DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

İslamcılığı Kürtler ile test etmek

2010-06-11 13:20:00
Normal 0 21 false false false TR X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4

Test etmek, öne sürülen bir savın veya bir kabulün doğruluğunu ve tutarlılığını ölçmeye yarayan bir sınama biçimidir. Türkiye’de cari olan İslamcılık algıları da tezler ve politikalar açısından ciddi bir sınamaya ihtiyaç duymaktadır.

İslamcılığın teste tabi tutulacağı noktaları belirlemek zannedildiği gibi zor bir durum değildir. Zira İslamcılığı,içinde bulunduğu sosyolojik gerçekliği tanımlayan, ıskalamayan, o gerçekliği mücadele edeceği zemin olarak gören, ona müdahale eden, seyirci kalmayan ve referansını İslam’ın kendisinden alan bir yapı olarak tanımlarsak bahsini ettiğimiz testin cereyan edeceği alanı da rahatlıkla belirleyebiliriz.

Bahsini ettiğimiz alanların en büyüğü ama ortaya çıkardığı travmatik duruma ters oranda görmezden gelinen Kürt meselesidir. Bu meseleyle ilgili olarak ölen, yaralanan, kaybolan, göçe zorlanan insanlarla alakalı istatistiki bilgiler bile meselenin ne denli vahim bir boyutta olduğunu göstermektedir. Geçtiğimiz günlerde İHD Diyarbakır Şubesi güneydoğudaki çocuk ölümleriyle ilgili bir veri yayınladı. Derneğin verilerine göre son 25 yılda 459 Kürt çocuğu, çatışma ortamının yarattığı sonuçlar nedeniyle hayatını kaybetti. Sadece bu rakam bile İslamcı organizasyonların meseleye eğilmelerini gerektirirdi. Ama Kürt meselesi her zaman uzak durulması gereken bir alan olarak kaldı. Hem de Kürt meselesinde bin dokuz yüzlerin ortalarına kadar inisiyatifin hep Müslüman Kürtlerin elinde olduğunu unutarak…

O zaman sormak lazım, İslamcıları Kürt meselesine bu kadar uzak tutan sebepler nelerdir?

Bu ülke de İslami olan ile olmayanın tespiti sürekli bir sorun oldu. Sahip olunan din algısından hareketle İslami olanın sınırı sadece fıkhi hususlara indirgendi. Buna karşın dinin mihverinde olan adalet, hukuk gibi kavramlarla izah edebileceğimiz mevzular gündem dışına itiliverdi. Bu yaklaşımın bizi getirdiği nokta “başörtüsünü” haklı olarak Allahın bir ayeti olarak görürken “dili” bir ayet olarak görmemek olmuştur. Böylece hakim İslamcılık algısı Allahın ayetleri arasında ayırım gözetme durumuna düşmüştür.

Akademik anlamda dahi milliyetçilik üzerinde konsensüse varılmış bir tanım yok iken Türkiye İslamcılığının Kürt meselesine yönelik oldukça ilkel bir yaklaşım tarzları olmuştur. Paradoksal olarak, Türkiye İslamcılığının kullandığı bir çok argümanı Kürt Müslümanları sergilediğinde “milliyetçi” yaftasından kurtulamamaktadırlar. Onun için Kürtlerin her talebi belirsiz bir milliyetçi yaftası ile işlevsiz bırakılmaktadır.

Bu durumun bir sebebi de kavramların ve tanımların Müslümanlar tarafından yapılmamasıdır. Bu ülke de gerçekten organize olmuş tek güç olan devlet tüm tanımları yapmakta, tüm kavramların anlam dünyasını belirlemektedir. Entelektüel bağımsızlığını elde edememiş İslamcı aydınlar devletin tanımladığı iş bu kavramlarla meseleye yaklaşınca Kürt sorununa dair yanılgılara imza atıyorlar.

