Sigarayı bıraktıktan sonra başladığı doğa yürüyüşlerini dağcılık tutkusuna çeviren bedensel engelli dağcı 54 yaşındaki Kılıçarslan, 7 yılda Türkiye'nin en yüksek ve zorlu dağlarına 40'ın üzerinde tırmanış gerçekleştirdiğini anlattı.
Kılıçarslan, Aydos Dağı zirvesinde AA muhabirine yaptığı yaptığı açıklamada, 'Dört aylıkken geçirdiğim çocuk felci hastalığı sonrasında, sağ bacağımda kas ve doku kaybı oluştu. Ayağımın eksikliğini kollarımı güçlendirerek koltuk değnekleri ile giderdim. Sakat ayağımla bir basamak merdiven dahi çıkamam ama koltuk değnekleri ile ülkemizin en büyük ve zorlu dağların zirvelerine çıktım" dedi.
5 bin 137 metre rakımlı Büyük Ağrı Dağı'na 2, 3 bin 916 metre yüksekliğindeki Erciyes'e 9 kez, Bolkar Dağları'nın 3 bin 524 metre rakımlı Medetsiz'e 4, 3 bin 448 metre rakımlı Aydos Dağı zirvesine 3 kez tırmandığını anlatan Kılıçarslan, Aladağlar'da 3 bin 756 rakımlı Büyük Demirkazık ve 3 bin 723 metre yüksekliğe sahip Emler zirvelerine çıktığını, Antalya'da Beydağlar'ında 3 bin 86 rakımlı Kızlar Sivrisi zirvesine iki kez kış tırmanış gerçekleştiğini söyledi.
Kılıçarslan, şöyle devam etti:
'Şu an da bu röportajı 3 bin 448 metre yüksekliğindeki Orta Toroslar'ın, Aydos Dağı zirvesinden, 'ERDAK 4. Aydos Şenliği ve Zirve Tırmanışı' etkinliğinden veriyorum. ERDAK'ı, Ereğlileri çok seviyorum. Böylesine güzel bir etkinlik düzenledikleri için ERDAK Başkanı Abdullah Tekin ve Metin Helimoğlu başta olmak üzere tüm emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum. Bu tür etkinlikler düzenlendiği sürece her sene buraya gelmek, Aydos'ta zirve yapmak istiyorum.'
Doğa yürüyüşleri ile başlayan zirve sevdasına tutkulu bir şekilde devam ettiğini anlatan Kılıçarslan, '3-5 kilometre ile başladığım yürüyüşlerimi, yürüdükçe artırdım. Şimdi günde 30-40 kilometre yürüyebiliyorum" dedi.
Dağcılık sporunun başka hiçbir sporla kıyaslanamayacağını düşündüğünü söyleyen Kılıçarslan, şunları kaydetti:
'Doğada yürümek, tırmanmak insan performansını, gücünü dayanıklılığını en çok artıran spordur. 2011 yılında 91 yaşında bir dağcı ile Ağrı Dağı'nda zirve yaptım. Dağcılık yapan insanlar Allah ne kadar ömür vermiş ise o ömrü sağlam, dinç, başkalarına muhtaç olmadan yaşıyorlar. Dağcı bir sırt çantasına çadırını, uyku tulumunu, bir haftalık yiyeceğini, suyunu alır. Eksi 30 derecede küçücük çadırında günde bir saat uykuyla, hatta uyumadan, hiç kimseye muhtaç olmadan enkazın başında bekleyebilir ve arama kurtarma çalışması yapabilir. Herkese dağ yürüyüşleri ve zirve tırmanışları yapmalarını tavsiye ediyorum.
7 sene öncesine kadar sigara kullanıyordum, günde iki paket sigara içiyordum. Meğer benim engelim ayağımdaki sakatlık değil sigaraymış. Kusura bakmasınlar ama ben sigara içen insanları engelli olarak görüyorum, sigara içen tüm insanlarımızın bu engelinden kurtulmalarını diliyorum.'