DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

'Ulusalcı Şef' Baykal Kurultay'da favori

2008-04-25 07:35:00

CHP denilince, Türkiye'de halk çoğunluğunun aklına, evvelâ tepeden inmeci, dayatmacı ve jakoben bir siyasî parti gelir.

Dünyanın hiçbir yerinde, ismindeki 'Halk' kelimesiyle bu derece tezat hâlinde bulunan bir siyasî kurum olduğunu zannetmiyorum.

Bundan sonra da herkesin aklına, olağan-olağanüstü yapılan çok sayıda kurultay, hizipçilik, kavga, gürültü geliyor. İlk nazarda bu durumu, sosyal demokratların çok sesliliğe değer vermesi şeklinde yorumlayabilirsiniz. Biraz daha yakından baktığınızda, ne yazık ki demokratik görünüşünün altında 'dikta yönetimi' anlayışının yattığı, dünyanın en merkeziyetçi siyasî partisiyle karşılaşırsınız.

Gelişmiş Batı ülkelerine baktığınızda, sosyal demokratların 'demokrasi' konusunda liberaller gibi çok hassas olduğunu ve bu bakımdan muhafazakâr partilerden daha ileri bir noktada bulunduğunu görürsünüz.

Türkiye'de ise, başta CHP olmak üzere sosyal demokrat ve sol partiler, jakoben, oligarşik, dayatmacı ve antidemokratik bir zihniyete sahiptir. 'Demokratik haklar ve özgürlükler' gibi teraneleri dillerinden hiç düşürmezler ama bilinçaltında 'halkın egemenliğini' bir türlü kabullenememişlerdir. Bunda, hem halka güvensizliğin, hem de devamlı mağlubiyetin rolü vardır.

CHP, sınırlı iktidarında ve kalıcı hâle gelmiş muhalefetinde, milletin derdine dermân olamamış, bilâkis milletin hiç hoşlanmadığı peşin hükümlü ideolojik kavgalarla yıllarını heba etmiştir.

CHP'nin, milletin seçtiği iktidarları 'irticacı' olarak nitelendirmesi ve halkın inançlarıyla uğraşması, halkın büyük çoğunluğunu rahatsız etmiştir.

1950'den bu yana yarım asırdan fazla süren bir dönemde CHP, halkın fukaralığına çözüm bulacak, sosyal adaleti sağlayacak ve Türkiye'yi geliştirecek tek proje dahi üretebilmiş değildir.

Halkın yüzde 80'inin gözünde CHP, demokrasiye karşı, din düşmanlığı yapan, halkı hor gören, huzuru bozan, kavga çıkaran, taş üstüne taş koyamayan ve meşrû iktidarların icraatını engelleyen bürokratik bir ekip olarak algılanmaktadır.

***

CHP'nin bu tutumu, Türkiye için telâfisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vermektedir. Şöyle ki:

1. Türk toplumu, bu jakoben bürokratik baskı altında ezilmekte, inancını tam olarak yaşayamamanın ıstırabını çekmekte ve huzursuz bir toplum hâline gelmektedir.

2. CHP'nin ve güdümündeki diğer jakoben mahfillerin tahrikiyle, lâiklik konusunda hassas olan TSK, antidemokratik çıkışlarda ve müdahalelerde bulunabilmektedir.

3. Gelişmiş demokratik sistemlerde din tartışmaları ana gündemde yer almazken, CHP'nin provokasyonu sonucunda, Türkiye'de dinî meseleler başlıca tartışma konusu olmuş; bu da memleketin asıl meselelerini ikinci plana itmiştir.

4. CHP'nin bu 'tarihsel yanılgısı' (Bülent Ecevit), hem kendisine zarar vererek iktidar yolunu tıkamış; hem de muhafazakâr partilerin dinî değerleri vurgulayarak kolaylıkla iktidara gelmesine imkân vermiştir. Bu suretle, CHP karşıtı siyasî iktidarlar da gereken üretkenlikten uzak kalmışlardır. CHP'nin ıslâhı, hem kendisi için hem de Türkiye'nin selameti için son derece önemlidir.

***

CHP'li dostlara bazı naçizâne tavsiyelerde bulunmak istiyorum:

1. Bu aziz milletin diniyle, imanıyla uğraşmaktan vazgeçiniz. Önüne gelene 'irticacı' ve 'lâiklik karşıtı' damgası vurmayan, halkın inançlarını serbestçe yaşayabilmesi için katkıda bulunan bir CHP, elbette millete daha sempatik gelecektir.

2. Demokrasiyi, millet iradesini ve millî egemenliği gerçek anlamıyla benimsemeli ve içinize sindirmelisiniz.

3. Halka güvenmeli, elitizmin kibrinden kendinizi kurtararak halkın irfanına sığınmalısınız. Artık 'halka çıkmanızın' zamanı gelmiştir. 4. Batı'daki sosyal demokrat partiler gibi 'yeni tezler' ortaya koymalı, 'reaksiyoner' değil, 'aksiyoner' olmalısınız.

5. 'Yıkıcı' değil 'yapıcı' olmaya çalışmalı, müzmin muhalefet anlayışını terketmelisiniz.

***

Bu tavsiyelerin ardından hemen son bir tavsiyeye de ihtiyaç var: Kendinize bütün bunları gerçekleştirebilecek yeni bir lider bulmalısınız. Lâkin ne yazık ki, mesele işte tam da bu noktada düğümleniyor.

Zira, artık Deniz Baykal, CHP'nin değişmez 'Ulusalcı Şef'i olmuştur. Baykal, 1992'den bu yana tam 16 yıldır 'Ulusalcı Şef'tir. Arada, Baykal'ın lütuf ve inayetiyle birkaç aylığına Genel Başkanlığa gelen Hikmet Çetin ile Altan Öymen'i saymazsak, Baykal, hem Ebedî hem de Millî Şef olmuştur.

Pazar günü yapılacak CHP Kurultayı ise bir 'orta oyunu'ndan ibarettir. Tüzük dâhisi Baykal'ın sayesinde, kendisi dışındaki üç isim, aslında aday bile değil, sadece 'aday adayı'dırlar.

Ulusalcı Şef'in yüksek müsaadeleriyle, belki de rakibini ezme zevkini tatmak için 'Haluk Koç' aday olabilecek; diğerleri ise, Tüzüğe göre delegenin dörtte birlik teklifine ulaşamayacakları için, aday dahi olamayacaklardır.

Sonuç şimdiden bellidir. Ulusalcı Şef Deniz Baykal'ı peşinen tebrik ediyorum. Ne diyelim, daha millet olarak çekeceklerimiz var...

Görüş Bildir Bizimle Paylaş