Muş, Bitlis ve Bingöl teşkilatlarıyla düzenlenecek bölge toplantısına katılmak üzere Muş'a gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP İl Başkanlığını ziyaret etti.
Burada gazetecilere açıklamada bulunan Tezcan, Türkiye'yi 20 bölgeye böldüklerini ve 17. toplantıyı Muş'ta yapacaklarını belirterek, toplantılarda bölgelerin ve il örgütlerinin sorunlarını dinleyeceklerini söyledi.
CHP ve MHP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu'nun sadece partilerinin adayı olmadığını anımsatan Tezcan, şöyle konuştu:
"Bugün bir cumhurbaşkanlığı seçimine doğru gidiyoruz ve 3 gün önce cumhurbaşkanı adayımızı açıkladık. Milliyetçi Hareket Partisi de destekliyor ve sadece Cumhuriyet Halk Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin değil, diğer bütün partilerin, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren vatandaşlarımızın da desteğini almayı istediğimiz, umduğumuz, beklediğimiz bir adayla yola çıkıyoruz. Türkiye'de, toplumu laikler ve gelenekçiler, inananlar ve inanmayanlar diye bölen bir iktidar var. Başbakan yıllardan bu yana iktidarını milleti bölen, çatıştıran, kavga ettiren, nefret diline hakim kılan bir anlayışla yürüttü. Şimdi de kendi vatandaşlarının dinlerine, inançlarına göre vatandaşlarını birbirine düşüren, kavgayı körükleyen bir iktidar üslubu, bir siyaset üslubu hakim. Türkiye'nin esenliği, huzuru için bunu hızla terk etmemiz gerekiyor. Bu yüzden de cumhurbaşkanlığı seçimi bir fırsattır."
-"Parti içerisindeki tepkilerin önemi yok"
Tezcan, ülkenin 76 milyonu kucaklayan bir cumhurbaşkanına ihtiyaç duyduğuna işaret ederek, İhsanoğlu'nun laikliğe, inananlara, geleneksel ve muhafazakar yapıya yatkın, saygılı, bütün toplum kesimlerini anlayan, hepsiyle buluşabilecek bir cumhurbaşkanı adayı olduğunu ifade etti.
İhsanoğlu'nun uzun yıllar İslam İşbirliği Teşkilatı'nda görev aldığını, dünyanın birçok ülkesinin devlet nişanı ile onurlandırdığı, uluslararası başarı ödülüne, madalyalara sahip bir isim olduğunu anlatan Tezcan, şöyle devam etti:
"Ortadoğu'daki bu çatışma ortamında, Irak'ta çatışan tarafları barıştırma konusunda çok önemli adımlar atmıştır. İsrail ve Filistin arasındaki çatışmada, Filistin'deki örgütlerin kendi içindeki çatışmalarında çok önemli adımlar atmış, başarı sağlamış. Dolayısıyla Ortadoğu'da Türkiye'nin yıkılan imajını en iyi düzeltecek kişi. Kendisi Türk toplumunun bütün değerleriyle barışık bir üniversite hocası, bilim tarihi profesörüdür ve uluslararası alanda bütün ülkelerin liderleriyle görüşmüş, tanışmış, bilinen bir vatandaşımızdır. Biz bir siyasi parti lideri seçmiyoruz, biz bir başbakan seçmiyoruz. Hukuka saygılı, devlet dengelerini koruyacak, devlette kriz yaratmayacak birisine ihtiyaç var."
Gazetecilerin, CHP içerisinde Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığına gösterilen tepkileri hatırlatması üzerine Tezcan, "Parti içerisindeki tepkilerin önemi yok. Cumhuriyet Halk Partisi demokratik tartışma kültürü olan bir partidir. İlk anda mutlaka arkadaşlarımız arasında adayla ilgili çekincesini söyleyenler oldu. Bunlar çok az sayıda tepkilerdir. Bu tepkiler, göreceksiniz bugün zaten çok azalmış, yarından itibaren de tamamen ortadan kalkacaktır. Bunların önemi yok. Bizim örgütümüz önce tartışır, konuşur ama hızla sahip çıkar. Türkiye'nin bütün bölgelerinde Cumhuriyet Halk Partisi tabanının Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek vereceğine, diğer partilerin de birleştirici ismin arkasında kenetleneceğine inanıyorum" diye konuştu.
-"Darbecilerin cezalandırılması memnuniyet vericidir"
Tezcan, 12 Eylül davasında çıkan kararlara da değinerek, darbecilerin yargılanması gerektiğini başından beri söylediklerini, ancak göstermelik darbecilerin yargılanmasını değil asıl darbecilerin yargılanması gerektiğini dile getirdi.
Cezadan çok Türkiye'nin darbelerle ve darbecilerle hesaplaşmasının önemli olduğuna dikkati çeken Tezcan, halen ülkede 12 Eylül yasalarının, hukuk düzeninin ve siyaset anlayışının devam ettiğini savundu.
"Darbecilerin cezalandırılmış olması memnuniyet vericidir ama mesele Türkiye'nin 12 Eylül hukukuyla hesaplaşmış olmasıdır" diyen Tezcan, Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz davasıyla ilgili kararının da sevindirici olduğunu kaydetti.
Anayasa Mahkemesi'nin, verdiği kararla kendilerinin 5 yıldan bu yana söylediği şeyleri teyit ettiğini anlatan Tezcan, Türkiye'nin darbelerle hesaplaştığı bir dönemde darbe yapmaya kalkışanların da yargı önünde mutlaka hesabını vermesi gerektiğini vurguladı.
-"18 yaş altı çocuğun serbest iradesi yoktur"
Diyarbakır'daki annelerin yaptığı eylemleri hatırlatan Tezcan, 16 yaşındaki çocukların dağa götürülmesinin, "kendi isteğiyle geldi" diyerek alıkonulmasının suç olduğunu, bunun kabul edilebilir bir şey olmadığını bildirdi.
Tezcan, hem ulusal ve uluslararası hem de ahlaki anlamda çocukların alıkonulmasının kabul edilemeyeceğine değinerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"18 yaş altı çocuğun kendi serbest iradesi yoktur. Örgüte katılmak istese bile yoktur. Dolayısıyla bunları şu veya bu sebeple almak, kamplarda tutmak hem suçtur, hem vicdanen hem de ahlaken kabul edilebilir bir şey değildir. Anaların yarası ve acısı önemlidir. Anaların acısını paylaşıyoruz. Türkiye'de kim olursa olsun... Türkiye'nin barışından bahsedeceksiniz, ondan sonra 15-16 yaşındaki çocukları alıp dağlarda militan olarak yetiştirecek, ailesinden koparacaksınız. Bunun kabul edilebilir yanı yoktur. Devletin baskısını da örgütün baskısını da kabul etmek mümkün değildir. Derhal, bir an önce o ailelerin birliğinin, bütünlüğünün sağlanması gerekir."
Tezcan, açıklamasının ardından basına kapalı yapılan bölge toplantısına katıldı.