Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin su alan bir gemi gibi dibe gittiğini, yokuş aşağı inerken freni patlayan bir kamyon gibi kontrolsüz olduğunu savundu. Türkiye'nin hayati çıkarlarının, tarihi ve kültürel haklarının hiçbir dönemde olmadığı kadar tartışılıp tehdit altında bulunduğu bir süreçten geçildiğini iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Başbakan, hangi ülkenin siyasi sorumluluğunu taşıdığını unutmuştur. Başbakan, kim olduğunu, yetki ve iradeyi kimden aldığını yabana atmıştır. Peşinen ifade edeyim ki Türkiye'nin en ciddi sorun ve açmazı, 17-25 Recep Tayyip Erdoğan'dır. Türk milletinin en büyük talihsizliği, Türk tarihinin en tahammül edilemez kör noktası küresel cinayet ve ölüm projesine tıpış tıpış Eşbaşkanlık yapan bu şahıstır. Artık hiç kuşkumuz kalmamıştır, AKP hükümeti, yıkıma, bölünmeye ve düşmanlığa memur edilmiş şer yuvasıdır. AKP hükümeti, milli tezleri havaya uçurmaya, milli hasletleri yok etmeye, Türkiye'nin kapısına kilit vurmaya görevlendirilmiş batıl hayranı, bölücülük meraklısı, fitne mihveri bir menfaat oluşumudur."
-"IŞİD'e yardım ve yataklık yapanlar, alınan canlardan bir numaralı sorumludur"
Irak'ın sancılı ve kanlı bir parçalanmayla karşı karşıya olduğunu belirten Bahçeli, "Irak'ın kardeşin kardeşe ölüm yağdırdığı, kardeşin kardeşe silah çektiği cehennem vadisine hapsolduğunu" söyledi. IŞİD'in Milattan Sonra 4. Yüzyıl'dan itibaren Avrupa'yı akın akın istila eden barbar kavimlerden öz itibariyle farksız olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bu defa da komşu coğrafyalar selefi ve vehhabi gelenekten gelen, El Kaide'nin kuluçkasından çıkan radikal ve acımasız bir terör örgütünün saldırılarına sahne olmaktadır" dedi.
5 ile 10 bin arası militanı bulunan IŞİD'ın, Irak'ı yakıp yıktığına işaret eden Bahçeli, Musul, Tikrit, Anbar, Telafer ve Felluce IŞİD'in kontrolüne geçtiğini hatırlattı. Irak askerlerinin adeta tek kurşun atmadan üniformayı çıkararak IŞİD'in önü sıra kaçtığına dikkati çeken Bahçeli, IŞİD teröristlerinin Suriye'nin Rakka vilayetinden Bağdat'a uzanan ve içine Sünni coğrafyayı alan bir hat üzerinde devletleşmenin, devlet kurmanın niyetinde olduğunu bildirdi. Bu durumu uluslararası hukuka ağır bir darbe, bölgesel dinamiklere, Irak'ın egemenlik haklarına kesif bir saldırı olarak nitelendiren Bahçeli, IŞİD'in Ortadoğu'nun yeni baş belası olduğunu vurguladı. Bahçeli, "Bir ara Esad muhalifliğine soyunan IŞİD'e yardım ve yataklık yapanlar, imkan ve kolaylık sunanlar bugünlerde dökülen kanlardan, alınan canlardan doğal olarak bir numaralı sorumludur. IŞİD'i besleyip palazlandıran, yedirip içiren, giydirip silahlandıran yerel ve küresel odaklar Ortadoğu'nun ölüm coğrafyası haline dönüşmesini projelendiren zalimlerden başkası değildir. Maalesef ki AKP de bu işin içindedir ve IŞİD canavarını azdıran, kışkırtan karanlık elin, kapkara emelin küflü bir halkasıdır" diye konuştu.
