DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Milliyetçi-muhafazakâr bir fikir âbidesi: Ergun Göze

2009-10-18 08:54:00

Türk Milleti, imanlı ve vatansever bir evlâdını kaybetti. Ergun Göze Hakk’a yürüdü. Bütün ömrünü milletine ve millî değerlerimize vakfeden Ergun Göze, milliyetçi-muhafazakâr düşüncenin önde gelen temsilcilerinden olmuş ve hayatının sonuna kadar milletinin inancını, değerlerini, menfaatlerini savunmuştur.
O, kelimenin tam mânâsıyla bir, ‘Anadolu Çocuğu’ idi. Sivas’ın münbit kültür atmosferinde ilk millî terbiyesini aldıktan sonra İstanbul’da, bin yıllık Selçuklu ve Osmanlı kültürünü içine sindirerek Hukuk Fakültesi ’ni bitirdi. Fatih , Beyazıt, Cağaloğlu arasındaki gönül yolculuğunda, İslâm’a, Türk’e ait değerleri yaşadı ve 60 yıl boyunca bu değerlerin yılmaz müdafii oldu.
Peyami Safa’nın, Cemil Meriç’in ve Necip Fazıl’ın emsalsiz derinliğinin, mürşidinin gönül deryasının akislerini O’nda seyredebilirdiniz. Güzel yüzünden hiç eksilmeyen heyecanından, inhisâr-ı hayâllere rağmen dâvasına ne kadar sadakatle bağlı olduğunu hisseder, saygı duyardınız.
***
Kendisiyle son yapılan röportajda, ‘Türk basını yalpalıyor. Çok garip bir cephe değişimi oldu. Türk basınında bir zamanlar sosyalist enternasyonalin tarafları olan büyük kalemler, şimdi finans kapitalin emrine girdiler. Bir vakitler en şoven milliyetçilik taraftarı olanlar da globalizmin emrine girdiler. Bu da benim hayatımın son günlerinde büyük bir şaşkınlıkla seyrettiğim bir vodvil gibi geliyor bana...’ demişti.
Bu tespitlerden herkesin kendisine pay çıkarması gerekir. Gerçekten de medyamızdaki en sıkı liberaller bir zamanların tâvizsiz marksistleriydi. Artık değiştiler ve kapitalizm ile birlikte daha önce emperyalistlikle itham ettikleri Batı’nın da emrine girdiler. Ancak, İslâm ve Türk  düşmanlıkları hâlen olanca şiddetiyle devam ediyor. İslâmcı  geçinen bazı medyacılar, Batılı ve modern görünmenin kompleksli kaygısıyla, bir türlü sıyrılamadıkları köylülüğün de tesiriyle İslâmı ‘millî görüşçü’ diye tu kaka ettikleri gruba havale ederek başımıza liberal hümanist kesildiler. Milliyetçilerin  ise bir kısmı kendisini kabuğuna hapsederken, bir kısmı da Maocularla kızıl elmacılık oynayarak ulusalcı oluverdiler.
Ergun Göze, ömrünün başından sonuna kadar neyse oydu. Parlak zekâsı ve çalışkanlığıyla kendisini devamlı olarak geliştirdi ama milliyetçi -muhafazakâr çizgisinden zerre kadar ayrılmadı. Günümüzdeki oynak köşe yazarlarına, her gece ekranlarda arz-ı endam eyleyen medya bülbüllerine bakıyorum da kahroluyorum. Ezber bozduklarını iddia ederek mukaddeslerimize saldıran, birbirlerinin ağzına bakarak papağan gibi aynı lâkırdıları tekrarlayan bu güruhla Ergun Göze’nin kıyaslanması mümkün müdür?...
Bir tarafta son nefesine kadar Allahı, Peygamberini ve kelime-i şahadeti dilinden düşürmemiş, Türklüğünü ve Müslümanlığını  avazı çıktığı kadar haykırmış bir dev Ergun  Göze; diğer tarafta ‘Türk’  kelimesini bile telâffuzdan çekinen, ‘milliyetçi’ sıfatını hakaret gibi kullanan, İslâmı  irticayla bir
tutan zavallı cüceler...
***
Ergun Ağabeyi yakından tanır ve severdim. 1960’lı yılların sonunda ve daha sonraki dönemde, O’nun ve rahmetli Ahmet Kabaklı Hoca’nın yazılarını heyecanla okur, âdeta ezberlerdik. Ergun Ağabey’in yazılarından birçoğunu gözyaşlarıyla yakınlarıma ve arkadaşlarıma okuduğumu hatırlıyorum. O, yazılarıyla ve dostluğuyla yıllarca yanımızda oldu. Soğuk savaşta milletimize yapılan saldırılara, güzel Türkçe’mizin kısırlaştırılmasına, lâikçi zorbaların dayatmalarına hep O’nun yazılarıyla karşı durduk. Kültürümüzü, dilimizi, tarihimizi, O’nun ‘Köşebaşı’ndan kükremesiyle savunduk.
Ergun Ağabey, hiçbir zaman para ve menfaat peşinde koşmadı. Kitleleri peşinden sürükleyen bir yazar olmasına rağmen politikaya ve iş hayatına rağbet etmedi. İsteseydi, bu günün yalı, yat sahibi köşe yazarları gibi zengin olabilir, milletvekilliği, bakanlık yapabilirdi. Lâkin, bir ahlâk ve namus timsali olan Ergun Ağabey, tozlu han odasındaki kitaplarını tercih etti.
O, bir dâvâ adamı, milliyetçi ve muhafazaar bir mütefekkir idi. Çok eser verdi, çok adam yetiştirdi, bu fakir millete çok hizmet etti. O’nun vefatıyla bir idealist neslin son temsilcisi de Hakk’a yürüdü.
Alperen ruhun şâd olsun Ergun Ağabey. Mekânın cennet olsun. Seni ve kahraman duruşunu bu millet aslâ unutmayacaktır. Cenab-ı Allah  rahmetini üzerinden eksik etmesin.
Eşi ve dâvâ arkadaşı Hicrân Hanımefendi ’ye, çocuklarına ve çok sevdiği Türk Milleti’ne başsağlığı diliyorum.


Görüş Bildir Bizimle Paylaş