Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Işıklı, AA muhabirine, afet dönemlerindeki psikososyal çalışmalardan yola çıkarak Soma'daki maden faciası sonrası yaşananları değerlendirdi.
Marmara ve Van depremleri sonrasında yürütülen çalışmaların içinde yer alan Doç. Dr. Işıklı, Soma'daki maden faciasında yakınlarını yitirenlerin travmatik bir kayıpla karşılaştığını, belirli bir sorumluluğu, ailede güçlü bir rolü olan genç bir insanın beklenmedik kaybının hazmedilmesinin zaman aldığını söyledi.
Kayıplardan kimin ne kadar etkileneceğinin öngörülmesinin zor olduğunu aktaran Işıklı, yas sürecindeki farklı davranışları "İnsanların yas konusundaki tepkileri parmak izi gibidir, o kadar farklı olur ki şaşırırsınız" sözleriyle açıkladı. Işıklı, yakınını kaybedenlerin büyük sorunlar yaşayacağı ön kabulüyle yola çıkmanın doğru olmadığına vurgu yaptı.
Psikolojik ilk yardım sürecinde önce kayıp karşısında yaşananların gözlendiğini, hiç tepki vermeyenler ile aşırı tepki verenlerin belirlendiğini kaydeden Işıklı, "Çünkü yüksek ihtimalle bunlar ileride kronik sorun yaşama riski olan kişilerdir" değerlendirmesinde bulundu.
-"Yas tepkisinin belirli ölçüde ortaya çıkması önemli"
"Kayba verilen, duygusal, zihinsel, davranışsal ve bedensel çok boyutlu bir yanıt" olarak tanımlanan yas sürecinin, sağlıklı bir şekilde yaşanmasının önemine dikkati çeken Işıklı, şunları kaydetti:
"Yaşanılan kaybın hazmedilebilmesi için yas tepkilerinin belirli ölçüde ortaya çıkması önemlidir. Soma'daki maden faciasında yakınını kaybeden kişilerin bu tepkileri verebilmelerine imkan sağlamak psikososyal müdahalenin önemli bir parçasıdır. Yetişkinlerin kayıpla ilgili duygu ve düşüncelerini sözel olarak ifade edebilmelerini sağlamak süreci daha sağlıklı yaşamalarına olanak tanır. Çocuk ve ergenlerde ise resim yapma, oyun ve müzik eşliğinde bedeni kullanma gibi dolaylı anlatım teknikleri bu süreci atlatmalarında yardımcı olmaktadır."
Kayıpların ardından altı aylık sürecin "olağan yas dönemi" olarak kabul edildiğini belirten Işıklı, şu bilgileri verdi:
"İlk haftalarda çoğu kişide ruhsal değişiklikler görülür ama bunların haftalar içinde azalmasını ve giderek kaybolmasını, gün içinde kişinin duygularında değişiklik yaşamasını bekleriz. Özellikle birinci haftadan sonra günlük işlerine yavaş yavaş dönmesini bekleriz. Kendini suçlayıcı ve değersizleştirici olmasından çok durumla, kayıpla ilgili duygu yaşamasını bekleriz. Her ne yaşıyorsa önemli olan zamanla azalması. Aynı gidiyorsa risk grubunda.
Hayatını kaybedenlerin eşleri, anne babaları, kardeşleri ve çocuklarının ne tür sorunlarla karşılaştığını bilmek altıncı aydan sonra mümkün. Altı ay içinde hasret çekme, olayla ilgili konuşma veya konuşmama isteği görülebilir."
-"Tepkiler insanı şaşırtacak düzeyde olabilir"
Yas sürecinin atlatılması için psikososyal desteğin çok önemli olduğuna ve bu çalışmanın gönüllü görevlilerle yapılması gerektiğine dikkati çeken Doç. Dr. Işıklı, afet ilk yardımı için 2006'da Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ve Kızılay'ın ortak bir protokol ile Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği'ni (APHB) oluşturduklarını söyledi.
Soma'daki psikososyal çalışmaya APHB ekiplerinin de katıldığını, birey ve grup çalışmaları yürütüldüğünü, broşürlerle halkın bilgilendirildiğini söyleyen Işıklı, şu değerlendirmeleri paylaştı:
"Birisini kaybeden hayatında ilk kez böyle bir şeyle karşılaştı ve bu karşılaşma insanı şaşırtacak düzeyde tepkiler ortaya çıkarır. Gece kabusları, irkilmeler, çok sık ağlama ve isyan etme. Bu tepkiler kişiyi şaşırtacak düzeydedir ve bazıları delirmeye başladığını düşünür. Kayıp sonrasındaki psikolojik tabloda neler yaşanır, kadınlar, erkekler, yetişkinler, çocuklar ne yaşar, neyi bekleriz bunun bilinmesi lazım."