DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Kadın, Özgürlük ve Anasoyluluk

2011-12-14 08:05:22


Tanzimat ve elbette Servetifünûn romanında, Modernleşmenin kadının özgürlüğü konusunda ortaya çıkardığı mesele, evli kadının, eşinin dışında birtakım erkeklerle aynı mekânda bulunmasına ilişkindir. Evli kadının, öteki erkekler tarafından cinsel kimliğiyle mi, yoksa entelektüel kimliği ile mi alımlandığı, özgürlük bağlamında sorunsallaştırılır. 'Aşk-ı Memnu'da Bihter'in öteki erkekle (Behlül), cinsel kimliğiyle; 'Eylül'de Suat'ın öteki erkekle (Necip) entelektüel kimliğiyle bir aradalığı, kadın özgürlüğünü sorunlu kılar.

Sorun, modernleşmeyle birlikte evli kadının biyolojik (cinsel) kimliğiyle mi, yoksa toplumsal kimliği (gender) ile mi özgürleşmesinin meşruiyet kazanıyor olduğudur. 'Eylül'e gelinceye kadar, Türk romanında kadının entelektüel kimliği (kitap okuması, piyano çalması), onun cinsel kimliğiyle iffetli oluşuna bağımlı kılınmıştır. Entelektüel kimliğinin cinsel kimliğinden özgürleşerek meşruiyet kazanması ise, 'Eylül' romanında Suat'ta görülür. Ama bu özgürleşme, toplumsal cinsiyetin belirlediği bir özgürleşme değildir.

Suad karakterini, Halide Edib'in 'Handan' romanının başkişisi olan Handan'la karşılaştırmak, modernlikle kadın özgürlüğü arasındaki ilişkinin dönüşümü konusunda esaslı bir fikir verebilir. 'Handan'da, Tanzimat romanında görülmeyen bir yapılaşma sözkonusudur: Tanzimat romanlarında, Bihruz, Felatun Bey ile Rakım Efendi, Ali Bey... romanların birincil kimlikleri idiyseler, 'Handan', tıpkı Mehmet Rauf'un 'Eylül'ünde olduğu gibi, bir kadın (Handan) karakterin merkezîleşmiş ve birincil konumda bulunduğu ve bu karakterin üç erkekle (Nazım, Hüsnü Paşa ve Refik Cemal) olan ilişkisi üzerine inşa edilmiş bir yapıyı gösterir. Romanda başat (dominant) karakter, Handan'dır ve erkek karakterlerle olan ilişkileri ayırt edici sınır çizgileriyle (rollerle) belirlenmiştir: Handan'ın Nazım'la olan ilişkisi entelektüel (zihinsel), Hüsnü Paşa ile olan ilişkisi cinsel ve Refik Cemal ile olan ilişkisi ise, duygusal'dır. Handan'ın Suat'tan farkı, Suat'ın sadece entelektüel ve cinsel kimliğinin öne çıkışına karşılık, Handan'ın buna bir de duygusallık kimliğinin eklenmiş olmasıdır. Kısaca Handan, erkek karakterlerle olan ilişkilerinde tayin edici konumdadır.

Bu durum, geleneksel erkek egemen ataerkil yapıya ütopik bir başkaldırıyı imler, ama bir hegemonik ilişki inşa etmez. R.W. Connell'in 'Toplumsal Cinsiyet ve İktidar'da değindiği gibi hegemonya, 'acımasız iktidar çekişmelerinin ötesine geçerek özel yaşamın ve kültürel süreçlerin örgütlenmesine sızan bir toplumsal güçler oyununda kazanılan toplumsal üstünlüktür.' 'Handan' romanı, bu anlamda kadının hegemonik üstünlüğünü imlemez. Zira, romanda kadın kimliğinin, erkeklerle olan ilişkisi bağlamında tanımlanması sözkonusudur: Entelektüel kadın, Seksüel kadın ve Duygusal kadın. Kısaca, Handan, ataerkil ve cinsiyetçi bir toplumda, kadın kimliğinin toplumsal cinsiyetiyle [gender] değil de, bu kimliğin ona atfedilen rollerle belirlendiğini gösterir. Rollerin dağıtımında 'tâyin edici' olsa da, son kertede belirlenen, kadının rolüdür. Michel Foucault'un Cinselliğin Tarihi'nde, Eski Yunan'da kadınların eş, metres ve hafifmeşrep kadınlık rolleriyle belirlendiklerini [Foucault sözünü etmese de, bunlara hetaira'lar da eklenebilir], Demosthenes'in Nerea'ya Karşı'sından yaptığı bir alıntıyla, bildirir. 'Handan'la 'Nerea'ya Karşı' arasındaki fark, 'Handan'da rollerin kadın tarafından; 'Nerea'ya Karşı'da ise, erkekler tarafından tâyin edilmiş olmasıdır.

Antropolojik bir okumayla 'Handan'ın, anaerkilliği (matriarcat) değil de, olsa olsa, rollerin kadınlar tarafından belirlendiği anasoyluluğu (matriliny) imleyen bir okumaya açık olduğu önesürülebilir. Bir defa daha yineleyeyim: Erkeklere verilen rollerin ['Handan'da olduğu gibi] kadınlar ya da kadınlara verilen rollerin [Nerea'ya Karşı'da olduğu gibi] de erkekler tarafından tâyin edilmiş olması arasındaki benzeşim bizi yanıltmamalıdır: Ataerkillikte kadın kimliğini, rollerin dağıtımında hegemonik ilişkiyi imleyen erkeğin toplumsal cinsiyeti, anasoylulukta ise, erkeklere atfedilen roller belirler.


Görüş Bildir Bizimle Paylaş