Suriye'yi saran iç savaşın, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin yeşerip zemin bulduğu uygun bir iklim yarattığına işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"AKP'nin zamanla ve Batı'nın bastırmasıyla bu terör gruplarıyla arasına belli belirsiz mesafe koyması bir türlü somut ve kalıcı sonuçlar doğurmamıştır. Fikren, ruhen ve siyaseten iflas eden ve stratejik sığlığın mimarı olan Dışişleri Bakanı'nın bu yılın Şubat ayında, katıldığı bir televizyon programında Suriye'yi kast ederek 'IŞİD denilen suç yapılanması doğrudan rejimle birlikte çalışan yapılanma' sözleri ise gecikmiş bir pişmanlık itirafının eseri olarak yorumlanmalıdır. IŞİD militanlarının Suriye'deki hangi hapishaneden ve ne zaman bırakıldığına kadar bilgi sahibi olmakla övünen bu hükümet üyesinin, muhtemel riskleri öngörememesi, tehlikeleri fark edememesi içine düştüğü stratejik çaresizliğin hazin bir neticesidir. AKP'nin düne kadar biberonla beslediği IŞİD, ayakları üstünde durduktan sonra sahibine dirsek vurmuş, kendi ikbal ve geleceği açısından yeni efendilerinin eteğinden tutmuştur. Ve pek tabiidir ki IŞİD, BOP'un kanlı bir tetikçisi, ölüm ve ceset üzerine plan yapan vicdansız ve kiralık bir örgütüdür. Dışişleri Bakanı, her ne kadar IŞİD'i Esad hesabına çalışan suç oluşumu olarak tanımlasa da bazı emareler, bazı bağlantılar, bazı deliller AKP'nin hala vahşi örgütlerle aynı potada olduğunu işaret etmektedir."
-"IŞİD, aynı zamanda Türkiye'ye saldırmıştır"
Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunda 49 kişinin rehin alınması sırasında çatışma yaşanmamasını "manidar" olarak nitelendiren Bahçeli, "Anlaşıldığı kadarıyla, AKP'den Musul'a giden emir de bu yöndedir" dedi. Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi'ne göre, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunun dokunulmazlığı olduğuna dikkati çeken Bahçeli, uluslararası hukuka göre, konsolosluğun bulunduğu alanın Türkiye toprakları olduğunu vurguladı. Bahçeli, şunları söyledi:
"Yani IŞİD, aynı zamanda Türkiye'ye saldırmıştır. Yani IŞİD, vatan topraklarına kast etmiştir. Bunun yanında Türk Bayrağı'nı alçakça indirmiştir. Sayın Başbakan, soruyorum sana, bunlar senin için bir anlam ifade ediyor mu? Bayrak inmiş, vatan işgal edilmiş, insanımız rehin düşmüş, bunlar sana bir şeyi çağrıştırıyor mu? Sayın Erdoğan, sana diyorum, sana sesleniyorum, iradeni kime ipotek ettirdin, vicdanını kime devrettin, siyasetini kimlere peşkeş çektin? Musul düşerken, Türkmenlerin kanı sel gibi akarken sen para mı sayıyordun, para mı sıfırlıyordun, evladının bir türlü anlamadığı lisanla rüşveti mi gizliyordun? Hayret ediyoruz ki dünyayı kurtarma tantanası altında villayı parayla, cebini haramla dolduran aslan parçası Recep Tayyip Erdoğan'dan IŞİD'e en ufak bir tepki gelmemiş, haysiyetli bir itiraz yükselmemiştir. Başbakan, Obama'dan medet beklemiş, fakat yüz bulamayınca Irak dosyası koltuğunda dolaşan Başkan Yardımcısından telefon trafiğiyle icazet ummuştur. Türkiye'nin toprakları işgal edilmiş, bayrağı tıpkı Diyarbakır'daki gibi indirilmiş, insanları rehin alınmıştır; ne var ki Başbakan muhalefete nasıl kara çalarım, nasıl yüklenirim, nasıl iftira atarım derdindedir. Bu ne utanmazlık, bu ne kendini bilmezliktir?"
