Seçim çalışmaları kapsamında Ağrı'ya gelen İçişleri Bakanı Ala, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AK Parti İl Başkanlığı'nı ziyaret etti.
Burada düzenlenen basın toplantısında konuşan Ala, demokrasinin kaynağı olan teşkilatta bulunduklarını belirterek, Türkiye'nin çok yakın bir zamanda çok önemli bir yerel seçim yaptığını söyledi.
Milletin 2002'den beri kendisine hizmet sunan, hizmeti önceleyen, istikrarın ve anlayışın, hareketin arkasında durduğunu ifade eden Ala, "Türkiye'nin önüne bakması talimatında bulundu. 2023 hedeflerine 'evet' dedi, çözüm sürecine 'evet' dedi. Türkiye'nin meselelerine vaziyet etmesine 'evet' dedi, bölgesinde aldığı inisiyatife 'evet' dedi. İstikrarlı bir şekilde önümüze bakıyoruz. Yeni projelerimizi üretiyoruz, onları yapmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Ala, Ağrı'nın bugünkü durumunu fırsata dönüştürmesini gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ağrı bizim yüreğimizdir, Türkiye'nin yüreğidir. Ağrı bizi çok iyi hisseder, biz Ağrı'yı çok iyi hissederiz. Hep birlikte Türkiye'de ne yaptıysak, ne inşa ettiysek Ağrı ile birlikte yaptık. Bugüne kadar istikrarın, kendisinden, milletten yana olan siyasetin hep yanında, arkasında durdu, Şu ana kadar Ağrı'ya elimizden geleni yaptık ama bundan sonra da elimizden daha fazla şey gelsin istiyoruz. Elimizden geleni fazlalaştırarak, Ağrılı kardeşlerimize yapacağız. Bunun için bizim projelerimizle AK Parti'nin hedefleriyle hükümetin programlarıyla uyumlu çalışacak, onun hedeflerini benimsemiş, istikranını arkasında, yanında duran, bir belediye başkanıyla yolumuza devam edip, Ağrılı kardeşlerime uyum içerisinde daha fazla hizmet sunmayı arzu ediyoruz. Bize verecekleri destek, Türkiye'nin istikrarına verecekleri destektir, Türkiye'nin kalkınmasına, çözüm sürecine vereceği destektir."
Ala, seçimlerin geçmişin muhasebesi değil, geleceğin planlaması olduğunu anlatarak, "Milletimizin kadirşinas olduğunu biliyorum. 2002 yılına dönüp, Ağrı'nın içerisinde böyle bir üniversite olacak, barajlar, yollar, havaalanları, hastaneler bu konularda ve sosyal alanda yaptığımız, çocuk parası, çocuklara kitapların ücretsiz dağıtılması, gelişmeler paralel olarak Ağrılı'lara söylesek önemli bir kısmı inanmazdı çünkü 1990'lı yıllarda bunlar hep söylendi ama hiçbir şey yapılmadı. Hep birlikte gördük ama biz bir şey söylüyorsak Ağrılı bize inanır çünkü söylediklerimizi hep yaptık" ifadelerini kullandı.
Ağrılı'nın güvenini bildiklerini söyleyen Ala, "Çünkü ne yapıyorsak biz birlikte yapıyoruz. Onlardan aldığımız oyu da Ankara'da başka ittifaklara tahvil etmiyoruz. Onlardan aldığımız oylar yine onlara hizmet olarak dönüyor. Onların değerlerinin özgürleşmesi olarak dönüyor" dedi,
Bakan Ala, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ben buraların çocuğuyum. Yani buralarda görev yaptım. Şu andaki hissettiğimiz özgürlüğü, hissedilebilir özgürlük ortamından bahsediyorum. 2002 yılında gerçekten utanarak söylüyorum, hayal edemezdik. Bu Türkiye hak etmediği bir duruma getirilmişti o zaman. Türkiye onu hak etmiyordu, hak etmediği pozisyondan Ağrılı'ların verdiği oyla AK Parti hükümetleri çıkardı. Ben de bürokrat olarak, daha fazla içinde olarak katkıda bulunuyordum. Çünkü hepimizin arzu ettiği şeylerdi bunlar. Ağrılı kardeşlerim bundan sonra da destekleyeceklerdir. Geçmişte, sorunları dile getirmekten başka bir şey yapmamış olanlar önümüzdeki beş yılda Ağrı'ya hangi imkanlarla hangi vaatlerini gerçekleştirecekler. Neyi, nasıl gerçekleştirecekler."
Bir gazetecinin, "Çözüm süreciyle ilgili her iki taraftan ölüm olmadığını ancak vatandaşların saldırıya uğradığını, bazı dernek ve partililerin saldırıya uğradığını zengin olanların haraca bağlandığını, vatandaşların dağlara kaçırıldığını, lise öğrencilerinin dağa çıkarıldığını, Ağrı'da 17 lise öğrencisinin dağa çıkarıldığı, ailelerin perişan olduğu, 23 Nisan şenliklerinde, Diyarbakır Belediyesi ve BDP tarafından piknik adı altında çocukları dağa çıkardı. Ağrı'da bazı kişilerin araçları yakıldı. Bunların hangi taraftan olduğu açıklanmadı, mağdur olan aileler devletten destek almadı" yönündeki soru üzerine, Ala, şöyle devam etti:
"O vatandaşlarımızın zararları karşılanacak, araçlarla ilgili. Üçüncüsü o kişilerin yakalanmasını, biz daha önce başbakanımızla buraya gelmiştik. Orada bize dile getirilmişti. Ankara'dan özel bir ekip gönderdim buraya, emniyete özel ekip kurarak gönderdim. O meseleler, söylediğiniz noktaya geldi, daha da gelecek yani 13'e yakın kişi. Biz şunu garanti ederiz, böyle bir şey olduğu zaman yerelde çözülemezse vaziyet eder çözeriz. Çözemiyorsak da vatandaşımızla paylaşırız. Biz yokluğu da paylaşanlardanız, yapamayacağımızı da yapacağımızı da paylaşanlardanız. Onun için saklı, gizli şeyimiz olmaz, orada sıkıntı olmaz."
