Kılıçdaroğlu, Habertürk televizyonunda yayımlanan "Basın Kulübü" programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin aday olmayacağı yönündeki sözlerinin anımsatılarak, "Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı sürecinde aday olmayı düşünüyor mu?" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, daha önce kamuoyuna yaptığı açıklamalarda siyasi parti liderlerinin cumhurbaşkanı adayı olmaması gerektiğini ifade ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı koltuğuna oturacak kişinin siyasi kimliğinin çok keskin ortaya çıkan birisi olmaması gerektiğinin altını özenle çizdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Çünkü cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişi bütün toplumu kucaklamalı. Tarafsızlığı konusunda kimsenin endişesi olmamalı. Bu nedenle ben cumhurbaşkanlığı adaylığını zaten düşünmüyorum, Aklımın ucundan bile geçmemişti ama maden sordunuz yanıtlamış olayım" diye konuştu.
Bahçeli ile biraraya geldiklerinde çatı adayı belirleme konusunda siyasi parti genel başkanlarının cumhurbaşkanı adaylıklarına ilişkin bir görüşme yapıp yapmadıkları yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, bu konuda bir görüşmenin olmadığını, bir ismin tartışılmadığını söyledi.
Bugüne kadar çatı adayın neden belirlenemediğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sürecinin ilk kez yaşandığını ifade ederek, adayın özenle seçilmesi, sürece dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Sivil toplum kuruluşlarının, meslek kuruluşlarının, sendikaların başkanlarını ziyaret ettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bu ziyaretlerde herkesin kabul edebileceği, ortak paydayı olabildiğince geniş tutan bir aday sürecini başlatmayı amaçladıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Belki önümüzdeki süreç içerisinde sanatçılarla biraraya geleceğiz İstanbul'da. Sonunda bir aday belirlenecek tabii. Çok geç kalındı mı? Hayır çok geniş kalındı değil. Süreç şunu gösteriyor. Yeni isim belirleme konusunda ya da isimlendirme konusunda şu veya bu şekilde kamuoyunun bildiği tanıdığı bir ismin gündeme gelmesi gerekiyor. Kamuoyunun çok bilmediği ama gerçekten de nitelikleri itibariyle çok iyi cumhurbaşkanlığı görevini yapacak isimler elbette var ama maalesef bu süreç biraz da şu veya bu şekilde kamuoyunun bildiği ve tanıdığı isimleri gündeme getiriyor."
"Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın adaylığı gündeme gelebilir mi? sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Baykal'ın devlet, siyaset deneyimi olduğunu, cumhurbaşkanlığı görevini de çok iyi yapacağından en ufak bir endişesinin bulunmadığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla gündeme gelip gelmemesi konusu biraz erken ama önümüzdeki sürece bakacağız. Sayın Baykal, eğer belli görüş birlikteliği sağlanırsa kendi ismi üzerinde, kendisinin aday olabileceğini zaten ifade etti" dedi.
-"Siyasi parti ziyaretinden sonra adayı belirlemiş oluruz"
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için bir takvimin oluşturulup oluşturulmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, yarın Almanya'ya gideceğini, dönüşte siyasal partilerin görüşlerini alacağını belirterek, "Daha sonra da süratli bir şekilde adayı belirlemiş oluruz" ifadesini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen'le ilgili değerlendirmesinin istenmesi üzerine Kılıçdaroğlu, Türmen'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yargıçlık yaptığını anımsatarak, "Adaleti çok iyi bilen, sadece Türkiye için değil bütün Avrupa için adalet dağıtan biri. Elbette değerli bir isim" yorumunu yaptı.
Kılıçdaroğlu, soru üzerine Abdullatif Şener'le ilgili değerlendirmesinde de Şener'in dürüstlüğü ile bilinen bir isim olduğunu, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucularından ancak özelleştirmede yapılan yolsuzluklardan rahatsızlık duyup, eleştiri yapıp partiden ayrıldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, Şener için "O nedenle toplumun hemen hemen her kesiminin saygı duyduğu bir siyaset adamı" dedi.
Yılmaz Büyükerşen'le ilgili de değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu, "Anadolu'nun ortasında bir vahayı yarattı. Olağanüstü başarılara imza atan, bilgi birikimi, akademik birikimi, siyaset birikimi itibariyle de çok önemli bir yönetici aynı zamanda" ifadesini kullandı.
Bu isimler arasında özel bir müracaatın bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bütün bu isimlerin yabancısı olmadıklarını ve değerlendirildiğini söyledi.
