Mayısta yapılan AP seçimlerinde göçmen karşıtı partilerin oy patlaması yaparak İngiltere, Fransa ve Danimarka'da ilk sıraya yerleşmesi, insan hakları kuruluşlarını endişelendirdi.
Aralarında Avrupa Irkçılıkla Mücadele Ağı, Avrupa Engelliler Forumu, Açık Toplum Enstitüsü, Avrupa Roman Ağı, Uluslararası Yahudi Kadınlar Konseyi, Avrupa Müslüman Gençlik ve Öğrenciler Forumu gibi farklı topluluk ve azınlıkların haklarını savunan örgütlerin ortak deklarasyonunda, AP'deki geleneksel partilerin gayrıresmi ve güçlü bir grup oluşturarak ırkçılıkla mücadeleyi yoğunlaştırmaları talep edildi.
Sivil toplum örgütleri, bu kapsamda AP'deki ırkçı konuşmalara sert tepki gösterilmesini, AB kurumlarının ırkçılıkla mücadele politikasının, eşitlik ve çoğulculuk insiyatiflerinin denetlenmesini, üye ülkelerin ırkçılık ve ayrımcılığa karşı en savunmasız toplum kesimlerini korumaya zorlanmasını ve AP'deki yasama faaliyetlerinde etnik ve dini azınlıkların taleplerinin dikkate alınmasını istedi.
AP seçimlerinde Fransa'da yüzde 25 oyla ilk sırayı alan ırkçı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Pen'in, Hollanda'da İslam ve göçmen karşıtı Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi'yle kurduğu ittifaka rağmen en az 7 AB üyesi ülkeden parlamenter katılımı şartını karşılayamaması, AP'de grup kurma hayalini sonuçsuz bırakmıştı.
Seçimlerde İngiltere'de yüzde 26,7 oyla ilk sırayı alan, Nigel Farage liderliğindeki göçmen karşıtı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) ise AP'de 7 ülkeden 48 parlamenterin dahil olduğu Avrupa Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi grubunun belkemiğini oluşturuyor.
751 üyeli AP'de ırkçı söylemleri benimseyen 100'e yakın parlamenter mevcut olsa da kendi içinde birlik sağlayamamaları nedeniyle etkinlikleri sınırlı kalıyor.