Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "aspir"in Orta Anadolu şartlarında yetişen, kurağa dayanıklı bir bitki olduğunu bildirdi.
Aspir bitkisi üzerine yapılan çalışmaların 1930'larda başladığını belirten Köse, şöyle konuştu:
"Ülkemizde uzun yıllardan beri devam eden bir yağ açığı söz konusu. Mevcut yağlı tohumlu bitkilerin verim ve ekim alanlarını artırmayla ilgili çalışmalar devam etmekte ama yeni yağ arayışı da ülkemizdeki sorunlardan biriydi. Bu noktada özellikle kurağa mukavemeti nedeniyle aspir bitkisi ön plana çıktı. Türkiye, petrolden sonra ikinci olarak ham yağa yaklaşık 3.2 milyar dolar civarında bir döviz ödemekte. Bu yüzden ülkemizdeki yağ bitkilerinin üretim alanlarının ve verimlerinin arttırılması büyük önem arz ediyor."
Aspir bitkisinin özelliklerini anlatan Köse, şunları kaydetti:
"Yağ içeriği açısından da oldukça kaliteli bir yağa sahip. Günümüzde aspiri raflarda göremesek de birçok gıda ürününün içerisinde tüketiyoruz. Yağı oldukça kaliteli. İnsan gıda beslenmesinin dışında biyodizel hammaddesi olması dolayısıyla son yıllarda büyük önem arz etmekte. Bu açıdan da aspir bitkisinin giderek değeri artmaktadır. Hem zeytinyağı hem de ayçiçeği yağı tipinde çeşitleri bulunan aspir, bu noktada da çeşitlilik sağlayan bir bitki. Her ikisi de kendi içinde çok değerli yağ asitlerine sahip."
Enstitünün, aspir genetiği noktasında ciddi bir potansiyele sahip olduğunu dile getiren Köse, şöyle devam etti:
"Bu bitkinin öneminin artmasıyla birlikte ıslah çalışmalarına hız verdik. O döneme kadar tescil edilmiş olan tüm çeşitler zaten enstitümüze aitti. 2011 yılınan itibaren özellikle yağ oranı açısından daha verimli olan 'balcı' çeşidini tescil ettik. Çalışmalarımız yazlık, kışlık, tohumluk aspir çeşitleriyle devam ediyor. Tabi ıslah çalışmalarına paralel olarak aspir üretiminde bir artış yaşandı. 2006 yılında devletimizin vermiş olduğu destekler anlam kazandı. Bu desteklerle de çiftçi aspir tarımını deneme yoluna gitti. Karlılık da dikkate alınarak, uygulamasının, tarımının basit olması, çok fazla mekanizasyon ve besin maddesi istememesi bakımından birçok çiftçimiz tarafından çabuk kabul edilen bir bitki oldu."