DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

'Kürt meselesi' önemli ama

2009-05-12 09:24:00

Evvelâ şu hususta anlaşalım: Bir devletin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanı
gibi, devleti temsil yetkisine sahip kişilerin sonradan uluslararası sahada istismar edilebilecek ve devleti bağlayabilecek beyanlarda bulunurken çok dikkatli olmaları gerekir.
Bir köşe yazarı olarak ben 'Kürt Sorunu' diyebilirim; bu sözüm hiçbir şekilde devleti bağlamaz. Lâkin, eğer Cumhurbaşkanı 'Kürt Sorunu' diyecek olursa, kendi temsil ettiği devletin bir 'etnik sorunu' bulunduğunu kabullenmiş olur. Bu takdirde, biz her ne kadar bunun bizim iç sorunumuz olduğunu iddia etsek de, başkalarının bu konuda müdahalede bulunmasına yol açmış oluruz.
Gerçi Cumhurbaşkanı Gül, mulâhazat hânesini açık bırakıp ?İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin, bu Türkiye'nin en önemli meselesidir? diyor ve beyanatını terminolojik tartışmalardan arındırmaya çalışıyor ama bu konuda iyi niyetinden emin olduğumuz Cumhurbaşkanı'nın istismar edilmemesini diliyoruz.
***
Türkiye'de etnik ayrımcılığa dayanan bir 'Kürt Meselesi' yoktur. Kim ne derse desin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında hukukî ve siyasî açılardan hiçbir fark bulunmamaktadır. Kürtler Türkiye'de 'etnik azınlık' değil, milleti meydana getiren aslî unsurlardan biridir. Ne yazık ki, bölgeler arasında ekonomik ve sosyal farklılıklar devam etmektedir. Ancak, 'kültürel kimlik' konusunda, devletin ilk dönemlerindeki 'benzeştirme' politikası uygulanmamaktadır. Kürt asıllı vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal sorunlarının hâlli hususunda Erdoğan
Hükûmeti köklü projeler uygulamaya başlamıştır.
Türkiye'de 'Kürt Sorunu' başlığı altında takdim edilen üç ana sorun şunlardır:
1. Kürtçülük Sorunu: Osmanlı döneminden beri devam eden ve 1960 sonrası ideolojik temele oturtulan Kürtçülük sorunu, genellikle Kürt kardeşlerimizce benimsenmemiş ayrılıkçı bir sorundur.
2. Terör Sorunu: Kürtçü terör örgütü ve siyasetteki uzantısı tarafından yürütülen terör saldırıları da Kürt Sorunu olarak lanse edilmektedir.
3. Güneydoğu Sorunu: Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin ekonomik ve sosyal kalkınması, aslında bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın gerçek sorunlarıdır.
***
PKK'nın, güvenlik güçlerimizin başarılı operasyonlarıyla 2007 ve 2008 yıllarında iyice sıkıştırıldığını biliyoruz. Diğer taraftan, ABD'nin çekilmesiyle Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetiminin de desteksiz kalacağı ve PKK konusundaki stratejilerini değiştirmeleri gerektiği ortadadır.
Bu durumda, Murat Karayılan'ın Hasan Cemal ile görüşmesinin perde arkasında, PKK'nın strateji değiştirme ihtiyacı yatmaktadır. PKK, bir yandan terör eylemlerine devam ederken, diğer yandan zaman kazanma peşinde olabilecektir.
Karayılan'ın, PKK'nın son dönemdeki terör eylemeleri konusunda, haberdar olmadıkları şeklindeki açıklamaları da tatminkâr değildir. Bu nevi aldatmacalarla güvenlik tedbirlerinin gevşetilmek istendiği anlaşılmaktadır.
Karayılan, röportajda 'üniter devlet içinde kalarak' çözümü kabul ettiklerini söylüyor.
Bu arada İmralı'yı ve DTP'yi de adres olarak göstermekten geri durmuyor.
Bütün bu verilere rağmen, bir an için Karayılan'ı gerçekten değişmiş ve terörden vazgeçmiş farzedelim. Uzatılan bu eli, sahibi kim olursa olsun, havada bırakmayalım. Lâkin, daha bir hafta önce şehitlerimizin tabutları başında ağlarken bu değişikliğe inanabilmemiz için PKK'nın kayıtsız ve şartsız olarak silâh bırakması lâzımdır.
Aksi takdirde, bu teşebbüsün iyi niyetli olmadığı, sadece vakit kazanmak için bir taktik olarak kullanıldığı ortaya çıkacaktır.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş