Türklerin gerek İslamiyet öncesi gerekse sonrası yüzyıllardır yaşadıkları coğrafyada oluşturduğu mezarlıklar, atalarına duydukları saygının işareti olarak tüm ihtişamını koruyor.
Atalarının bıraktıklarını ebedi kılmak ve geçmişe ait birikimleri gelecek kuşaklara aktarmak adına inşa edilen mezar taşlarının en güzel ve görkemleri örnekleri de Bitlis'in Ahlat ilçesinde bulunuyor.
Dünyadaki en büyük epigrafya okulu olan Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı, Orhun'dan Anadolu'ya uzanan Türk boy ve topluluklarının ortak yaşayış ve inanışlarına ait önemli ipuçları veriyor.
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Türk Dil Kurumu (TDK) Yazıt Bilimi Kolu Başkanı Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türklerin mezarlarını, mezar taşlarını ve mezarlıklarını belli bir düşünce ve plan dahilinde oluşturduğunu söyledi.
Ahlat'taki kümbetlerin eski Türk kurganlarının uzantısı olarak inşa edildiğini vurgulayan Alyılmaz, şöyle konuştu:
"Dünyada en büyük epigrafya okulu olan Ahlat Selçuklu Mezarlığı gibi muhteşem anıt mezarların, gösterişli ve güzel mezar taşları ile yazıtların bir arada bulunduğu başka mezarlık yoktur. Ahlat'ta akıt türü mezarlar da var. Bu mezarlar genelde yer altına gömülmüşlerdir. Onlar seçkinlerin mezarlarıdır. Bunlar aile mezarlığı niteliğindedir. Ahlat'taki Selçuklu ve Kadılar mezarlıklarında, alimlerin, o dönemin seçkin ve saygın insanların mezarları vardır. Bunlar gerçek mezarlardır. Ahlat'taki Selçuklu Mezarlığı, Orhun'dan Anadolu'ya uzanan Türk boy ve topluluklarının ortak yaşayış ve inanışının eserleridir. Buradakiler Orhun ve Yenisey yazıtlarının torunlarıdır. Yani o bölgede yaşayanlar, buraya geldikten sonra aynı geleneği devam ettirmişler. Değişen yalnızca alfabe, dini içerikli ifadeler ve bazı motiflerdir. Ahlat mezar taşlarındaki kurt başlı ejder tasvirleri, Orhun yazıtlarında yer alan tasvirlerin uzantısıdır ve muhteşem geçmişin hatırasını yansıtır."
-Tuzak mezarlar
Alyılmaz, Türklerde gerçek, sahte ve anıt (temsili mezar) olmak üzere 3 çeşit mezar örneği bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Gerçek mezarlar içinde ölen kişinin naaşı bulunur. Seçkinlere, kağanlara ve kumandanlara ait bu mezarlar genelde saklanmıştır. Naaşlara, düşman, kötü niyetli kimselerin ve soyguncuların ulaşmasını engellemek için, bu tür mezarlar ya akarsuların yönleri değiştirilerek, akarsu yatağının altına veya büyük dağlar yarılarak içine ya da ormanlık alanlarda derinlere inilerek defnedilirmiş. Defin işlemi bittikten sonra akarsular eski yatağına çevrilirmiş. Kimse bir daha da oraya ulaşamazmış. O dönemde kağana ait naaş derinlere defnedilerek, naaşın herhangi bir parçasının düşmanın eline geçmesi önlenirdi. Eski Türk mezarlarında genelde ölen kişi, eşyalarıyla gömülürdü. Geçmişte de mezar soyguncuları vardı.
Kağan ve kumandan mezarlarının soygundan korunması amacıyla adına sahte mezarlar yapılırdı. Sahte mezarları açan soyguncular, mezara konulan çeşitli otlardan yapılan kimyasalların havayla temas ettiği anda ölürmüş. Yani sahte mezarlar kötü niyetli kimseleri yok etmeyi amaçlayan bir anlamda tuzak mezarlardır."
Kağan ve kumandanların gerçek mezarının nerede olduğunu kimsenin bilemediğini anlatan Alyılmaz, anıt mezarların ise genelde İpekyolu güzergahlarına dikildiğini dile getirdi.
Alyılmaz, halkın kağan ve kumandara olan bağlılıklarını bildirmek ve dua etmek istediğini bu nedenle de görkemli mezarlar yaptırıldığını bildirerek, Kül Tigin ve Bilge Kağan'a ait anıt mezar külliyelerinin bu özellikte olduğunu ifade etti.
-"Ataya bağlılık tanrıya bağlılık gibiydi"
Eski Türk boy ve topluluklarında atalara bağlılığın aynı zamanda Tanrı'ya bağlılık olarak değerlendirildiğine değinen Alyılmaz, kağanın, tanrının yeryüzündeki temsilcisi ve tanrıdan aldığı emirlerin uygulayıcısı olarak görüldüğünü anımsattı.
Alyılmaz, eski Türk yazıtlarının önemli bir bilgelik ve inanç kaynağı olduğunu belirterek, "Türkler öleceklerini ve ebedi olanın öbür dünya olduğunu biliyorlar. Türkler atalarına duydukları saygıdan dolayı atalarının bıraktıklarını ebedi kılmak ve geçmişe ait birikimleri gelecek kuşaklara aktarmak adına mezarlarını ve mezar taşlarını görkemli yapmışlardır" diye konuştu.