DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

'Değerler buluşması'

2012-06-10 07:29:43
CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap geçenlerde gerçekçi bir tespitte bulunmuş ve "Kamuoyu araştırmalarına göre yarın seçim olsa yine AKP dört seçmenden ikisinin oyunu alacak gibi görünüyor." demişti.

Aynı araştırmalar CHP'nin ise söz konusu dört seçmenden birinin oyunu alabildiğini ve o noktada bir tıkanıklık yaşadığını ortaya koyuyor. Matkap "bu gidişe 'dur' demek gerektiğini" de vurgulayarak çarenin parti örgütü içindeki sıkıntıların çözümlenmesi olduğunu söylemişti.

Bu çözüm önerisi Türkiye'deki laik kesimin klasik yanılgısını göstermesi açısından epeyce uyarıcı. Buna göre siyaset bir mobilizasyon becerisinden ibaret ve örneğin CHP kendi içindeki ayrışmaların üstesinden geldiği an yaratacağı büyük enerji sayesinde oylarını bir anda sıçratabilecek. Doğal olarak parti içi huzursuzlukların partinin seçim performansı üzerinde etkisini yok saymak durumunda değiliz. Ancak bu analizde toplumsal tercihlerin ne olduğu, nasıl değiştiği türünden bir unsurun yer almaması epeyce tipik bir durum. CHP İslami duyarlılığa sahip kesimlerin giderek toplumun bütünsel dönüşümünü belirleyen bir dinamizm yarattığını ve asıl meselenin bu büyüyen seçmen kitlesine hitap edebilmek olduğunun hâlâ farkında değil gibi gözüküyor.

Gazete köşesi veya akademik unvan sahibi laik kesim aydınları da son dönemde Başbakan'ın söylemini takip ederek kendilerini dar bir kültürel çatışma çerçevesine hapsetme eğilimi gösteriyorlar. Başbakan'ın dindar nesil vurgusu ve kürtaja karşı çıkması aslında çok şaşırtıcı veya abartılacak bir pozisyon değil. Sonuçta Türkiye'nin muhafazakârlığının esas olarak aile ve kadın etrafında oluşmuş olduğu bilinen bir gerçek. Anadolu Müslümanlığının hukuki veya ekonomik alanda modernliğe uyum gösterme konusunda bir tedirginliği yok. Ama iş gündelik hayat içinde cemaatlerin birbirine 'dokunduğu' sınırlara geldiğinde, bedensel, cinsiyetçi ve ahlakçı bakışın neredeyse kimliksel bir duruş oluşturduğunu görüyoruz.

Öte yandan bu olgunun aşırı siyasallaşması, laik kesimin içgüdüsel tepkisinden bağımsız değil. Çünkü Türkiye'de laik hayat tarzı etrafında şekillenen cemaat de, özellikle kendisini devletin koruması altında hissetmediği dönemlerde, içe kapanarak savunmacı bir söyleme kayıyor. Bu durum laik aydın itirazlarının siyasetten uzaklaşmasına ve kültürel ayrışmaya yoğunlaşmasına neden oluyor. Ancak ortaya çıkan bu gerilim entelektüel açıdan cemaatleri birbirinden uzaklaştırırken, CHP'nin niçin hiçbir zaman daha fazla oy alamayabileceğinin de ipuçlarını sunuyor.

İdrak edilmesi gereken nokta, Türkiye'de arzu edilen her türlü değişimin, en azından önümüzdeki bir on yıl daha ancak İslami kesimin içinden veya onlarla birlikte üretilebileceğidir. Bu ise laik kesimi temsil etmeye soyunan siyasetçilerin bir değerler ayrışmasının değil, değerler buluşmasının peşinden gitmesi gerektiğini ima ediyor. İşin ilginci aslında Türkiye'de yaşanmakta olan tam da bu ve AKP de bu sayede oylarını artırıyor.

Önce iki tespitte bulunalım: Birincisi AKP oyunun yükselmesinin ana nedeni partinin gösterdiği başarıdan ziyade, AKP'yi anlamlı kılan bir sosyolojik değişimin yaşanmakta olması. Diğer bir deyişle kendilerini 'doğal' olarak AKP'nin yanında bulan kitle giderek büyüyor ve bir tür 'tek parti' rejimini mümkün kılıyor. İkincisi, bu kesimdeki en önemli dinamik her açıdan dış dünyaya entegre olma iradesi ve bu da cemaat sınırlarını genişleten, kişiyi dindar kılarken onun dindarlık algısını dönüştüren bir sekülerleşme biçiminde yaşanıyor. Dolayısıyla örneğin Başbakan'ın kürtaja karşı çıkması dinen doğru kabul edilmekle birlikte, giderek artan sayıda Müslüman kadın kürtaj yaptırabiliyor.

Kısacası, Erdoğan kendi muhafazakârlığı nedeniyle veya geniş tabanı elinde tutmak için ne söylerse söylesin, İslami ve laik değer sistemleri arasında özellikle kadın, çocuk ve aile ortamı konusunda bir yakınlaşma yaşanmakta. Müslüman ailelerin duvarlarını laik kesime göre farklı tablolar süslüyor belki, ama kullanılan mobilyalar giderek benzeşiyor. Farklı mekânlar seçilse bile, boş zamanın değerlendirilmesi açısından benzer yaklaşımlar ürüyor.

Bunun anlamı genişlemekte olan İslami cemaatin sınırlarının 'incelmesi', cemaate giriş ve çıkışın kolaylaşması ve bu durumun laik kesime bir 'davet' oluşturmasıdır. Nitekim son yıllarda laik kesimin içinde kalmalarına karşın, dindarlığın belirli yönlerini kendi inançlarının parçası kılmayı anlamlı bulanların sayısı arttı. Buna karşılık Müslüman olmayı kendi ahlaki ve doğruluk anlayışları üzerine temellendirerek, kalıpçı bir dindarlıktan uzaklaşanlar da arttı.

Türkiye dindarlık ve laiklik kimlikleri arasında bir gri alan yaratmış durumda ve bu büyüyen alanın taşıyıcısı AKP... CHP ve laik kesim bu melezleşmeye hitap edemediği sürece de öyle devam edecek.
Görüş Bildir Bizimle Paylaş