"Özellikle öne çıkan bir isim var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "O konuda yorum yapmak istemem" dedi.
"Öyleyse bu isimlerden birini çatı adayı ya da CHP'nin adayı olarak görebiliriz" sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, "Çatı adayı isimlendirmek tek başına öyle bir aday belirlenecekse tek başına benim yetkimde olan birşey olmadığını siz de takdir edersiniz. Onun dışında partinin belirleyeceği bir aday olursa elbette onu da neden belirlediğimizi, hangi gerekçelerle belirlediğimizi kamuoyuna anlatacağız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "İsim ya da isimler gündeme geldi mi?" sorusunu "Hayır gelmedi" diyerek yanıtladı.
-"Cumhurbaşkanı 76 milyonu temsil eder"
Kemal Kılıçdaroğlu, "MHP Genel Başkanı Bahçeli yalanladı ama uzunca süre konuşuldu. Cumhurbaşkanı Gül'ün çatı adayı olabileceği görüşü... Böyle bir teklifi Gül'e sunar mıydınız?" şeklindeki soru üzerine, "Gül'ün adaylığı konusunda zaman zaman söylediğiniz görüşler gündeme getiriliyor ama CHP açısından böyle bir adaylık söz konusu değil. Çünkü biz cumhurbaşkanı makamına oturacak kişinin tarafsız olmasını isteriz. Bütün siyasal partilere eşit uzaklıkta olmasını isteriz. Ben Sayın Gül'ü bu bağlamda tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak görmüyorum zaten kendisi de kabul ediyor, kendisi de tarafsız olmadığını söylüyor" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu bir soru üzerine, belirlenecek adayın, Türkiye'nin bütün coğrafyasından oy almasını isteyeceklerini belirterek, "Hem kucaklayıcı olacak diyoruz. Hem bütün toplumu kucaklasın, kimseyi ötekileştirmesin diyoruz. Bütün bunlar dikkate alınarak aday büyük ölçüde belirlenecek" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı adayıyla bir siyasi partinin iktidar mücadelesinin ayrı süreçler olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığı makamına oturacak kişi 76 milyonu temsil edecek kişidir ve o makama oturacak kişi, bizim temizliğimizi, bizim ruhumuzu, bizim özümüzü, bizim geleceğimizi temsil eden kişidir. O nedenle cumhurbaşkanı sorumsuz yetkili o anlamda ama belli yetkilerle donanmış bir kişidir. O nedenle biz cumhurbaşkanı seçerken bir siyasi partiye lider seçmiyoruz ya da bir başbakan belirlemiyoruz. Bizim aradığımız budur" değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanının devletin sağlıklı çalışmasının gücünü göstereceğini, devlet kurumları arasında uyumu sağlayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Tüm bunların zıddı olarak Sayın Başbakana yönelik eleştirilerinizi bu sözlerle ifade ediyorsunuz sanırım. Onun cumhurbaşkanı adaylığına karşı tavrınızın nedeni de bu nedenler öyle mi? sorusuna karşılık, "Bana dünyada bir örnek gösterin halkını tokatlayan bir adam şu ülkede cumhurbaşkanı oldu deyin. Nasıl anlatacağız biz bunu çağdaş dünyaya veya şaibeli bir kişi, şu kişi şu şaibesiyle beraber şu ülkede cumhurbaşkanı oldu deyin. Bunlar olmaz, olmamalıdır. Türkiye gerçekten de bilgisiyle birikimiyle geçmişiyle şaibesiz bir kişiyi o makama oturtmalıdır. Eğer bir kişinin şaibesi varsa Türkiye bunu kaldıramaz kaldırmamalıdır. Biz bunu dünyaya anlatamayız. Olay budur. Bu kadar nettir olay" ifadelerini kullandı.
