Çelik, Ağrı'da İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi'ndeki basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Soma'da maden faciasında ölenler sivil şehit sayılacak mı? Bu konuda bir çalışma yapılıyor mu" sorusuna Çelik, "İlk günden beri başbakanımız, herkes şunu söyledi. Burada hayatını kaybeden insanların hayatta kalanlarının insanca yaşayabilmeleri için kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmeleri için gerek devlet gerek millet olarak üzerimize ne düşüyorsa bunu yerine getirmek bizim anayasal, yasal, vicdani, kanuni ve ahlaki borcumuzdur. Burada hiçbir tereddüt olmasın. Onlar bizim emanetimiz ne gerekiyorsa o yapılacak. Yasaların emrettikleri yapılacak. Şartlarımızı zorlayacağız. Birçok kurum, sivil toplum örgütleri bazı firmalar bazı basın yayın organları yardım kampanyaları açtılar. Biz maddi olarak bu insanların çocuklarını, annelerini, babalarını, dullarını ve yetimlerini rahatlatırız ama o giden canları geri getiremeyiz. Esas derdimiz, esas ıstırabımız budur" karşılığını verdi.
- "Herkes söylediğinin nereye varacağını çok iyi tartmalıdır"
Bazı gazeteci ve yazarların Soma'daki maden faciasına ilişkin sözlerini eleştiren Çelik, "Çok çirkin yakıştırmalarda bulunuyorlar. Birisi müstahaktır diyor. Birisi diyor işte şöyle şuraya gitti niyazi diyor. Birisi bugün çok daha çirkin bir laf etmiş. Bunlar basın yayın organlarının başındaki insanlar, yazarlar, çizerler, halkın önünde olanlar, halka örnek olması gerekenler. Siyasiler dahil olmak üzere böyle zamanlarda sorumluluğunun bilinci ile vatandaşın yarasını daha çok kanatmayacak onların yarasına merhem sürecek şekilde konuşmalar yapmalıdır. Herkes söylediğinin nereye varacağını çok iyi tartmalıdır " diye konuştu.
Çelik, bir gazetecinin "Çözüm süreci değerlendirme toplantısında, ne gibi kararlar alındı. Bundan sonra çözüm süreci nasıl ilerleyecek" sorusu üzerine, şunları kaydetti:
"Pazartesi 19 Mayıs tatili olmasına rağmen başbakanımızın başkanlığında Başbakanlık'ta yaklaşık 4 saat süren bir toplantı yaptık. Çözüm süreci konusunda hükümetimizin kararlılığı tam ve sarsılmazdır. Biz memleketimizde bir daha kan ve gözyaşımızın olmaması, evlatlarımızın şehit olmaması, çocuklarımızın ölmemesi için milyar dolarlık kaynaklarımızın heba olmaması için bir bölgemizde özellikle kan ve barut kokusunun büsbütün ortadan kalkması için bugüne kadar üzerimize ne düştüyse yaptık ve kararlılıkla yapmaya devam edeceğiz. Süreç gözden geçirilmiştir bu toplantıda. Yol haritasıyla ilgili olarak ilgili bakanlıklar, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanımız oradaydı ve özellikle terörle mücadelenin koordinasyonundan sorumlu olan Başbakan Yardımcımız sayın Beşir Atalay oradaydı. Adalet Bakanımız, hükümet sözcümüz Başbakan Yardımcımız ve hepimiz orada meseleyi enine boyuna ele aldık. Bu sürecin başladığından beri parmakların tetikten çekilmiş olması son derece önemlidir. İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar. Ölenler bizim insanımızdır. Kürt çocukları da bizim insanımızdır. Polisimiz, askerimiz, şehidimiz bizim çocuklarımızdır. Birileri bu savaşın sürmesini istiyor. Silah sektörünün baronları bu savaşın sürmesini bu kavganın bu çatışmanın sürmesini istiyor. Bunu bitirmemiz gerekiyor."
Çelik, "Ağrı'da geldiğimizden beri insanlar bazı ekonomik meselelerden söz ediyorlar. Buralarda terör oldukça buraya adam akıllı özel sektör yatırımı gelmez kolay kolay. Önce huzur, sükunet olması lazım çatışma olmaması lazım can güvenliği korkusu olmaması gerekiyor. Kim üzerine ne düştüyse yapması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"PKK cephesinden sürekli tehditkar ifadeler kullanılıyor" diyen Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tekrar başlarız gibi bu kof tehditlere hükümetin karnı toktur. İnsanları öldürmeye başlarsanız bu sizin de öleceğiniz anlamına gelir. Yıllar yılıdır bu kör dövüş devam ediyor. Kimse kimseyi bu şekilde tehdit etmez. Herkes aklını başına alsın ama maalesef PKK yol kesmeye devam ediyor. PKK şantiye basmaya, insan kaçırmaya ve tehditle zorla insanlardan haraç toplamaya devam ediyor. Burada bir seçim çalışması yapıyoruz. Bunu sevindirici buluyorum bugüne kadar elle tutulur burada bir hadise olmadı ama biliyorsunuz 30 Mart seçiminden önce Van'da birçok hadise yaşandı. Türkiye'nin birçok yerinde yine tehditler oldu. Eğer Türkiye'de demokratik bir seçim yapacaksak herkes barış içinde yarış yapacak. Bu çözüm sürecinin ruhuna uygun herkesin hareket etmesi gerekiyor. Bunu HDP de yapacak, PKK'lıların da yapması gerekiyor bunu. Devletin güvenlik güçleri burada üzerine düşen bütün hassasiyeti yerine getiriyor. Sürecin zedelenmemesi için herkes büyük bir sorumluluk içinde hareket ediyor ama sürecin böyle olmasından dolayı bu çatışmasızlık ortamından dolayı birileri şımarmasın, şımardıkları zaman işin şekli değişiyor o zaman."
(Bitti)