Kürt meselesine İslami kesimlerin mesafeli olmalarının altında yatan psikolojik bariyerlerden biri, Kürt solunun altmışlı ve yetmişli yıllardan itibaren Müslümanların boşalttıkları alanı doldurmalarıdır. Kürt meselesinin muharrikleri olarak Marksistlerin görülmesi geleneksel İslam algısına sahip Müslüman zihnini Kürt sorununun uzağında tutmaya yetiverdi.

Öyle bir imaj oluştu ki, Kürtlerden bahsetmek, Marksist ve milliyetçi olmakla eş değer görüldü. Evet, çoğu zaman sırf Marksist ve milliyetçi görülmemek adına Kürtler yalnız bırakıldılar. Ne komik ve ne korkunç!

Bir hak ihlaline yaklaşımımızı belirleyecek olan şey haksızlık olgusunun varlığıdır. Yoksa o haksızlığın karşısında duranların kimliği değildir. Ne yani Marksistler ilgileniyor diye koca bir zulmü yok mu sayacağız?

Bu nokta da tarihi bir gerçeği belirtmek gerekmektedir. Marksist solun Kürt meselesinde söz hakkına sahip olması ancak Müslümanların o alanı boşaltmaları sayesinde gerçekleşmişti. Dolayısıyla Marksistlerin varlığından dolayı Kürt meselesinden yüz çevirenlerin öncelikle inisiyatifin neden Müslümanlardan sola geçtiği sorusunu cevaplamaları gerekmektedir.

Kürt sorununda yaşanan bir diğer psikolojik bariyer ise meselesinin omuzlara yükleyeceği sorumluluk ve beraberinde getireceği bedel ödeme korkularıdır. Kürt meselesi yakıcı bir sorundur ve somut gerçekliğe sahiptir. Sistem ile hesaplaşılacak en gerçekçi zemindir. Oysa İslamcılık geldiği düzey itibariyle ne böyle bir hesaplaşmaya girebilir ne de bedel ödemeyi göze alabilir. Bu topraklarda İslamcılık kendisine hesaplaşmadan uzak sorumluluk yüklemeyecek kavgalar edinmiştir.

İslami kaygılar ile başlayıp muhafazakarlığa oradan da liberalleşmeye doğru evrilen İslamcılık algısının iktidar ile geliştirdiği derin ilişkiler ağı da Kürt sorununa hakkaniyetle yaklaşmayı engellemektedir. AKP iktidarının Kürt sorununa bakış açısı klasik devletçi anlayıştan uzak değildir. Binaenaleyh iktidar nimetlerinden istifade eden İslami grupların Kürt meselesine dair AKP’nin kabullerinden ayrı bir mantalite ortaya koymaları mümkün olamaz.

İslamcılar Kürt meselesine duyarsızdırlar. Çünkü gelişen iletişimsel imkanlara rağmen meselenin içeriğine dair sahih bilgilerden yoksundurlar ve ancak devletin verileri üzerinden bir durum tespiti yapmaktadırlar. İslamcıların kulağı Kürt meselesin de sadece devletin sesini duyar. Örneğin ordunun mütemadiyen süren operasyonlarından haberdar olmayıp sadece PKK eylemlerine kilitlenen zevatın tutumu gibi. Bu noktada mesele tamamen hangi kaynaklardan beslenildiğiyle alakalıdır.

Türkiye İslamcılığı sahip olduğu kökleri itibariyle Kürt meselesini anlamaya elverişli değildir. Dolayısıyla köklü bir paradigma değişimine ihtiyaç duyulmaktadır. Müslümanların içinden de İslamcılık algısına yönelik olarak “paradigmanın iflası” yazıları yazılabilmelidir. Kürt meselesine hak ve adalet temelinde yaklaşmadan Türkiye İslamcıları tabi tutulacakları samimiyet testini asla geçemeyeceklerdir. Bu noktada Kürtlerin de kendilerine dair bir algı oluşturabilmeleri gerekmektedir. Kürtler kendileri dışındaki her husus için bir algı oluşturmuşken sadece kendilerine dair bir algıları yoktur. Zira Kürtler kendilerine dair sorular soramamış dolayısıyla da kendilerine dair cevaplar elde dememiş bir halktır.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş