Devlet Başkanlığı Sözcüsü Reuben Abati, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nijerya'nın güvenliğini tehdit eden terörle mücadelesinin devam edeceğini söyledi.
Türkiye'nin Boko Haram'ı terör örgütü listesine almasının olumlu bir gelişme olduğunu dile getiren Abati, Boko Haram ve müttefiklerine yönelik dünya genelindeki tepkilerin yanı sıra Türkiye'nin bu kararının örgütün yalnızlaştırılmasına katkı sunacağını kaydetti.
'Çok net olarak söylüyorum. Boko Haram veya El Kaide... Onlar kendilerini nasıl ve hangi etiketle tanımlıyorsa tanımlasın. Teröristler için dünyanın hiçbir bölgesinde saklanacak bir yer yok' diyen Abati, dünyanın her yerinde terörün insan hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini ifade etti.
Terörle mücadele dikkate alınması gereken en önemli noktanın bu örgütlerin uluslararası ağlarının bulunduğu gerçeği olduğunu belirten Abati, dünyanın her bölgesinde merkezleri bulunan terör organizasyonlarının silah ve para temin etme noktasında da ilişkilerinin olduğunu kaydetti.
Terörün kökünün kazınması için Nijerya ve müttefiklerinin bu örgütlerin silah, cephane ve parasal kaynaklarının bulunmasını hedeflemesi gerektiğini dile getiren Abati, 'Bu çerçevede ülkeler arasında bilgi paylaşımı gibi ortak çabaların sergilenmesi gerekiyor. Bunlar gerçekleşirse terörle mücedele daha kolay hale gelecektir' dedi.
Abati, Nijerya'nın Boko Haram örgütünün kökünü kazımak için diğer ülkelerle çalışmaya hazır olduğunu söyledi.
Resmi Gazete'nin dünkü sayısında Bakanlar Kurulu'nun El Kaide terör örgütü ile bağlantılı kuruluşlar listesine Nijerya'da faaliyet gösteren Boko Haram'ın eklendiği açıklanmıştı.
Nijerya'nın kuzeyindeki Borno, Adamawa ve Yobe eyaletleri, ülkede dine dayalı yönetim isteyen Boko Haram örgütünün faaliyetlerinin yoğunlaştığı bölgeler arasında yer alıyor. Kanlı saldırılarıyla bilinen Boko Haram, binlerce kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor.
Borno eyaletindeki Chibok kasabasında devlete ait bir okula 14 Nisan gecesi baskın düzenleyen Boko Haram üyeleri, çok sayıda kız öğrenciyi araçlarla bölgeden kaçırmıştı. Öğrencilerin bir bölümünün komşu ülkeler Nijer, Çad ve Kamerun'a götürüldüğü ileri sürülmüştü.
ABD, 200'den fazla kız öğrencinin yerlerinin belirlenmesine ve güvenli bir şekilde kurtarılmasına destek olmak için Çad'a 80 civarında asker konuşlandırmıştı.
