Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

İran'ın Şam Beldesi stratejisi

CIA'e yakınlığıyla bilinen longwarjournal kuruluşunda yayınlanan bir raporu ilginize sunuyoruz.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-05-29 09:37:43

İran'ın Şam Beldesi stratejisi

İki eski “Devrim Muhafızları” üyesinin verdiği tartışmalı ifadelerinin ardından; son zamanlarda “Pro-Hizbullah” adlı formel bir yapının ortaya çıkması, Devrim Muhafızları örgütlenmesindeki sadakat durumu hakkında tartışmaları ortaya çıkardı. SITE adlı istihbarat servisinin verdiği ifadelere ve “QAWEM” adlı forumdan elde edilen bilgilere göre İran; Hizbullah’ın rolü ve Lübnan’ın egemenliğinin konuşulduğu ev sahibi ülke haline geldi. Yapılan online tartışmalarda da İran’ın Suriye ve diğer bölgesel konular üzerindeki fikirleri ön plana çıkarıldı.

İlk olarak Devrim Muhafızları tuğgenerali Hüseyin Hamadani tarafından 4 Mayısta yapılan yorumlar; İran’ın Suriye’deki rolüne ve Hizbullah’ın kökenlerine ışık tutacak niteliktedir. Mehr Haber Ajansı (MNA), Hamadani’nin ifadelerini “ Allah’ın bir lütfu, İranlıların Suriye’de ikinci bir Hizbullah yaratması” şeklinde değerlendirdi. Daha sonra, Free Europe Radio Liberty (FERL)’nin verdiği bilgilere göre Hamadani’nin ifadeleri İran’daki tüm haber ajanslarından kaldırıldı.

Bu yorumların etkisi; Devrim Muhafızları komutanlarından tümgeneral Yahya Rahim Safevi’nin daha önceki açıklamalarıyla artmıştı. Safevi; İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı (IRINN)’na yaptığı açıklamada konuyu “İran ve İran İslam Devrimi’nin etkileri, Siyonist rejimin sınırlarına kadar dayandı” şeklinde özetlemişti. Adı geçen forumda (QAWEM), kullanıcılardan biri, Lübnan Hükümeti’nin iddialara tamamen kayıtsız kaldığının altını çizdi.

Halen; İran’ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney’in danışmanlığını yapan Safevi, aynı zamanda güçlü öngörülü kimliğiyle ön plana çıkıyor. Safevi; Esad rejiminin düşmesi halinde şöyle bir durumun olacağına dikkat çekti: “ Bölge; Lübnan Hizbullah’ına, Irak İslami hükümetine ve son olarak İran İslam Cumhuriyetine dönecek…” Safevi’nin bu formülasyonu, İran’ın Suriye’ye neden bu kadar yatırım yaptığının en açık nedenidir. Çünkü bu bir çıkar projesinden ziyade, bir rejimin hayatta kalma çabasıdır.
Ayrıca İran’ın Suriye’deki rolü gün geçtikçe artmaktadır. Bilindiği üzere İran Dışişleri Bakanlığı, Mehr Haber Ajansı (MNA)’na 2012 yılında yaptığı açıklamada, Devrim Muhafızları’nın Suriye’deki varlıklarını yalanlamıştı. Bunun aksine 2013 yılında Devrim Muhafızları Kudüs Birliği komutanlarından Kassam Süleymani, Hamşaşri’ye verdiği ropörtajda “ Suriye’yi sonuna kadar savunacağız ” şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Yakın zamanda Tuğgeneral Hamadani de “ mevcut koşullarda İran, Suriye’de gizli ve bilinmeyen bir güçtür” şeklinde tartışmalı bir açıklama yapmıştı.

İşte bu yüzden Hizbullah, Suriye’de örtülü bir güç olamaz. Haaretz ajansından alınan bilgilere göre Suriye’de ölen Hizbullah savaşçılarının 500 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Mart ayında da; The New York Times, İsrailli askeri bir yetkiliyi kaynak göstererek yayınladığı haberde, Hizbullah’ın bugün itibariyle Suriye’de 4.000-5.000 askeri olduğunu belirtti.

Bu sebeple birçok analistte; “Şii Ekseni”nin ortaya çıkması korkusu var. Çünkü Suriye’de İran müdahalesi gün geçtikçe artıyor. The Wall Street Journal’ın hazırladığı son raporlara göre; İran’da Suriye’ye savaş amacıyla gönderilmeyi bekleyen Afganların bulunduğunu belirtti. Yine The Wall Street Journal; bir İran medyasını kaynak göstererek “bir Afgan taburunun Suriye’deki Şii türbelerini korumak amacıyla savaştığını” iddia etti.

Adı geçen QAWEM adlı forumda, başka bir kullanıcı “Ben Lübnan topraklarını İran’ın veya diğer ülkelerin yönetmesini istemiyorum” şeklinde bir yorum yapmıştı. Eski bir Devrim Muhafızı komutanı olan Caferi’nin “Lübnan, Irak ve Suriye şimdi İran etkisi altında” şeklindeki ifadesinin, bunun aksi olan daha önceki tüm ifadelerle çeliştiği açıkça görülmektedir.

Behnam Bin Taleblu

İNCANEWS

Haber Ara