-"Başbakan Erdoğan IŞİD'e terörist diyememiş, dememiştir"
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, "Irak'taki güvenlik sorunları bahanesiyle IŞİD'in Musul Başkonsolosluğumuzu işgal ettiğini" söylediğini ve rehin alınan vatandaşlarımızın, sağ salim, emniyet içinde evlerine ulaştırmak için çalışmaların devam ettiğini söylediğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tereyağından kıl çekmekle uğraşan Başbakan, göle yoğurt çaldığının, pişmiş aşa su kattığının, çamurda patinaj yaptığının farkında ve şuurunda bile değildir. Başbakan Erdoğan IŞİD'e terörist diyememiş, dememiştir. Çünkü Başbakan'ın IŞİD'e karşı geçmişten gelen gönül borcu, hoşgörülü ve sıcak bir ilgisi vardır ve her şey ortadadır. Başbakan'ın işitme zorlukları varsa kendisine yardımcı olayım, IŞİD BOP'un kundağında gözlerini açan bir terör örgütüdür ve Irak'ın yanında Türkiye'ye de saldırmıştır. Yıllardır kurusıkı atan, yalan üstüne siyaset kuran Sayın Erdoğan neredesin? 2003 yılı Temmuz ayında, Süleymaniye'de askerimizin başına çuval geçirilmesi karşısında ABD'ye nota ver dediğimizde, 'Ne notası, müzik notası mı' diyen korkak Başbakan yine nereye sıvıştın, nereye kaçtın?"
-"Başbakan ya IŞİD taraftarıdır, ya IŞİD sevdalısıdır"
IŞİD'in Türkiye'ye kafa tuttuğunu, Türkiye ile aracılar vasıtasıyla pazarlık yapmanın peşinde olduğunu öne süren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
"Başbakan bunlara kafa yormak yerine, bizim IŞİD'i tahrik ettiğimizi yüzsüzce iddia etmektedir. Başlıbaşına tahrik ve provokasyon olan bu terör örgütünün bizim tarafımızdan kışkırtıldığını söyleyebilmek için bir insanının gizli IŞİD militanı, gizli IŞİD sempatizanı olması yeterlidir. Başbakan'ın bu akılsız ve ahlaksız sözlerinin bizim nezdimizde hiçbir karşılığı yoktur. Sayın Başbakan, namertliğin yakana yapışmasını istemiyorsan, nemelazımcılığın alnına kazınmasını dilemiyorsan; sindiğin delikten çık, masaya yumruğunu vur, dosdoğru bir şekilde IŞİD'e terörist diyecek sağlam duruşu göster. İşte fırsat sana, hodri meydan. Türk devleti ona buna pabuç bırakmaz, bırakamaz. Şu an IŞİD'in elindeki Türk vatandaşlarımızı kurtarmak AKP'nin siyasi şeref ve namus borcudur. Başbakan ilk olarak; sayıları 80'e varan Türk vatandaşını sağ olarak ya kurtaracak ya da kurtaracaktır; bunun başka bir yolu yoktur. İkinci olarak, Türkiye'ye meydan okumanın bedelini IŞİD'e ödetecek, bölgesel sahadaki oldubittilere, meşru sınırlar dahilinde izin ve fırsat vermeyecektir. Üçüncü olarak, Türkiye'nin milli varlık ve güvenliğinin komşu coğrafyaların toprak ve insan bütünlüğünden geçtiğini hesaba katarak; Irak ve Suriye'nin bölünmesine hiçbir şart altında rıza göstermeyecektir. Dördüncü olarak da Türkmenlerin ve Türkmeneli'nin feryadına tarihi ve kültürel bağlar kapsamında kulak tıkamayacak, üç maymunu oynamayacaktır. Biz Başbakan'a bir haftadır korkma, tehditlere aldırma dedik. Biz Başbakan'a bir haftadır, dirayetli ve cesur olursan, milli bekamızı savunursan Türk milletinin hükümetini yalnız bırakmayacağını, desteğini esirgemeyeceğini söyledik. Ve askeri müdahale öncelikli olmak üzere, tüm seçeneklerin planlanıp etap etap icrasını tavsiye ettik. Peki, Başbakan bize ne dedi? 'Bunların dünyadan haberi yok' dedi. Rehin alınan vatandaşlarımızın başına bir şey geldiği zaman bunu neyle izah edeceğimizi, neyle izah edeceklerini sordu, bu suallerle kendisini avuttu. Başbakan ya anlama özürlüdür ya da kasten sözlerimizi çarpıtmaktadır. Başbakan ya IŞİD taraftarıdır, ya IŞİD sevdalısıdır, ya da acizdir, terör karşısında diz çökmüş müflis bir siyasetçidir."