Ala, çözüm sürecine ilişkin de şunları söyledi:
"Bu söylediklerinizin çok daha fazlası çözüm süreci olmadığı zaman da vardı ama biz orada olan şu anda olmayan bir şeyi sağladık, bir ortamı sağladık, bir iklim oluşturduk. Dedik ki biz bunu birlikte çözeceğiz, Türkiye çözecek. Artık Türkiye kendi meselesini Kürt'üyle, Türk'üyle, diğer etnik gruplarıyla ya da dini kimlikleriyle bir kardeşiz. Bir meselemiz varsa onu masaya yatırıp, biz çözeceğiz. Bunu dedikten sonra Türkiye nasıl saldırılarla karşılaştı bunu siz de takip ediyorsunuz. Bu meseleye vaziyet etmeye başlayınca, bizim vaziyet edip meseleyi çözünce nelere kadir olacağımızı yani Allah'ın bize neler lütfettiğini Osmanlı döneminde gördük. O medeniyeti birlikte inşa ettik. Siz ettiniz, biz ettik, hep birlikte inşa ettik. Bu birliktelik neleri çözebilir, neleri elde edebilir hangi hedefleri yakalayabilir bunu bizden daha iyi biliyor etrafımızdakiler. Onun için burada bir taarruzla karşılaştık ama onu da bertaraf ettik. O söylediğiniz hususlarda, Türkiye'de bu çözüm sürecine bölgede yüzde 90'ının üzerindedir destek. 'Aman bunu çözün, bir daha oralara geri dönmeyelim, çocuklarımız Türkiye için çalışsın, bizim için çalışsın' diyorlar."
Ala, süreci yönetirken, herkese çağrı yaptığını, bu tür sorunların hiç olmaması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Sağlayamadığımız ve sorun olan bölgelerde de 'ne olmuş, neden olmuş' analiz ediyoruz. Herkesin, milletin arzusunu ve isteğini dikkate alarak, bu süreci başarıya ulaştırmak için çalışması bir vatan borcudur, bir insanlık borcudur. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Biz bunu yapmaya çalışırken yolda kesinlikle nefretle karşılayacağımız, kesinlikle reddedeceğimiz, önlemek durumunda olduğumuz, önleyemediklerimizi de yakalayıp, cezalandırmak durumunda olduğumuz hadiselerle karşılaşılabilir. Bunlar bizi yolumuzdan döndürmemeli. Bunlar bizim yaptığımız işin ne kadar doğru olduğunu gösterir. O kadar doğru ki provokatif eylem oluyor ama bunlar da deşifre oluyor. Eskisi gibi gizli, saklı da kalmıyor. İşte burada paylaşıyoruz ve gereğini de yapacağız. Kararlıyız bu konuda, sizlerden ricam sorunlar olduğu zaman dile getirin, birlikte üzerine gidelim. Biz bize düşeni yaparız, hiç endişeniz olmasın. Devlet olarak var oluruz ve yolumuza devam ederiz inşallah."
- "Sandık ülkenin namusudur, dokunulmazıdır"
Bakan Ala, bir gazetecinin, seçim güvenliğine yönelik sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Türkiye Allah'a şükür kaliteli seçim yapmayı, dünyaya örnek olacak biçimde gerçekleştiren bir demokrasi geçmişine sahip. İleri demokrasiyi de hedeflemiştir. Sandık ülkenin namusudur, dokunulmazıdır. Sandıktan kim çıkarsa yönetecek olan odur. Buraya, sandığa dokundurtmayız kim olursa olsun. Ne devlet dokunabilir, devletin gücü ya da başkası dokunamaz, dokunmamalı. Sandık, milletin oylarının özgürce, rahatça belirleneceği, atılacağı ve sonuçta yöneticilerin belirleneceği yerdir. Onun için dikkat ederseniz sandığa belirli bir mesafeden güvenlik güçleri yaklaşamıyor. Efendim tehditler oluyor, bundan çok üzülüyoruz. Hemen tedbir alıyoruz, tehdit demokrasiye vurulan bir hançerdir, içeriden vurulan bir hançerdir, dışarıdan vurulan bir hançerdir. Bundan da derhal vazgeçilmelidir. Tehditsiz, problemsiz bir seçim olsun. Biz bunun arzusu ve arayışı içerisindeyiz. Bunun için biz güvenlik tedbirlerimizi alıyoruz. Yeterli olacak miktarda, gerektiği kadar alıyoruz. Milletimizi de güvenlik hizmeti sunarken rahatsız etmeyecek biçimde almaya özen gösteriyoruz. Onun için huzur içerisinde seçim olacağını düşünüyorum, diliyorum. Bunun gayreti içerisindeyiz. Sonuçta, halkımız kimi tercih ederse onu saygıyla selamlarız ama bizim arzumuz, istirhamımız, bizi tercih etsinler, bizimle yakın çalışacak birebir projelerimizi benimsemiş arkadaşlar tercih etsin."
(Bitti)