Liderlerin Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden Ypres'teki akşam yemeğinde, AB'nin gelecek 5 yıldaki "stratejik ajandası" değerlendirilirken, AB Komisyonu Başkanı'nın kim olacağı tartışması zirvenin ikinci gününe bırakıldı.
Diplomatik kaynaklar, İngiliz Başbakanı David Cameron'ın, mevkidaşlarına "yarının zor bir gün olacağını" söyleyerek Juncker'in atanmasına itirazını sürdüreceğinin sinyalini verdiğini belirttti.
Yarın Brüksel'de toplanacak olan liderlerin, görünürde sadece Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın destek verdiği Cameron'ı iknaya çalışacak. Bu doğrultuda, gündemde olmamasına rağmen AB Konseyi Başkanlığı ve Dışişleri Yüksek Temsilciliği gibi üst düzey diğer AB koltuklarının pazarlığa dahil edilmesi ya da İngiltere'ye başka tavizler verilmesi ihtimal dahilinde.
Juncker konusunda oylamaya gidilmesi halinde ise nitelikli çoğunluğun sağlanması yeteceğinden İngiltere ve Macaristan'ın karşı çıkması sonucu değiştirmeyecek. Fakat böyle bir görüntü, AB üyeliği sürekli tartışma konusu olan İngiltere'nin tamamen izole edilmesi anlamına gelecek ve Birlik'in bölünme ihtimali daha yüksek sesle konuşulmaya başlanacak.
Mayıs ayındaki Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri öncesinde siyasi gruplar ilk kez AB Komisyonu Başkanı adaylarını ilan etmiş ve seçimlerde en çok koltuk kazanan Hristiyan Demokratlar'ın adayı Juncker bir adım öne geçmişti. Uzun yıllar Avro Grubu Başkanlığını da yürüten ve Birlik içinde ekonomik ve siyasi entegrasyonun ilerletilmesine güçlü destek veren Juncker'in bu prestijli göreve atanmak için üye ülkelere ilaveten AP'de salt çoğunluğun desteğini alması gerekiyor.
751 üyeli AP'de 221 sandalyeyle en büyük grup olan Hristiyan Demokratları (EPP) 191 sandalyeyle Sosyalistler (S&D), 70 sandalyeyle Muhafazakarlar ve Reformcular (ECR), 67 sandalyeyle Liberaller (ALDE), 52 sandalyeyle aşırı sol (GUE/NGL), 50 sandalyeyle Yeşiller (Greens/EFA) ve 48 sandalyeyle aşırı sağ Özgürlük ve Demokrasi Grubu (EFD) izlerken çoğunluğu aşırı sağ 52 parlamenter ise bağımsız faaliyet gösteriyor.
