Gürcistan, Rusya, Moğolistan, Tayland, Endonezya, Malezya, Singapur, Hindistan, Nepal ve İran'ı gezen çift, İran'dan Türkiye'ye giriş yaptıktan sonra bu kez de ülkeyi tanımak, çevreye, doğaya, tarihe ve insana dikkati çekmek amacıyla Türkiye turuna başlama kararı aldı.
Gezecekleri 23 il için Van'ın Erciş ilçesine bağlı Kerh köyünden at satın alan çift, duraklarından biri olan Bitlis'te vatandaşların şaşkın bakışları arasında doğal ve tarihi mekanlarını gezdi.
Elektrik mühendisi Coşkun Kıraç, AA muhabirine, istifalarının ardından 11 ay önce çıktıkları dünya turunda 10 ülke dolaştıklarını söyledi.
Paralarının yettiği yere kadar dolaşmayı planladıklarını ifade eden Kıraç, şöyle konuştu:
"Ben elektrik mühendisliğinden, eşim de özel bir şirketteki resepsiyonistlik görevinden istifa etti. 11 ay önce çıktığımız dünya turunda, birçok ülke ülke dolaştık. En son Tahran'dan trene binerek Van'a geldik. Gezdiğimiz ülkelerde çok insanla tanıştık. Gezimiz boyunca bize hep 'Türkiye'nin doğusu, güneyi ve ortası nasıl' diye sordular. Bu soruyla karşılaşınca ülkeyi bilmediğimizi fark ettik. İran'da, Türkiye'yi bir baştan bir başa en güzel nasıl gezebiliriz diye düşündük ve ülkeyi atla dolaşmaya karar verdik. En yavaş, en güzel, sindire sindire, çevre ve doğayla iç içe gezebilmenin tek yönteminin at olduğunu düşündük. Van'da arkadaşlarımızın yardımıyla Erciş'in Kerh köyünden iki at satın aldık. Atla Türkiye turu maceramız burada başladı."
- "Ülkeyi keşfetmeyi planlıyoruz"
Turla, çevreye, doğaya, tarihe ve insana dikkati çekmeyi amaçladıklarını bildiren Kıraç, bu merakın insanların içinde de uyanmasını istediklerini kaydetti.
Kıraç, şunları ifade etti:
"Dünya turumuzda Everest, Himalaya ve Rinjani Dağı'na çıktık. Bunaken ve Sipadan adalarında daldık. En büyük problem ambalaj endüstrisinin bize bıraktığı çöp ve paketlerdi. Bitlis'in Tatvan ilçesindeki Nemrut Dağı'na da çıktık. Her taraf çöp içinde. İnsanlar olarak bilinçli değiliz. Bilinci uyandırmak için bu yöntemin iyi olacağını düşünüyoruz. İnsanlara dokunmaya çalışıyoruz. Bir insanı bile bu konuda uyarabilir ve düşündürürsek, faydasının olacağının kanaatindeyiz. Bu nedenle yavaş yavaş, geze geze ve sindire sindire ülkeyi bir baştan bir başa keşfetmeyi planlıyoruz."
- "Boğaziçi Köprüsü'nü atla geçeceğiz"
Türkiye turu kapsamında 23 ili gezmeyi planladıklarını şimdiye kadar Van ve Bitlis olmak üzere iki şehri gezdiklerini belirten Kıraç, Bitlis'ten sonra Siirt, Hasankeyf, Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Nevşehir ve güney sahilini takip edeceklerini dile getirdi.
Kıraç, "Bütün Ege'yi baştan başa geçeceğiz. Marmara'dan, Kocaeli ile İstanbul'a girmeyi ve izin alabilirsek Boğaziçi Köprüsü'nü de atlarla geçmeyi planlıyoruz. Dünya turuyla çok şey keşfettik. Çünkü yola çıktığınızda her şeyi bildiğinizi ve araştırdığınızı düşünüyorsunuz. Oysa hiçbir şeye sahip değilsiniz. Aslında sadece kendinize sahipsiniz. İyiliği ve güzelliği insanın kendi içinde bulması gerekiyor" diye konuştu.
Bitlis'in çok güzel bir şehir olduğunu ve kente üstten bakıldığında şarkılara konu olan minarelerin görüldüğünü bildiren Kıraç, insanların sadece kendi güzelliğini keşfederek, bunları yaşaması ve görmesi gerektiğini ifade etti.
İnsanların korkularından sıyrılarak apartman dairelerinden ve ofislerinden çıkması gerektiğini dile getiren Kıraç, "Artık kendimizi insanların arasına, şehre ve doğaya bırakmamız gerekiyor. Aksi halde doğayı da mahvederek, hapishanelere çeviriyoruz. İnsanlar kafasını ellerindeki akıllı telefonlardan, bilgisayar ve televizyonun karşısından kaldırıp, yollara düşerek insanlara 'selamünaleyküm' ve 'merhaba' diyebilmeliler" dedi.
- "Bizi kaçakçı ve hazine avcısı zannediyorlar"
Gezi sırasında büyük güçlüklerle karşılaştıklarını da dile getiren Kıraç, vatandaşların kendilerini "kaçakçı" ve "hazine avcısı" zannettiğini ve bundan dolayı polise haber verdiğini ifade etti.
Kıraç, "İnsanlar önce yanımıza polisle geliyorlardı. Çünkü bizi 'kaçakçı' ve 'hazine avcısı' sanıyorlardı. Ardından bizi evlerinde misafir ediyorlar ve ikramda bulunuyorlardı. İnsanlar bir bardak çay verirlerse verirler, vermezlerse de bir 'merhaba' demeleri bizim için yeterli. Halk ürktüğü için polis de sıkıntı çıkarıyordu. Oysa ki biz gezginiz. Çadır kurduğumuz yerde en fazla bir gece konaklıyoruz" diye konuştu.
-"İkimizin hayalinde de bu vardı"
Emine Kıraç ise 5 yıl önce evlendiği eşiyle hep dünya turuna çıkmayı hayal ettiklerini vurgulayarak, bu tur için büyük çaba gösterdiklerini dile getirdi.
Evlendikten sonra birçok şeyi eksik bıraktıklarını ve kendilerini bu düşünceye adapte ettiklerini anlatan Kıraç, "5 yıl sonra kafamızdaki fikir gerçeğe dönüştü. Batı ve güneydeki insanların, hep doğuyla ilgili tehlikeli fikirleri var. Yola çıkmadan önce bize birçok kişi 'orada ne işiniz var' diye sordu. İnsanlar bilmiyor. Bu korkumuzu yenmemiz lazım. İnsanlar birbirinden korkuyor. Geziyle buradaki insanların misafirperverliğini de göstermiş olacağız" dedi.