DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Davul meselesi ya da AK Parti'yi anlamaya çalışmak...

2008-11-13 09:24:00

Başbakan Erdoğan, Fehmi Koru'nun 'iktidara Obama gibi gelip, Bush'a benzeme' eleştirisine çok kızdı. Siyaset de olsa 'asıl, dostun gülü yaralar' sözü, bizim kuşak için demek hâlâ geçerli.

Değilse Sayın Başbakan; 'sevsinler seni.. yazıklar olsun...' diye bir ifade kullanmazdı. Eleştiriler karşısında rahmetli Özal, epey hoşgörülü ve tahammüllü olmakla birlikte, güzel bir yol da takip ediyordu. Kendisini çok eleştirenlerle çayda, sohbetlerde bir araya gelip onları bilgilendiriyor, ikna etmeye çalışıyordu. Bu sayede, gazete köşelerinden yapılan eleştiriler yerine yüzüne söylenenler daha etkileyici oluyordu. Aynı zamanda kendisine karşı insaflı olan gazeteci ve yazarlar halesi oluştu. Sayın Erdoğan'ın maalesef böyle bir tarzı yok. Dost bildiklerinin eleştiri ve tavsiyelerini samimi ortamlarda dinlemeyi 6 yıl boyunca hiç denemedi. Kendisini, hakarete varan eleştirilerle hırpalayanlarla, değişik mekânlarda bir araya gelmeyi tercih etti.

Sayın Başbakan'ı ve AK Parti'yi eleştirenleri ikiye ayırmak gerekir. Birinciler, AK Parti'nin felsefesine de, siyaset anlayışlarına da, hedeflerine de karşı olanlardır. AK Parti bunlara ne yapsa yaranamaz. Bunlar, değil yüzde 47, yüzde 80 oy alsa AK Parti'yi meşru saymayan zihniyetin temsilcileridir. Bunlara, AK Parti'den menfaat koparmaya çalışan, Türkiye'yi yeseler doymazlar takımını da dâhil edebilirsiniz...

İkinciler, aralarında benim de bulunduğum, AK Parti'nin demokrasi, kalkınma ve refah için Türkiye adına bir fırsat olduğunu düşünenlerdir. Bunların arasında liberaller, demokratlar, muhafazakârlar, fikir ve ifade hürriyetinin, din ve vicdan hürriyetinin genişlemesini, kökleşmesini isteyenler var. Ortak zemin, hukukun üstünlüğünün, demokratikleşmenin sağlanması... Bizler eleştirilerimizi, önemli bir endişeden yola çıkarak yapıyoruz.

AK Parti'nin, milletin teveccühünü alarak iktidara gelen kendinden öncekiler gibi merkez tarafından yutulabileceği endişesi var. Menderes iktidarı öyle oldu. Özal iktidarı öyle oldu. Demirel iktidarı, bile bile, göstere göstere öyle oldu. Sistemin, ya da başka bir ifadeyle Ankara'nın öyle bir kendine benzetme gücü, ehlileştirme mekanizması var. Kimi zaman darbeyle, kimi zaman tehditle, kimi zaman yargı eliyle ama her defasında korkutan, sindiren, sünepeleştiren bir mekanizma var. Bizler eleştirilerimizi yaparken bu gerçeği unutuyor değiliz. AK Parti'nin başarılı olmasını ve durduğu yerden uzaklaşmamasını isteyenlerin hiçbir zaman yüksek beklentileri olmadı. Muhafazakâr demokrat iktidarlar için öyle onları köşeye sıkıştıran, boylarını aşan, güçlerinin fevkinde taleplerin, insafsızlık olacağını da biliyoruz. Ama sütten ağzı yanan da yoğurdu üfleyerek yer. AK Parti yönetimi de bu eleştirileri yapanlara işte bu yüzden hoşgörülü olmalı, bu eleştirilerin sahiplerinin endişelerini, duyarlılıklarını, hissiyatlarını anlamaya çalışmalıdır. Sadece anlamaya çalışmakla kalmayıp onları hafife almadıklarını, önemsediklerini belli eden jestler, açıklamalar yapmalı, tarzlar, tavırlar ortaya koymalıdırlar. 'Anlayın bizi' deyip kulağın üstüne yatmak, o samimi insanlarda elbette 'Ne oluyoruz, AK Parti'yi de mi kaybediyoruz?' düşüncesini ister istemez doğurur...

Daha açık söylemem gerekirse, davulun sesinin uzaktan hoş geldiğini, sırtında yumurta küfesi olmayanın sabırdan, teenniden, aheste gitmekten bir şey anlamayacağını en iyi bilenlerdeniz. Germeye, gerilmeye, çatışmaya, sertliğe işte bu yüzden en fazla karşı çıkanlardanız. Bu ülkede demokrasinin önünde yokuşlar olduğunu, bu yokuşları aşmanın zaman alacağını, birkaç nesil daha beklemek gerektiğini söyleyenlerdeniz. Daha ne diyelim?

Siyasî istikrar için, demokratikleşme için, daha iyisi siyaset sahnesinde gözükmediği ve alternatifi olmadığı için AK Parti'ye tanınan seçmen kredisi heba edilmemelidir. Bütün maruzatımız budur...

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş