AA muhabirine sigortacılığın kamuoyundaki bilinirliğini değerlendiren Gülgeç, sektörde kıyasıya rekabet yerine sigorta bilincine yönelik eğitim faaliyetlerinin öncelik kazanması gerektiğini söyledi.
Türkiye'de sigortacılık paydaşlarının kamu kesimi ve özel sektör yöneticilerinin vizyon sahibi insanlardan oluşmaya başladığına işaret eden Gülgeç, bunlara karşın sektörün hala yeterince büyüyemediğinden yakındı.
Gülgeç, "Ben sigorta sektörünün atağa kalktığı düşüncesine maalesef katılamıyorum. 2014 yılının ilk üç ayında sigorta sektörü 7 milyar lira civarında prim üretimi gerçekleştirdi. Geçen yıla nazaran yüzde 6,5'lik prim artışı yüzde 8,4'lük enflasyonunu geçememiş gibi görünmekte. Türkiye'nin sigortalanabilir ekonomik varlığının halen büyük bir kısmının teminat altında olmadığını düşünürsek daha çok uzun bir yolumuz var demek" yorumunu yaptı.
Sektörde faaliyet gösteren kurumların eğitim faaliyetlerine daha fazla önem vermesi gerektiğini savunan Gülgeç, şöyle konuştu:
"Türkiye'de sigorta sektörü arzu edilen büyümeyi maalesef sağlayamıyor. Bu sebeple bir sıralamaya kendimizi koymamız çok doğru olmaz. Sosyoekonomik sebeplerin yanında, 76 milyonluk nüfus ve 120 yıllık sigortacılık geçmişimize karşın insanımıza sigortayı hala çok iyi anlatamadığımızı düşünüyorum.
Sigorta şirketlerinin birbiriyle rekabetten çok, toplumun bilinçlendirilmesine ve bu konudaki eğitimlere ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyorum. Sigortada bugün için pasta büyümüyor sadece dilimlerin sahipleri değişiyor."
- "Toplumda eşyaları sigortalama alışkanlığı gelişti"
Gayrimenkul ve araç sigortasının yanında gelişen teknolojiyle, insanların ellerinden düşürmediği cihazları da sigortalamaya başladığını anımsatan Gülgeç, bunun sigorta bilincine katkıda bulunduğunu kaydetti. Firmalarının hizmetine de değinen Gülgeç, şöyle devam etti:
"Biliyorsunuz bizim doğrudan bir sigorta poliçesi satışımız yok. Sigorta teminatı hizmet paketlerimizin içerisinde ücretsiz hediye olarak yer almakta. Ancak Cepkask ve Teknokask hizmet paketlerimiz ile teknoloji zinciri mağazaların benzer hizmetlerinin sigortacılık sektörüne oldukça olumlu katkı yaptığını düşünmekteyim. Ülkemizde bireyin bir sigorta hizmeti ile tanışması ortalama 30'lu yaşlarda olmakta. Birey evlenir ev, eşya sahibi olur, bir otomobil alır o zaman zorunlu ve ihtiyari sigortalar ile karşılaşırdı. Bilinç edinme yaşı olarak 30'lu yaşlar da maalesef çok geç. Cep telefonu ve diğer elektronik cihazların (Notebook, tablet pc vs) edinme yaşının oldukça düşmesi sebebiyle bireyler sigorta ve türevleri ile artık çok daha erken tanışmaktalar. Bu erken tanışmanın sigortalılık bilincine pozitif katkı yapacağını düşünmekteyim."
Gülgeç, tüketicilerin garanti ile sigortanın farkına varıp varamadığına ilişkin bir soru üzerine şunları aktardı:
"Tüketici maalesef sigorta ile yasal garanti arasındaki farkı çok net kavramış değil. Öncelikle garantinin üretici hatalarını, sigortanın ise kullanıcı hatalarını ve hırsızlıkları karşıladığını çok iyi anlatmamız gerekiyor. İnsanımız bu iki kavramı karıştırıyor. Kişilerin yasal garantiden, sigorta hizmeti ve diğer hizmetleri beklemeleri mağduriyetler yaratmakta. Biz dilimizin döndüğünce ya da fırsat buldukça iki kavram arasındaki farkları anlatıyoruz ancak asıl bu konuyu işleyecek olan kurumlar sigorta şirketleri olmalı. Sigorta şirketlerinin imkanları bizden oldukça fazla. Bu iki kavramın arasındaki farkların bile anlatılması Sigortalılık bilincine olumlu katkı yapacaktır."
- "Kredi kartı taksit sınırlandırması elektronik cihaz sigortasını da olumsuz etkiledi"
Yılın başında kredi kartıyla elektronik cihaz alımlarına getirilen taksit sınırlandırmasının elektronik cihaz sigortasındaki iş hacmini de düşürdüğünü belirten Gülgeç, "Hükümetimizin Şubat ayı itibariyle cep telefonu alımında kredi kartlarına taksit sınırlaması getirmesi cep telefonu satışını doğal olarak geriletti. Bu düzenleme Cepkask satışlarımızı da doğrudan etkiledi. 2013 yılının ilk altı ayına göre cirosal bazda geri düşmemekle beraber, Cepkask'ın toplam cirodaki payı doğal olarak azaldı" bilgisini verdi.
