Türk Standart Enstitüsü (TSE) tarafından Gebze Kalite Kampüsü'nde düzenlenen "1. Ulusal Test ve Muayene Çalıştayı"nda konuşan Kavranoğlu, 1963'te bilim ve teknoloji konusunda çalışmalar yapması için TÜBİTAK kurulduğunda Türkiye'de birkaç tane üniversite ve iki elin parmakları kadar bilim adamının bulunduğunu, ihracatın da 300 milyon dolar civarında olduğun söyledi.
Türkiye'nin 1980'lerin başına geldiğinde yılda 2-3 milyar dolar, 2002'de de 35 milyar dolara ihracat yapan ve kişi başı milli gelir 3 bin dolar olan bir ülke haline geldiğini dile getiren Kavranoğlu, son 10 yılda ise Türkiye adeta bir "sessiz devrim" yaşandığını kaydetti.
Kavranoğlu, 2002'de 35 milyar dolar olan ihracatın geçen yıl sonu itibariyle 152 milyar dolara, kişi başı milli gelirin de 10 bin 800 dolara ulaştığını vurgulayarak, "Dolayısıyla baktığımızda Türkiye son 40-50 yılda çok zayıf bir konumdan bugün dünyanın 17'nci büyük ekonomisi haline gelen bir ülke oldu. Türkiye'nin şuan başka bir problemi var. Biz son 10 yılda hakikatten çok büyük işler yaptık. 6 bin kilometre bölünmüş yolumuz vardı, onun üstüne 17 bin kilometre yeni yol ilave ettik. Çok uzun tüneller yaptık, Türk Hava Yolları, dünyanın en iyi hava yolu şirketlerinden birisi haline geldi. Türkiye daha önce yaşamadığı refahı yaşamaya başladı ama bir tıkanmışlık yaşıyoruz" diye konuştu.
Türkiye'nin kişi başı milli gelirde son 6 senedir 10 bin dolarlarda salındığına dikkati çeken Kavranoğlu, "İşte buna orta gelir seviyesi deniyor. Bu, Türkiye'nin var olan paradigmasıyla, var olan diferansiyel denklemleriyle var olan dinamikleriyle bu haliyle bu mevzuatıyla bu devlet yapısıyla varacağı rakam bu. Bizim artık birşeyleri değiştirmemiz gerekiyor Türkiye'de. Bizim artık paradigma değişikliği yapmamız gerekiyor" ifadesini kullandı.
- "300 bin tam zamanlı araştırmacımızın olması gerekiyor"
Kavranoğlu, Türkiye'nin artık bulunduğu konumdan tatmin olacak bir ülke olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yılında ülkemizin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmasını kendimize hedef olarak koyduk ve dedik ki kişi başı milli gelir 25 bin dolar olacak. Dedik ama 10 bin dolarları bir türlü aşamıyoruz. Bunun için Ar-Ge'ye para ayırıyoruz. Ar-Ge'ye ayırdığımız paranın tümünü harcayamıyoruz. TÜBİTAK 1 milyar istese 1,5 milyar veriyoruz. Bizim dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmamız için bizim 300 bin tam zamanlı araştırmacımızın olması gerekiyor. Şimdi 90 bin tane var ama gerçekten kaliteye bakacak olsak acaba 9 bin var mı emin değilim."
"Bizim son 5-6 yılda 10 bin dolarlarda kalmamızdaki ana sebep, Türkiye'deki sistemin 1960'ların, 70'lerin, 80'lerin o zamanın şartlarına, o zamanın dinamiklerine göre oluşturulmuş olan sisteminin artık 2014, 2023'te Türkiye'ye dar gelmesi, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaması" diyen Kavranoğlu, Türk girişimcisinin, Türk sanayicisinin sahip olduğu potansiyeline varmasına müsaade etmeyen bir sistemin bulunrduğunu söyledi.
