet, bütün müesseseleriyle dahilden geleceği söylenen yıkıcı, düşman bir gulyabani ile tutuştuğu asırlık savaşın yorgunu. Yel değirmenlerine, düşman vehmiyle saldıran Don Kişot, bir asırdır milletini düşman addedip her türlü zulmü revâ gören devletin yanında deli değil, dâhî sayılır.

Millet ve devlet olmanın en küçük şartı, hiç değilse bir kaç asrı kucaklayan bir târihe istinad etmektir. Târihimizi 19 Mayıs 1919’dan başlatanların herhangi bir târiflerinin doğru, mantıklarının da sıhhatli olma ihtimali var mı? Bütün mefhumları tersyüz eden, her cinneti dehâ diye yutturmaya çalışan habis bir cereyanın tutunma ve yerleşme gayretlerini görmezlikten gelip düşman elini öpmek, cinnetin büyüğü.

Bin yıllık muhteşem geçmişine düşman nesilleri beceriksizliklerle dolu 80 küsur yıla mahkûm etmek miliyyetperverlik midir? İki bin yıllık bir mezelletten sonra Filistin’in bağrına kanlı pençelerini geçirip zulümle tutunmaya çalışan İsrail’e sorun bakalım, kaç asırlık bir geçmişiniz var, diye? Duyacağınız en mütevâzî rakkam, üç bin yıl ile başlayacaktır. Geçmişi yok veya kirli olanlar bile muhayyel uzun bir geçmişe istinadla ayakta durmaya çalışırken, üç kıtaya ferman dinletmiş bir ecdadın torunlarını köksüzleştirmek, sineye çekilebilir bir düşmanlık mı? Düşmanlarımıza kayıtsız şartsız teslim olup dost olanlara düşman olmamız çok mu şaşırtıcı? Evet, hayatımıza kastedenlerle dost değiliz, olmayacağız da.

Düşmanlarımızın tesir sahasından çıkıp ayaklarımızın üstüne doğrulmak eksen kayması ise, büyük saâdet!.. Evet eksenimiz kayıyor, târihin muttasıl nehri bendlerini yıkmış, kadim yatağına geri dönüyor. Bütün bu gürültü suyun coşkusu ile kadim mecraya gecekondu inşaa edenlerin canhıraş feryadlarının eseridir, biz niçin korkalım? Aksine, bu bir saâdet müjdesidir; bir asırdır rüyâlarımızda mülâki olduğumuz müjde nihayet hakikat olarak tecelli etmek üzere...

Türkiye Müslimdi, yine Müslim olacak... Avazı yüksek çıkanların, dost suretinde bin türlü alçaklıkla eksenimizin kaydığından yakınanların yerden göğe kadar hakları var: Eksenimiz kayıyor!.. Muhteşem ecdâdımızın yasını tutmamıza bile izin vermeyenlerin hakları var, eksenimiz kayıyor, aslına rücû edecektir... Kendilerinden korkuyorlarsa, yersiz bir korku! Çünkü, bizler Fethin yâdigârıyız, kudret elimizi öpenleri çiğnemeyiz; teslim olanlara kalkmaz elimiz. Korkmasınlar, hükmümüze râzı olup tâbi onları da mes’ûd bir gelecek bekliyor, ızdırab yüklü bir ikbâl değil. Sözümüzün senet olduğunu bilirler, zirâ bin yıllık muhteşem geçmişimiz bütünüyle buna şahiddir: Aman dileyene hep eman verdik, yine veririz...

Görüş Bildir Bizimle Paylaş