?Doğru yerde bulunmak...?
Kamuoyunda 'Aktütün Karakol Baskını' olarak yanlış biçimde tartışılan, aslında Bayraktepe'ye terör saldırısı olarak ortaya çıkan olay, son on günlük dönemde Türkiye'nin gündeminde ön sırayı aldı.
Olay, önce yanlış şekilde algılandı. Sanki Aktütün Karakolu'nda gafil avlanan Mehmetçiklerin şehit edildikleri ve terör örgütünün başarılı bir operasyon gerçekleştirdiği zannedildi. Böyle dahi olsaydı, Türkiye'nin düşmanlarına ve terör örgütüne psikolojik propaganda üstünlüğü sağlamamak için, medyanın daha dikkatli yayın yapması gerekirdi.
Olaydan sonra Genelkurmay II. Başkanı'nın, henüz tamamlanmamış bilgiler çerçevesinde yaptığı samimî fakat bazı tezatları olan açıklaması, medyadaki tartışmayı arttırdı. Bu arada, karakol inşaatı için para bulunamayışı ve Hava Kuvvetleri Komutanı'nın golf oyunu gibi polemikler, medyanın tartışma konusu hâline getirildi.
***
Askerin politikaya müdahalesine ve darbecilere karşı olduğumuzu, daima net şekilde belirttik ve bunun mücadelesini verdik. Ancak, TSK'nın vatan savunmasında her zaman yanında olduk. Yani Org. Başbuğ'un deyişiyle 'doğru yerde bulunduk'.
Bayraktepe Olayı'nın başlangıcında da, istihbarat, tahkim ve destek birliklerinin
yetişmesi gibi konularda herhangi bir hatâ veya ihmalin olup olmadığının incelenmesi ve gerekirse soruşturulması icap ettiğini yazdık. Ayrıca, terörle mücadele konusunda gerekli gördüğümüz tedbirleri de sıraladık.
Lâkin, Genelkurmay Başkanı'nın dünkü sert açıklamasına kadar Hükûmet ve TSK yetkilileri bu konuda sessiz kalmıştır.
Halbuki, Org. Başbuğ veya başka bir yetkili, olay hakkında gerekli açıklamayı daha önce yapmış olsaydı ve olayın incelenmesi için Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından 2. Ordu Komutanlığı'na talimat verildiğini belirtmiş olsaydı, muhtemelen kamuoyundaki tartışmalar bu boyuta ulaşmazdı.
Bayraktepe'nin, burada çarpışan askerlerimiz bakımından bir 'kahramanlık olayı' olduğuna candan inanıyoruz. Org. Başbuğ'un, terör örgütünü, -bilerek ya da bilmeyerek- başarılı gösterenlerin akan kanın sorumluluğuna ortak olacağı görüşünü biz de paylaşıyoruz. Ayrıca, gizli askerî bilgileri sızdırmanın ve yayınlamanın basit bir medya olayı şeklinde görülemeyeceğini; Türkiye'nin ve TSK'nın menfaatlerini zedeleyen kasıtlı bir yıpratma mahiyetinde olduğunu düşünüyoruz.
Ancak, bir Genelkurmay Başkanı'nın, ne kadar üzgün ve hiddetli olursa olsun, medyayı tehdit edercesine, 'Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya dâvet ediyorum' deme hakkı yoktur.
***
Türkiye'de, terörle mücadele konusunda herkesin iyi eğitilmesi lâzımdır. Basın-yayın hürriyeti elbette çok önemlidir. Lâkin, topyekûn terör mücadelesinde, terör örgütünün psikolojik propagandalarına karşı, başta medya olmak üzere bütün kurum ve kuruluşların çok dikkatli ve bilgili olmaları şarttır.
Org. Başbuğ'un bu feveranını, antidemokratik bir tehdit değil, samimî bir tepki olarak değerlendirmek istiyoruz.