Şen, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin Mavi Marmara gemisine saldırı davasında, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında "kırmızı bülten" çıkarılması için ilgili kurumlara yazı yazılması yönünde aldığı kararı değerlendirdi.
Mahkemenin kırmızı bültene ilişkin kararının Adalet Bakanlığına gönderileceğini ifade eden Şen, süreci şöyle anlattı:
"Türkiye hazırladığı kırmızı bülten tutanağını, uluslararası sözleşme çerçevesinde İnterpol'e gönderir. Bu şahısların yakalandıkları yerde Türkiye'ye iade edilmeleri istenir. Türkiye, İnterpol'den bu kararın yerine getirilmesini ister. İnterpol şartları usulüne uygun bulursa, İsrail'de İnterpol'e tabiyse, o statü çerçevesinde uygulanmasını sağlar. Ama İsrail bunu uygulamayacaktır, tabi de değildir. İnterpol, Türkiye'nin talebini uygun bulmasının ardından, kırmızı bülteni çıkararak dünyada üyesi olduğu bütün devletlere dağıtır. Ancak İsrail bu sanıklar hakkında diplomatik dokunulmazlık çıkarsa, onlara bir şey olmaz. Bu şahıslar turistik vaziyette kendileri yurt dışına çıkarlarsa, yakalandıkları yerlerde gözaltına alınıp Türkiye'ye iadeleri yapılır."
- "Prosedür uzun sürmez"
Şen, Türkiye'nin İnterpol'e "acildir, önemlidir, özeldir, dikkatli olun" diyebileceğini, bu nedenle prosedürün uzun sürmeyeceğini kaydetti. Yakalamanın dayanağı olan usul ve esasa ilişkin belgelerin dosyaya konulmasının önemli olduğunu vurgulayan Şen, bu belgelerin de iddianame, şahısların duruşmalara gelmedikleri, çağrıya rağmen davete icap etmedikleri, kaçtıkları, suçlandıkları konular gibi yakalamayı haklı kılacak dayanaklar olduğunu aktardı.
Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, öldürme suçlarında, duruşmalara gelmeyen sanıklar hakkında kırmızı bültenle aranma talep edilebileceğini belirten Şen, "Türkiye Cumhuriyeti bu yargılamayı yaptığına göre, bu şahıslar da gelmediğine göre mahkeme yakalama kararı çıkarabilir. İnsan öldürme suçu kırmızı bültene tabi olur" dedi.
İnterpol'ün yazıyı İsrail'e de göndereceğini dile getiren Şen, İsrail'in istemesi durumunda, Türkiye ile anlaşırsa kendisinin de yargılama yapabileceğini anlattı. Şen, bu durumda Türkiye'nin yargılamadan vazgeçmesi gerektiğini, sanıklar hakkında çifte yargılama yapılamayacağını ifade etti.
- "Ne pahasına olursa olsun yargı makamlarının önüne getireceğiz"
Mahkemenin kırmızı bülten çıkarılması kararına devletin direnme hakkı olmadığını vurgulayan Şen, "Devlet, Türk milleti adına, onun gereğini yapar. Eğer belge eksiği varsa onun tamamlanmasını ister" ifadelerini kullandı.
Şahısların yokluğunda yargılama yapılamayacağına dikkati çeken Şen, "Sanıklar sorgu için Türkiye'ye getirilmek zorunda. Öldürme suçlarında, tutuksuz yargılama için güvence belgesi verilemez. Ancak isterse mahkeme istinabe yoluyla ifadeleri alınır. İsrail kabul ederse, sorgu uzaktan, sesli ve görüntülü yapılabilir. İsrail tanımıyor ama sonuna kadar bir devlet suçun peşinden gidecektir. Çünkü İsrail tarihte böyle yapmıştır. 2. Dünya Savaşı'ndan sorumlu gördüğü insanları, hukuk da tanımadan, her yerde takibe almıştır, yakalamıştır, ülkesine getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin insanlarına, vatandaşlarına karşı suç işledikleri iddia edilen kişileri yargı makamlarının önüne getireceğiz. Ne pahasına olursa olsun, nereye kaçarsa kaçsınlar. Gücümüz, nefesimiz nereye kadar yetiyorsa, oraya kadar kovalayacağız. Bunu da İsrail'in kendi anlayışına dayandırıyoruz. İsrail nasıl geçmişte yapmışsa, Türkiye'de kendi vatandaşı, insanı için bunu yapmıştır" şeklinde konuştu.