-"Model sağlıklı olmazsa kendi içinde sorun yaratır"
Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine, "Bir kişi cumhurbaşkanı seçildikten sonra sıcak siyasetin içine girer ve başbakana sürekli müdahale ederse o zaman başbakan kukla başbakan olur" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Herhalde Türkiye Cumhuriyeti'ni kukla bir başbakanın yönetmesini kimse istemez. Eğer bir başbakan, hükümeti kurduktan sonra güvenoyunu parlamentodan isteyecek. Sorumluluk kimde? Başbakanda. Kimin programı? Hükümetin. Davul kimin boynunda? Başbakanın boynunda. Bir başbakan, davul kendisinin boynundayken, tokmağı birisine verirse 'sen istediğin gibi çal' derse o başbakana ne denir? 'Kukla' denir. Bana söyler misiniz hangi demokraside kukla başbakan olur? Kaldı ki sıcak siyasetin içine girecek. Başbakan diyecek ki 'Kardeşim bir dakika, sorumluluk bana ait, davul benim boynumda, ha bire sen çalıyorsun. Gidiyorum Meclis'e anamuhalfet de bana sen kukla başbakansın diyor. Kusura bakma benim bir kişiliğim var' demesi lazım. 'Ben başbakanım' demesi lazım. 'Sorumluluk bana aittir' demesi lazım. 'Parlamentoya ben hesap veriyorum' demesi lazım. Senin hiçbir sorumluluğun yok. Oturup orada ahkam kesiyorsun. Cumhurbaşkanları az konuşur, özellikleri odur zaten. Neden? Sorumsuz oldukları için. Devletin kurumlarını uyum içinde çalıştırırlar. Cumhurbaşkanlarının fonksiyonu budur. 'Ben efendim gideceğim şunu yapacağız, başkan gibi olacağım koşturacağım sağa sola'. Böyle bir cumhurbaşkanlığı olmaz. O zaman başbakanlığı kaldırsın."
"Seçim sonunda Başbakan, Çankaya Köşkü'ne çıkarsa bu modelle Türkiye'nin yönetileceğine inanmış ve şu an buna muhalefet ediyor görünüyorsunuz" denilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, bu modelin yanlış olduğunu en başından beri söylediklerini belirtti.
"Halka karşı olmadıklarını" kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Model sağlıklı olmazsa kendi içinde sorun yaratır. Bu model de çıktı. Bir kriz çıkacak mı? çıkacak. Başbakan kişilik sahibiyse bir kriz çıkar. Kendi işine müdahale edilmesini istemez. Eğer başbakan kişiliksizse zaten herkes müdahale eder, parlamentoya gelir kimsenin yüzüne bakacak hali olmaz, parlamentoda çıkıp kendisini savunduğu zaman, zaten kendisini savunmanın ötesinde başka bir sürecin içine kendini sokmuş olacak ve bunlar doğru değil. Bu gerçekleri biliyoruz, o nedenle söylüyoruz halkımız cumhurbaşkanını seçerken Türkiye'nin geleceğini düşünerek seçmelidir. Az konuşan, dikkatli konuşan, devletin uyum içinde çalışmasını sağlayan, herkesi kucaklayan, sevgi, barış dili kullanan, toplumun önüne çıktığı zaman gülümseyen bir cumhurbaşkanı olmalıdır. Yani bakın bir meslek kuruluşundan şunu söylediler; 'Biz eşiyle beraber Kızılay'da rahatlıkla yürüyen bir cumhurbaşkanı istiyoruz'. Halkın istediği bu. Veya birisi çıkıp rahatlıkla şunu söyleyebiliyor: 'Dengeli bir dil kullanan, hiçkimseyi ötekileştirmeyen, geçmişi temiz bir cumhurbaşkanı istiyoruz'. Budur zaten. Cumhurbaşkanının önüne bütün olaylar süzülerek gider. Dolayısıyla cumhurbaşkanı dediğimiz kişinin hukukun üstünlüğüne inanan birisi olması lazım. Siz hiç dünyanın herhangi bir ülkesinde, 'Yasama benim için ayak bağıdır, yargı benim için ayak bağıdır' diyen ve o ülkeye cumhurbaşkanı olan birisini duydunuz mu hiç?"
"Başbakan Erdoğan aday olursa başbakanlıktan istifa etmeli mi?" sorusu karşısında Kılıçdaroğlu, "Elbette" yanıtını verdi.
Seçimin demokratik olabilmesinin yolunun eşit koşullarda seçime katılmak olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Başbakan eğer cumhurbaşkanlığına aday olursa doğal olarak oradan ayrılması lazım. Neden? Diğer adaylar için istifa öngörülmüşse Onun için de öngörülmesi gerekir. Onun da ayrılması lazım. Öngörmemişse yasa etik olarak, ahlaki olarak ayrılması lazım. Uygulaması var mı? Var. Kimi yaptı? Mevcut hükümet yaptı. Bakanlar, belediye başkanlığı seçimlerine katıldılar, bakanların istifası zorunlu değil ama Sayın Erdoğan ne dedi? 'İstifa edeceksiniz seçime öyle gireceksiniz, diğer adaylarla eşit koşullarda.' Onlar da istifa ettiler, eşit koşullarda seçime girdiler. Siyasette çifte standart olmaz. Çifte standart halkla alay etmek demektir."
(Sürecek)