DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Suriye: Can damarı

2012-06-13 17:25:34
Suriye’den hergün yeni katliam haberleri geliyor ve yeni bir zulmün tarihi yazılıyor. Suriye’de hergün insan ölüyor, ölüm yağıyor… Suriye’de insanlık ölüyor, adalet duygusu ve merhamet algısı yok oluyor… Varlık tehdit altında kalıyor; Suriye’de işlenen zulme seyirci kalan insanlar, kurumlar ve kuruluşlar yüzünden…

Bütün bu olup bitenlere rağmen Suriye varlığını ve ağırlığını; siyasi, kültürel ve toplumsal yapı üzerindeki konumunu muhafaza ediyor. Tıpkı tarihte sahip olduğu stratejik konumunu bugün de sürdürdüğü gibi. Onu özel kılan bütün hususiyetleri bağrında taşıyor ve bu yüzden önemli bir bedel ödüyor…

Suriye kan ağlıyor… Ama Müslümanlar kanlarını bağışlamaktan kaçınmıyor. Ölüyor, öldürülüyor, yok ediliyor, ama dimdik ayakta ve direniyor… Her şeye ama her şeye rağmen, azim ve sadakatle direniyor…

Suriye lisân-ı hâl ile şunu haykırıyor: “Bu topraklar ancak benim bedel ödemem ve benim ayağa kalkmamla yeniden dirilebilir. Sadece benim olduğum yerler değil bütün bir Müslüman coğrafya da dirilecek…”

Tunus, Mısır, Libya, Yemen vs. halen bir karmaşa yaşıyor, sistem oturmuş değil. Ne olacağına dair beklentiler de net değil. O yüzden Suriye kilit nokta… Düğüm Suriye ile çözümlenecek… Diğer bölgelerdeki karmaşa da ancak Suriye özgürlüğüne kavuştuğunda netlik kazanacak…

Ama Müslümanlar bu yeni durumun ne kadar farkında; orası muamma! İşte Müslüman gençler, tam bu noktada devreye girmeli ve ümmetin dirilişini temellendirecek bu hareketi güçlendirmelidir. Siyasi taktik ve stratejiler yerine idealist bakışı önemsemeli ve küçük çıkarlar yerine ümmetin birliği ve beraberliği kadar özgürlüğünü de dikkate alan bir tavır geliştirmeliler…

Müslümanlara ait sivil-siyasi kurum ve kuruluşlar bunu ne kadar kavrayabiliyor o da meçhul! Müslüman gruplar kendi geleceklerine odaklandıkları için ümmetin geleceğini ıskalamak durumunda kalıyorlar ve işin kötüsü bunu anlamaya yanaşmıyorlar. Yani her grup ya da akım kendini ümmet olarak tanımlayarak kendi çıkarlarını ve geleceklerini ümmetin yerine konumlandırarak büyük bir yanılgıyı besliyor. Bu da ümmeti müdahaleye açık hale getiriyor... O yüzden ümmeti kuşatacak ve bu ümmetin geleceğini hesaba katacak sivil bir algının oluşumu kaçınılmaz... Bu yüzden gençler, bağlılıklarını ümmete ve bu ümmeti var kılan değerlere hasretmelidirler…

Böylece gruplar ve akımlar da kendilerine çekidüzen verecek bir vasatı inşa edebilirler. Siyasal gelişmelerin dinamikleri yerli yerine oturması noktasında önemli bir zemin kazanılır. Yeni bir heyecan dalgası oluşur ve bu heyecan dalgası ile gençler gerçek konumlarını kazanarak saflığın ve cesaretin sembolü haline gelirler. Tıpkı şu an Suriye’de gözünü kırpmadan ölümün üstüne yürüyen Suriyeli gençler gibi…

Her diriliş/kalkış düşüşün olduğu noktadan; yani kaybedilen değerlerin yeniden kazanılmasıyla başlar. O zaman neyi kaybettiğimizi hatırlamanın tam zamanı ve o kaybettiğimiz değerlere sımsıkı sarılarak yeniden bir heyecanla dirilişi ayağa kaldırmalıyız…

Kaybettiğimiz değerler ise; safiyet, samimiyet, beklentisizlik, feragat, diğerkâmlık, ilkelilik, ahlakilik ve en önemlisi salt Allah rızası içinde olmaklıktır…

İşte bu değerleri yeniden kazanarak ve onlara yaslanarak yeni bir çıkış umudu oluşturulabilir. Bu değerlere yaslandığı zaman Müslüman genç özgürleşir, Müslüman fert kavileşir, Müslüman kurumlar canlılık ve safiyet kazanır. Bu değerler Müslümanların siyasetinin de bel kemiğini oluşturmalı ki dünyaya söyleyecekleri söze temel inşa edebilsinler…

Kurumları ve akımları, grupları ve yapıları yeniden doğru yönteme taşıyacak olan bu değerler gençler tarafından kolaylıkla benimsenebilir... Ancak Müslüman genç bu değerlere sahip çıkarak varlığının anlamı haline getirdiğinde grup, kurum, akım ve kuruluşların da bu değerlere sahip çıkmasının teminatı haline gelirler. Böylece herkes, her kesim kendine çekidüzen vermeye yanaşacaktır. Müslümanların içinde bulunduğu atalet, sefalet, gerilik, ilkesizlik ve gayri ahlakilik de aşılabilir hale gelir.

Gençlik olmadan hiçbir şey düzelmez! Genç insan, bütün bu kurum ve kuruluşların yeniden dizayn edilmesinde baş aktör olabilir. O yüzden kurum ve kuruluşlar kendilerine göre bir gençlik planlaması yapıyorlar. Çünkü gelecek onlarındır. Ve insan kendi geleceğini kimsenin eline bırakmamalıdır. Genç insan ahlaki değerler ve cesaretle maruf olmalı, çıkar, faydacı veya siyasi hedefler peşinde koşmayı aşan kişidir. Tam tersi bütün bunları yeniden doğru zemine taşıyacak cehdi ve çabayı göstermekten imtina etmeyenler gençlerdir.

Suriye meselesi bütün bu olup bitenlerin yeniden değerlendirilmesini tazammun ediyor. Orada öldürülen her genç yeniden bir silkiniş ve dirilişin muştusu olmalı ki akıtılan kan heder olmasın! Müslüman gencin iki sorumluluğu var: İçeriye dönük eleştirel tutumu vazgeçilmez kılması ve dışa dönük hareketliliği her türlü siyasi stratejik ve taktik durumların ötesine taşımasıdır…

Müslümanların birlik, beraberliği ve ümmetin temel bir değer olarak konumlandırılması, her türlü çatışma ve ayrışma araçlarının yok edilmesi Müslüman gençlerin kendi varlıklarının bilincine ermesiyle ilişkilidir…

Kralın çıplak olduğunu ancak bir çocuk söyleyebilir. O yüzden çocukluklarına sahip çıkan bir gençlik yolun işaret taşlarını yeniden koyabilir… Diğer bütün Müslüman kurum ve kuruluşlara düşen de bu gençlerin varlıklarının tezahür edebilmesinin imkânını oluşturmaktır...
Görüş Bildir Bizimle Paylaş