-"IŞİD, Musul civarında survivor yarışması düzenlemiştir de biz mi kaçırdık?"
"Güçlü bir devlet, kudretli bir ülke, kararlı ve milli bir hükümet eli silahlı teröristlerden insaf beklemez, keyfine göre hareket etmez. Gerekirse Musul'u ve mücavir alanları havadan ve karadan ablukaya alır, oradaki iki tugayımızı harekete geçirir; hem vatandaşlarımızı hem de Türkmenleri ölüm kapanından çekip çıkarır. Sayın Erdoğan, çok iyi öğren ki, tereyağından kıl çekmek işte budur" diyen Bahçeli, Ortadoğu'da ricayla, minnetle, yalvar yakarla, aman dilenmekle hiçbir yere varılamayacağını, hiçbir kötü ve hain niyetin üstesinden gelinemeyeceğini söyledi.
"AKP'nin bugüne kadar, terör örgütleriyle ne fırıldaklar çevirdiğini, hangi mide bulandırıcı ilişki ve irtibatlar kurduğunu cümle alem duymuş ve öğrenmiştir. Başbakan'ın sicili bu konuda katrana dönmüş, kimyası bozulmuştur" değerlendirmesini yapan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu yüzden IŞİD karşısında AKP'nin atıllığı ve durgunluğu fıtratı gereğidir. Çünkü Başbakan terörist görür görmez, hemen pazarlık masası aramakta, yoksa anında kurmakta ve şakır şakır tavizler vermek için iradesinin kapaklarını ardına kadar açmaktadır. Şu garip ve tuhaf duruma bakınız ki Recep Tayyip Erdoğan radar gibi teröristi her yerde bulmakta, bağrına basmakta ve dişine kıstırmaktadır. Başbakan'ın tebessüm etmesi ve geceleri huzurla başını yastığa koyması için, eminim ki kendi kendisine, bugün Allah için ne yaptın sorusu yerine bugün PKK için veya bugün IŞİD için ne yaptın sorusunu sormaktadır. Başbakan ve bazı hükümet üyeleri, rehin alınan vatandaşlarımızın güvende olduklarını haber vermektedir. Emeklilik günleri yaklaştıkça kıvranan her an ağlama modundaki Başbakan Yardımcısı IŞİD'in hedefinde Türkiye'nin olmadığını açıklamıştır. Ayrıca AKP'li Dışişleri Bakan Yardımcısı da benzer telden çalmakta, hatta daha ileri giderek, 49 vatandaşımızın rehin olmadığını iddia etmektir. Bu sözlerin neresinden tutalım, neresini onaralım, nesine itimat edelim? Yaşamadığımız rezalet, karşılaşmadığımız musibet kalmamışken, bu zevat bize ne anlatmaya çalışmaktadır? IŞİD, 49 vatandaşımızla birlikte 31 şoförümüz için Musul civarında sörvayvır (survivor) yarışması düzenlemiştir de biz mi kaçırdık? Yoksa 'biri bizi gözetliyor, bugün ne pişirsem, bugün ne giysem, gelinler kaynanalar, ben bilmem eşim bilir' türünden yarışma programları tertip etmiştir de biz mi anlayamadık? Bunun için de katılımı artırabilmek için insan kaçırmaktan başka çareleri olmamıştır da biz mi bunu fark edemedik? Başbakan ve hükümeti milletimizle alay mı etmektedir? Bal gibi rehin alınan, can güvenliği tehdit altında bulunan Türk vatandaşlarının gerçek durumlarını saklamaktan, örtbas etmekten ne çıkar beklenmektedir? Rehin alınan vatandaşlarımız güvenli ise, güven ve güvenlik nedir, nasıl tanımlanacaktır? Başbakan IŞİD'e göz kırpmakta, el sallamakta, gülücükler saçmakta, masa altından dayatmalarını kabullenmektedir. Yakın vadede İŞİD rehineleri serbest bırakacaktır çünkü başka çıkar yolu yoktur. Ancak AKP'nin teslimiyetçiliğiyle olan Türk devletinin ve Türk milletinin saygınlığına olacak; bir kez daha terörist heves ve talepler mevzi ve imkan elde edecektir."
(Sürecek)