Üstün, "Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde Fransa ve İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede aşırı sağcı partilerin oylarını artırmasını" AA muhabirine değerlendirdi.
Sürekli olarak "Irkçılık Avrupa'nın tarihsel bir hastalığıdır" dediklerini belirten Üstün, bu hastalığın zaman zaman depreştiğini, ortaya çıktığını, kendini gösterdiğini söyledi. Üstün, Avrupa Parlamentosu seçimleri sürecinde de Avrupa'da ırkçılığın yükseldiği bir zaman diliminin yaşandığını ifade ederek, "Ancak bu durum birden bire olmadı, kendini göstere göstere geldi" dedi.
Üstün, 2 yıl önce Almanya'da Neonazi cinayetleri ortaya çıktığında, TBMM İnsan Hakları Komisyonu olarak rapor hazırladıklarını kaydederek, "Biz o zaman bu raporumuzun başlangıç kısmında Avrupa'daki tarihsel ırkçılığı tarif etmiş ve açıklamıştık" diye konuştu. Üstün, şöyle devam etti:
"Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki durum, ırkçı partilerin Avrupa'da nereye geldiklerini gösteriyor. Avrupa'da ırkçı partilerin bundan 2 yıl önceki oy ortalaması yüzde 20 idi. Bu korkunç bir rakam. Biz o zaman tedbir alınması gerektiğini söylemiştik. Siyaseten tedbir alınması gerekirdi, medyanın bu konularda girişimde bulunması gerekirdi. Yani bir çok adımlar atılması lazımdı. Ama bu adımların hiçbiri atılmadı. Aksine Avrupa'daki ekonomik krizlerin, olumsuzlukların faturası hep yabancılara kesilerek ırkçılık paranoyası körüklendi. Bugün geldiğimiz noktada, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de bu durum kendisini çok daha fazla gösterdi.
Avrupalı seçmen, belki kendi ulusal meclisinde bu kadar ırkçı davranmayabilir, kendi ülkesinde böyle bir ırkçı yönetim olmamasını arzu edebilir ama Avrupa Parlamentosu seçimlerinde seçmenin bilinçli bir tercih yaptığı çok net. Avrupa şemsiyesinin altına tamamen ırkçı düşündeki milletvekillerinin gönderildiği açık. Avrupalı seçmen burada bir mesaj veriyor: 'Bizim içimizde ırkçı bir düşünce var, Avrupa'da ırkçılık tarihsel bir olgudur ve bunu biz Avrupa Parlamentosu'nda gösterdik, herkes bunu görsün.' Buna karşı tedbir alınması ve bunun konuşulması lazım. Bence Avrupa'nın en büyük sorunu bu. 1939'da İkinci Dünya Savaşı başladığında Avrupa'da bir çok katliam yapıldı, ırkçı motifli katliamlar yapıldı. Şimdi Almanya gibi bazı ülkeler bu ırkçı dalgayı yeni yeni atlatırken, ikinci bir ırkçı dalga ile karşı karşıya kalıyorlar. Böyle bir ırkçı dalga daha da yükselirse, bu dalga önce o devletleri yutar, sonra Avrupa'yı yutar, sonra da bütün dünyaya zarar verir. Bunu İkinci Dünya Savaşı'nda gördük. 55 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Avrupa'da ırkçılık tehlikesi bu kadar apaçık bir şekilde ortada iken, başka konuları konuşuyor olmak bizleri de şaşkınlığa itiyor doğrusu."
Üstün, "İkinci Dünya Savaşı öncesindeki ırkçı politikalar, ikinci kez yaşanıyor diyebilir miyiz?" sorusuna, "Bu ırkçı dalga ikinci kez yükseliyor. O ırkçı dalganın o zamanki sonuçlarının ne olduğunu biliyoruz. Şimdi böyle ikinci bir dalganın benzer sonuçlarına kimse katlanamaz. Önce Avrupa'daki ulus devletler zarar görür, ondan sonra Avrupa zarar görür, elbette dünya da zarar görür" yanıtını verdi.
Böyle bir durum Türkiye'de olsa bütün uluslararası kurumların "Türkiye'de ırkçılık yükseliyor" diye Türkiye'yi eleştireceğini ve raporlar üzerine raporlar yayınlayacağını ifade eden Üstün, "Ama bu ırkçılık Avrupa'da yükselmiş ve Avrupa Parlamentosu'nda iktidar olmuş şu anda. Bundan daha yakın bir tehlike var mı? Bu tam bir yakın tehlikedir. onun için tedbir alınması gerekir" dedi.