Bu sistemi ufak değişiklerle değil, esaslı adımlar atarak sistemin bazı dinamiklerinin yenilenmesine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Kavranoğlu, bilimde ve teknolojide arzu ettikleri ilerlemelerin katedilemediğini, bunun da doğal olarak sanayiye ve ihracata yansıdığını vurguladı.
- "Sistem problemi var"
Kavranoğlu, ihracatçılarının dünyanın her yerinde yeni pazarlar aradıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Ama ihracatımızda patlama yaşayamıyoruz. 150 milyar dolarlara kadar hızla yükseldik ama burda tüm gayretlere rağmen bir duraklama var. Demek ki bizim problemimiz niyet problemi değil, kaynak problemi değil. Sistem problemimiz var bizim. Bizi sistem problemimiz şu; bir ülkenin gelişmiş bir ülke haline gelmesindeki en önemli kurumları üniversitelerdir. Üniversiteler ülkelerin ışık tutan kandilleridir. Biz de ise üniversitelerimiz 1980'lerde kurulan YÖK düzeni dolayısıyla Türkiye'ye yol göstermek bir yana maalesef Türkiye'yi aşağıya çeken, Türkiye'nin ilerlemesine mani olan tartışmalarda negatif olarak hep en önde oldurlar geçtiğimiz dönemde. Şimdi o tartışmaların biraz dışındalar ama hala bilim ve teknoloji üreten, bilim adamı üreten rollerinde beklediğimiz seviyede değiller. Bizim biran önce bilim adamlarımıza güvenen, öğrencilerimize güvenen, Türkiye'ye güvenen dünya standartlarında bir üniversite sistemine ihtiyacımız var. Bu üniversite sistemi özerk olmalı, bilimsel özerkliğe sahip olmalı, idari özerkliğe sahip olmalı, iş dünyasıyla rahatça işbirliği yapabilen bir üniversite sistemi olmalı."
- "Test ve muayene için yurt dışına büyük miktarda döviz transfer ediliyor"
TSE Başkanı Hulusi Şentürk ise dünya ticaretinin tek belgelendirme, tek test ve ve bu belge ve testin de tek standart üzerinden yürütülmesi üzerine kurulu olduğuna dikkati çekerek, bunu gerçekleştiremeyen ülkelerin uluslararası ticarette başarılı olma şansının olmadığı gibi kendi vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlama imkanlarının da bulunmadığını söyledi.
Türkiye'de TSE başta olmak üzere test ve belgelendirme alanında hizmet veren kuruluşların bulunduğunu ancak bu kuruluşların ulaşabildikleri alanın Türkiye pazarının çok küçük bir payını kapsadığını anlatan Şentürk, "Sadece test ve muayene pazar büyüklüğünün bile 1,5 milyar dolar civarında olduğu göz önüne alındığında ve bunun sadece yüzde 20'lik kısmının yerli kaynaklarla gerçekleştirildiği dikkate alındığında ciddi bir açığımız olduğu ve her sene yurt dışına büyük miktarlarda döviz transfer etmek durumunda olduğumuz görülmektedir" ifadesini kullandı.
Şentürk, Türkiye'nin gerçek anlamda test ve muayene ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için neler yapılması gerektiği, hangi politikalar izlenmesi gerektiği konusunda tartışmak için bir çalıştay düzenlediklerini belirterek, "Bu çalıştaya ilgili kurum ve kuruluşlarımızdan 420 temsilci katılmış bulunmaktadır. Burada Türkiye'nin test ihtiyaçları ve bu konuda izlenmesi gereken politikalar tartışılacak. Türkiye ciddi bir ekonomik hamle içerisinde ancak bu hamlesini özellikle orta gelir tuzağı dediğimiz çıkmazdan kurtarmak için standardizasyona hakim olan, gerekli belgelendirmeleri yapabilen ve bunun için de şart olan muayene ve test altyapısını kuran bir ülkeye ihtiyacımız var" diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından farklı oturumlar halinde devam eden çalıştay, yarın sona erecek.